SON DAKİKA
Hava Durumu

28 Şubat darbesi için; ‘yetmez ama evet’

Yazının Giriş Tarihi: 20.08.2021 20:13
Yazının Güncellenme Tarihi: 20.08.2021 20:13

Adaletin en baskın özelliklerinden birisi zamandır. Herkesin bildiği gibi zamanında gerçekleşmeyen adalet, hakkın tesliminde büyük sorunların kaynağıdır. Türkiye’deki adalet düzeni ise maalesef zaman kavramından adeta bağımsız çalışmaktadır. 28 Şubat 1997 Darbesi hakkındaki yargı kararı, bunun ibretlik örneklerindendir. Çünkü 24 yıl önce halka ve onun seçtiklerine karşı, silah zoruyla işlenen bu suç hakkındaki yargı kararı, nihayet 24 yıl altı ay sonra kesinleşti ve tutuklamalara başlandı.
Bu gecikmenin hiç yoktan iyi olduğu da söylenebilir. Evet hiç yoktan iyidir. Ancak bu süre içinde mahkemece suçlu bulunan, İsmail Hakkı Karadayı, Teoman Koman gibi isimler vefat etmiştir. İşledikleri suç için hiçbir bedel ödememişlerdir.
28 Şubat Darbe davasının önemli bir eksiği de darbenin medya ve siyasi ayağının yargı kapsamı dışında kalmasıdır. Topluca işlenen bir suçun bazı sanıkları yargılanıp hüküm giymişken, siyasi ve medya ayağı her nasılsa bundan istisna tutulmuştur. Şanlı Türk medyası eskiden beri darbecileri çok sevmiştir. Darbeden önce darbecileri teşvik ettiği gibi, darbeden sonra da bazı kesimleri hedef göstermeye devam etmiştir. Ertuğrul Özkök, Fatih Altaylı, Zafer Mutlu ve adı geçenlerin patronlarının yargılanmayışı adalete gölge düşüren başka bir neden olmuştur.
Oysa darbecilerin tehditleri ile Doğru Yol Partisi (DYP) bölünmüş, DYP’den ayrılan milletvekilleri ile Demokrat Türkiye Partisi (DTP) kurulmuş, böylece darbecilerin istediği üçlü koalisyon hükümeti Mesut Yılmaz başkanlığında kurulmuştur. DTP’nin başkanı Hüsamettin Cindoruk, milletvekillerinin şantajla partilerinden istifa ettirilmeleri operasyonunun merkezinde olduğu halde, 28 Şubat yargılamalarının dışında tutulmuştur. Her dönem darbecilerin yanında saf tutmuş olan CHP’nin, o zamanki genel başkanı deniz Baykal ise 28 Şubat darbecilerini “Ordu bir sivil toplum kuruluşu gibi çalışmıştır” diyerek kendince övdüğü halde Baykal’ın ifadesi bile alınmamıştır.
Bütün eksiklerine rağmen 28 Şubat Darbecilerinin mahkum edilmesi adalet için önemli bir gelişmedir. Türk halkının parası ile kendilerine emanet edilmiş olan ağır silahları, Türk halkına çevirerek halka kabadayılık etmiş olmalarının hesabı sorulmuştur. İlerlemiş yaşlarına rağmen halka karşı kabadayılık edilemeyeceğini, öğrenmeleri için hapishanede kendilerine bir fırsat verilmiştir. Şimdiden öğrenme yetenekleri hakkında görüş belirtmek acelecilik olur ama bilgi dağarcıklarının, tecrübeleri ile desteklenmesi, kendileri için önemli, olumlu bir gelişmedir. Artık 28 Şubat’ın kabadayı generallerinin her birisi birer “er” durumundadır. Er Çevik Bir, Er Çetin Doğan diye kayda geçmeleri bundan sonraki darbe heveslileri için ibretlik bir numune olacaktır.
Darbenin zaman ve sanık sayısı bakımından işaret edilen eksikliklerinin yanında dikkate değer bir diğer hususta ölmüş olanlara ne yapılacağıdır. Mesela ölmüş olan Karadayı ve Koman’ın general unvanlarının alınarak “er” olarak düzeltilmesi de adalet için duyulan kuşkuları kısmen giderecektir. Mal varlıklarının hazineye devredilmesi de işledikleri suçun doğal bir sonucudur. İnşallah bu konuda gerekli titizlik gösterilecektir.
Eski darbeci generallerin, yeni erlerin tutuklanmaları ile birlikte CHP medyası, darbe suçlularının yaşlarını ve hastalıklarını haberleştirmeye, duygu sömürüsü yapmaya başladı. Oysa müebbetlik suç işleyen kimselerin yaşına ve sağlık durumuna bakılarak bir istisna uygulaması yapılamaz. Eğer darbeciler için bu konuda bir istisna yapılırsa benzer yaşta hüküm giymiş olanlar içinde aynı istisnaların olması kaçınılmaz olacaktır. Türkiye bir hukuk devletidir, adaletin önünde kimsenin bir ayrıcalığının olmaması temel bir kuraldır. Yaşları nedeniyle darbecilere özel bir uygulama yapılması, yeni darbe heveslilerini de teşvik etmek olacaktır. Hiç kimsenin böyle bir şeye hakkı da yetkisi de yoktur.
Yunanistan'da 1967’de General Yorgo Papadopulos sivil hükümete karşı, 1973’te ise cunta içinde Albay Dimitris Yuannidis, Papadopulos’a karşı askeri darbe yapmıştı. Ancak 1974’te Türkiye’nin Kıbrıs’a yaptığı askeri müdahalenin sonunda, Yunanistan’daki askeri darbe hükümeti yıkılarak yargılanmışlardı. Yunan darbecileri 1975’te yargılanmanın sonunda  darbecilerin lideri Dimitris Yuannidis müebbet hapse mahkum olmuş, 35 yıl cezaevinde yattıktan sonra 16 Ağustos 2010’da, 87 yaşında yine cezaevinde ölmüştür.
Türkiye, başarılı darbecilerin kahraman sayılıp heykellerinin dikildiği, başarısız sayılan darbecilerin cezalandırıldığı bir ülke olmaktan çıkmalıdır. Darbeciler arasında sizden bizden ayrımı gibi utanç verici uygulamalar geride kalmalıdır. Darbecilerin iyisi kötüsü olmaz. Bütün darbeciler, millete karşı işlenen suçun ortaklarıdır ve benzer cezaları almalıdır. Darbe yargılamaları da Fetö ve 28 Şubat Darbesi ile sınırlı kalmamalıdır. Madem yüzyıl öncesinin darbecilerini, yargılama iradesi Türkiye’de yoktur, hiç olmazsa 27 Mayıs Darbesi yargı konusu olmalıdır.
Yargı içinde elbette yürekli ve sahibi olduğu makamın hakkını verenler vardır. 28 Şubat Darbecilerinin tamamını ve 27 Mayıs Darbecilerinin ölü ve dirisini mahkemeye çıkaracak cesur savcılar elbette Türkiye’de bulunur. Bu cesur savcılar ise Türkiye adalet ve demokrasi tarihindeki onurlu yerlerini alacak ve geleceğin adalet savaşçılarına ışık olacaklardır.
 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.