SON DAKİKA
Hava Durumu

100. Afkurma (mı?)

Yazının Giriş Tarihi: 13.01.2017 22:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 13.01.2017 22:00
“Sana durlanmış kelimeler getireceğim 

pörsümüş bir dünyayı kahreden kelimeler” (İsmet Özel)

Geçen yıl bir 8. sınıf öğrencim Türkçe dersinden proje ödevi için benimle bir röportaj yapmak istediğini söylemişti. Ben de ‘bir öğretmen’ olarak benimle röportaj yapmak istediği zannıyla kabul etmiştim. Boş dersimde yanıma geldiğinde benimle ‘yazar olarak’ röportaj yapmak istediğini öğrenince,  ‘yazar olmadığımı, ama ona bir yazar bulabileceğimi’ söylemiştim. Çocuk: ‘Ama hocam, siz gazetede köşe yazısı yazıyorsunuz’ deyince, ben de kendime, ‘İlk defa seni yazar yerine koyan birisini geri mi çevireceksin’ diye düşünerek röportaj isteğini kabul etmiştim.

Sanal medya çıktı çıkalı hepimiz birer düşünür, yazar, analist, köşe yazarı, uluslar arası ilişkiler uzmanı olduktu. Ben de bu kervana katılanlardan birisiyim. Etrafımızda olup biten, bizzat içinde olduğumuz/ olmadığımız konular hakkında düşüncelerimizi/ tepkilerimizi sayfalarımızda yazmakla başlayan bir okuma- yazma süreci yaşadık, yaşıyoruz. Düşüncelerimizi/ tepkilerimizi sayfalarımızda başkaları ile paylaşma, tartışma ve tashih etme şansına sahip olduk. Reel hayatta sokağa çıktığımızda insanlar bizim yazdıklarımızı okuduklarını/ beğendiklerini/ ilgiyle takip ettiklerini söylediler. Özgüvenimiz arttı.  Bazen arkadaş-dost sohbetlerinde, ‘Ben bunu sayfamda yazmıştım’ deyip, yazdıklarını arşivden bulanlarımız oldu vs.

Bütün bunları ben de yaparken, Bursa Şehir gazetesinden gazetede köşe yazısı yazma teklifi aldım.  Bunun benim harcım olmadığını, düzenli bir köşe yazısı yazacak kadar birikim ve yeteneğimin olmadığının farkındaydım. Israr üzerine de denemeye karar verdim.  Yazmaya uzun süre devam edemeyeceğimi ya da bir yerden sonra bana ‘artık sen yazma’ denileceğini bekledim ve hala da bekliyorum. Kendimi her an çok cılız da olsa birinden gelebilecek bir ‘olmuyor hoca, zorlama, sana göre değil’ eleştiri/ uyarısına hazır tutuyorum. Hala ‘köşe yazarlığı’ vasfını üzerime alıyor değilim.

Yazdıklarıma gelen olumlu- olumsuz tepkilerden okunduklarını, paylaşıldıklarını görüyorum. Karşılaştığım kimi tanıdığım/ tanımadığım insanlar, ‘Hocam, ….yazını okudum. Tam isabet.’ Ya da ‘Hocam, ….konusunu da yazmalısın’  gibi dönüşler de, yazılarımın okunduğu ve çoğu zaman beğenildiğini gösteriyor.

Levent Kırca’nın, Olacak O kadar jeneriğinde söylediği ‘İşimiz muhabbet, efkarı yok bunun’  değil yaptığım/ yapmak istediğim. ‘Şurdakini buraya koymak’tır tam olarak yapmak istediğim. Kelimelerin bir silah gibi kullanıldığı ‘Algı Savaşları’nda bir savaşçı/ bir nefer olmaktır yapmak istediğim hasbelbeşer.

Acaba ben şurdakini buraya koyabiliyor muyum? Kendimi nerede görüyorum?

Öğrenciliğimde Trabzon’da, küçük bir camide imam olan bir hoca vardı. Vaazları ve hutbeleri daha etkileyici/ öğretici ve de bağımsız idi.  12 Eylül döneminde ‘akredite’ din algısı/ söyleminin dışına çıktığı için zaman aman savcılığa çağrıldığı söyleniyordu. Yine Trabzon’da vaiz olan, (o dönemin tabiriyle) ‘halk partili’ bir başka hoca bir gün; “Yahu ben 30 senedur vaaz edeyirum. Bi kere bile savcılığa çağırılmadum. Habu Süleyman hoca ne diyi da devamli savci oni çağuruyi” diye sormuş. Trabzon’un cami imamlarından biri de O’na şöyle cevap vermiş: “Hoca, sen vaaz etmeyisun. Afkuruyisin, afkuruyisun” (Afkurmak, Karadeniz bölgesinde gevezelik etmek, boş konuşmak, havlamaktan kinaye olarak kullanılır)

Benim bu köşede yazdıklarımın ‘şurdakini buraya koymak’ mı, yoksa ‘afkurmak’ mı olduğuna kendim karar verecek kadar ‘narsist’ değilim. Yazdıklarım içinde ‘keşke öyle yazmasaydım’ diyeceğim çok şey olduğu gibi, ‘İyi ki de yazmışım’ diyebileceğim çok şey var.

Takdiri okuyucularıma bırakıyorum.

Ben, bu köşede bana özgürce yazı yazma/ söz söyleme fırsatı veren, zor ve öğretici sürece sokan gazetemizin sahibi Sevgili Nezir Asaroğlu’na, Sevgili editörümüz Canan Güleç hanıma ve tüm gazete çalışanlarına ve okuyucularıma teşekkür ederim.

 

 

 
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.