SON DAKİKA
Hava Durumu

33 Şehit Er/Uludere(Roboski)  Helalleşelim mi?

Yazının Giriş Tarihi: 21.11.2021 19:25
Yazının Güncellenme Tarihi: 21.11.2021 19:25

Bugün yaşananları anlamak için geçmişe gitmeyi, geçmişle bugünü açıklamayı çok seviyorum. Yöntem bu olunca yazılar biraz uzun oluyor, inşallah sıkılmadan okunuyordur.

1992-93 yıllarında rahmetli Turgut Özal PKK’ya silah bıraktırmak istemiş bu uğurda gerçekten de çok çalışmıştı, kurduğu ekip ve Özal, bu niyeti ve çalışması nedeniyle öldürülmüştü.

27 Ağustos 1992 yılında Adnan Kahveci (rahmetli)’nin hazırladığı “Kürt sorunu nasıl çözülmez” adı rapor MGK’da masaya yatırıldı ve tartışıldı ve sonrasında PKK eylemlerinde gözle görülür “enteresan” bir artış başladı. 


20 Mart 1993 tarihinde Özal’ın çabalarıyla, PKK ateşkes ilan etmiş hatta ateşkesi 15 Nisan tarihinde iki ay uzattığını açıklamıştı. Tesadüf bu ya iki gün sonra 17 Nisan 1993 tarihinde Özal şüpheli bir şekilde rahmetli oluyordu.

Ateşkes o yıllar için çok önemli bir karadı, ulusal basınımızda bu haberi sevinçle karşılamıştı sadece iki gazete grubu bu kararı olumsuz bulmuştu.
“Türkiye Türklerindir” logosuyla bildiğimiz Hürriyet gazetesi köşe yazarı Emin Çölaşan ve CIA adına Paralel devlet organizasyonu olan FETÖ’ nün yayın organı Zaman gazetesi yazarı Mustafa Özcan (şu an FETÖ’ nün ikinci lideri). Hatta Mustafa Özcan ateşkesle ilgili şunları yazacaktı “ateşkes savaştan daha tehlikeli bir durumdur” (Zaman 22 Mart 1993)

Fetöcüler ve Askeri bürokrasi aynı merkezin beslemeleri olduğu için PKK’nın silah bırakmasını hiçbir zaman istemediler.

MGK’nin 1993 mayıs ayı olağan toplantısında, “terör örgütü mensuplarını” teslim olmaya çağıran ve eyleme katılmayanların herhangi bir soruşturmaya uğramayacaklarına duyuran bir bildiri yayınlanması ve 25 Mayıs tarihli bakanlar kurulu toplantısında genel af tartışılacaktı ki şiddetten yana güçler bunu engellemek için daha büyük planlar yapmışlardı.

24 Mayıs 1993 tarih sayfalarına “33 Er Şehit olayı” diye geçecek bir terör eylemiyle anılacaktı.
Silahsız ve korumasız 33 asker PKK’nın yol kesme olayında alıkonuluyor daha sonra şehit ediliyordu, PKK’nın askerlerin o gün oradan geçeceğini, silahsız olacakları bilgisini nereden aldıkları hiç sorulmayacaktı.

Olayın bir numaralı faili PKK’lı terörist Şemdin Sakık’ tı, ne tesadüf ki Sakık 1998 tarihinde teslim olmak için Türkiye’ye geliyor hatta FETÖ’ nün Ergenekon kumpasında itirafçı olarak rol alıyordu.  
Askerlerimizi silahsız ve korumasız olarak o yoldan gönderenler hiçbir ceza alamadan, ordudan atılmadan yaşamlarına devam edeceklerdi bu tiyatro davasının sözde sanıklarından biri Albay Hüseyin Yılmaz 1998 yılında Bursa Jandarma alay komutanı olarak görev yaparken tekstilci Nasim Malki’nin öldürülme olayında azmettirici Erol Evcil’den aylarca maaş alarak davanın yönünü değiştirdiği iddiasıyla tekrar yargılanacak “borç almıştım” savunmasıyla bu davadan da yırtacaktı.

Rahmeti Özal gibi Recep Tayyip Erdoğan’da PKK’ya silah bıraktırmak için yoğun bir mücadeleye başlamıştı.
99 yılında Kenya’da yakalanarak İmralı’ya getirilen PKK elebaşı Öcalan cezaevinde sadece askeri yetkililerle görüşüyordu, sivillerin cezaevine girişine asker izin vermiyordu.

Dönemin Ak Partili adalet bakanı Mehmet Ali Şahin bir röportajında “Adalet bakanlığının 2010 yılına kadar İmralı’ya giremediğini” ifade ediyordu.
PKK güçlerinin sınır dışına çekilmesini isteyen Öcalan’a gazeteci Hasan Cemal “Erdoğan’ın sizi kandırdığını görmüyor musunuz, nereye gidiyorsunuz” diye soruyor.
“Silahsız PKK’yı devlet ciddiye alamaz”, “tüm güçlerinizi çekmeyin en azından 500 silahlı gücünüz burada kalsın lazım olur” diyen komutanlar cevap veriyordu.

PKK’ya silah bıraktırma toplantıları 2008-2009 yıllarında Oslo’da düzenleniyor gizli yürümesi gereken bu toplantılar “silahsız PKK olur mu?” (FETÖ& askeri bürokrasi) taraftarlarınca medyaya, kamuoyuna servis ediliyordu.
Olaylara karışmamış, silahsız 34 PKK’lı Habur’dan geldiğinde olayı çok başka anlamlara çekiliyor ve aslında PKK’nın silah bırakmaması gerektiği savunuluyordu.
Tıpkı 33 erin şehit edildiği günler gibi Roboski olayının yaşandığı 28 Aralık 2011 günü yılın son MGK toplantısı yapılıyor, hükümet sorunun çözümü için hazırladığı yol haritasını MGK’ya o gün sunuyordu ama bu katliam bütün o güzel havayı dağıtıyor bambaşka bir hava siyasete egemen oluyordu.

PKK’ nın toplumsal tabanını yitirmesi, askeri ve psikolojik gücünü kaybetmesine neden olan bu süreçlerde, birisi yine PKK’ya can simidi atıyor Uludere-Roboski katliamı yaşanıyordu.

Kaçakçılık yapan 34 vatandaşımız, FETÖ organizasyonuyla “PKK’lı teröristler sınırdan giriş yapacak” gerekçesiyle TSK’ya sızmış teröristlerin emriyle uçaklarla bombalarla öldürülüyor ve silah bırakma işi başka bahara kalıyordu.

Katliamın bir hedefi PKK’nın silah bırakmasının önüne geçmek.
İkinci hedef ise Milli İstihbarat teşkilatıydı, sınırdan geçecek olanların bilgisinin MİT’ten alındığı yalanı başta FETÖ medyası olmak üzere siyaset ve medya dünyasında dile getiriliyordu gerçek ise tüm organizasyonun FETÖ tarafından düzenlenmiş olmasıydı.

FETÖ medyası olayın ertesi günü;
 “Ölümcül İstihbarat” Zaman gazetesi
“Devlet halkını bombaladı” Taraf gazetesi
Manşetleriyle çıkıyordu

Olayın failinin FETÖ olduğunu bildiği halde BDP eş başkanı terörist Demirtaş MİT’i ve Erdoğan’ı sorumlu tutan, Kürt vatandaşları kışkırtan açıklamalar yaparak 34 vatandaşın cenazesine siyasi meze muamelesi yapıyordu.
 
PKK’ya silah bıraktırma görüşmelerini yürüten MİT elbette hedefteydi bu defa başarılı olamayan küresel güçler ve maşaları FETÖ, iki ay sonra 7 Şubat 2012 tarihinde MİT müsteşarını ifadeye çağırarak hem MİT başkanını hem de Başbakanı cezalandırmak niyetindeydi.

Hani bu 33 silahsız erin şehit olması olayında sorumlu olan ama ceza almayan alay komutanı Bursa’ya tayin edilmişti ya…

İşte bu Roboski / Uludere katliamının yaşandığı Uludere Hudut tabur komutanı Jandarma Binbaşı Hüseyin Erten olayın ardından çok ilginç ve eşine rastlanmayan bir uygulama ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'na bağlı Bursa huzurevi müdürlüğüne getirildi.
Kurumun eski müdürü Rafet Çimen mahkeme kararıyla geri dönünce Erten bu kez, Dr. Rüştü Burlu Yetiştirme Yurdu'na müdür yapıldı. 
Erten daha sonra Bursa Sırameşeler Sevgi Evleri Müdürü oldu.

15 Temmuz NATO/FETÖ darbe girişinin ardından bu hainde tutuklanarak cezaevine atıldı.
CHP genel müdür Kılıçdaroğlu “helalleşelim” diye nara atıp sonrasında grup toplantısında Roboski olayını helalleşme listesinde sayıklayınca bende Roboski’yi yazayım istedim.

Selam ve saygıyla


 

  
 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.