Celal Eyiceoğlu, 1914 yılında İstanbul’da doğmuş. 1933 yılında Deniz Lisesi’nden, 1935 yılında da Güverte Asteğmen rütbesi ile Deniz Harp Okulu’ndan Mezun olmuş.
Oramiral rütbesinde 21 Ağustos 1968 tarihinde atandığı Deniz Kuvvetleri Komutanlığı görevinden 30 Ağustos 1972 tarihinde emekli olmuş ve Tokyo Büyükelçisi olarak görev yapmış.
Tokyo büyükelçimiz olan Celal Eyiceoğlu’nun maaşı Ankara’dan Tokyo’ya havale ediliyor.
Büyükelçi çeki yazıp bankaya gönderdiğinde “Bu hesapta yeterli para yok deniyor”.
 Büyükelçiliğin toplam maaş gideri 13 bin 215 dolar 70 cent. Gelen para ise 13 bin 215 dolar. Küsuratın hesapta olabileceği varsayılıyor. Sorun, kripto ile Dışişleri Bakanlığı'na bildiriyor. "Türkiye'yi 70 cente muhtaç ettiniz" tartışması böyle alevleniyor.
Süleyman Demirel’in meşhur “70 cente muhtacız” sözü işte bu gerçek hikayenin hikayesiydi.
Gerçekten de muhtaçtık.
O günden sonra da hazine hiç iflah olmadı hep dolara muhtaç yaşadı bu ülke ve her muhtaç olduğunda IMF’ye ülkenin ekonomisini ve siyasetini teslim ederek karşılığında borç alarak, aldığı borçları borçla ödeyerek günü kurmayla geçirdi siyasiler ve her defasında bu ülkenin geleceğini ipotek verdiler IMF’ye.
2001 yılında ekonomi yeni bir krize girince hükümetin aklına ilk gelen şey yine IMF’den kredi almak oluyordu.
Çankaya’da Bill Clinton’la görüşen Bülent Ecevit, Clinton’dan IMF’nin Türkiye’ye vereceği kredi miktarını artırması için ricacı oluyor, Clinton “I'll do whatever I can...’’ (Elimden ne geliyorsa, yapacağım) karşılığını veriyordu.
Yani hazine ancak IMF’den gelecek borçlarla, rica edilerek alınan kredilerle doluyordu.
Hatta bu ilişki öyle boyutlara varmıştı ki IMF Türkiye Cumhuriyeti hükümetine bakan ve bakan yardımcısı tayin ederek, alacaklarının tahsilini bile yapıyor, IMF’nin istekleri bir günde yasa olarak meclisten geçiyordu o günlerde.
IMF’nin tayin ettiği bakan Kemal Derviş, yardımcısı ise Faik Öztrak adlı “bürokrat”tı.
Faik Öztrak evet şu CHP genel başkan yardımcısı olan arkadaş (aslında CHP Kemal Dervişin peşinde epey bir koşuyor partiye katmaya çabalıyor, Derviş olmaz gelemem ama yardımcım sizin işinizi halleder” diyordu.
Faik Bey’in referansı tefeciden geliyordu.
20 bankanın battığı, binlerce kişinin işsiz kaldığı, Türkiye ekonomisine 251 milyarlık yük bindirilen kriz döneminde Hazine, Faik Öztrak tarafından yönetiliyordu.
IMF'nin elemanı gibi çalışan Faik Öztrak, 2002'de CHP'den milletvekili yapılıyor, Kılıçdaroğlu’nun 9 yıllık döneminde 'koltuğuna dokunulmayan' tek MYK Üyesi Faik Öztrak oluyordu.
Öte yandan Kılıçdaroğlu'nun ABD temaslarında en yakınındaki isim olan Öztrak, 17-25 Aralık sürecinde CHP liderinin FETÖ temsilcileriyle bir araya geldiği görüşmede bizzat yer almıştı.
IMF den kurtulduğumuz günü hatırlayan var mı?
1947 yılında İnönü ile tanıştığımız IMF’ye 14 Mayıs 2013 tarihinde son borç taksitimizi ödeyerek yolcu ederken “biz ayrılamayız” mesajı verip, solcusu, PKK’lısı, FETÖ’cüsü, liberali, iş insanı… ne kadar besleme varsa ülkeyi başımıza yıkmak için kurulan gezi terörüne destek veriyor, ülkeyi IMF’ye mahkum edecek şartları hazırlamak istiyorlardı. Gezi’ye bu gözle bakmakta fayda var.
Ülkemizin ekonomisini, siyasetini bu ülkenin çocuklarının yönetmesi birilerini hiç memnun etmemişti.
Bu memnuniyetsizlik ileriki dönemlerde de sık sık hatırlatıldı.

Zaman Pandemi zamanı olunca, tüm dünya ekonomik olarak büyük bir zorlukla karşılaşmışken ekonomiden yürüyerek iktidarı yıpratmak muhalefet için akıllı bir tercihti ama ahlaki olduğu pek söylenemez.
 Yolsuzluk bulamayan muhalefet partileri sık sık “açız, işsisiz” gibi çıkışlar deniyordu hatırlarsınız.
Ama hiç aç ve yoksulla karşılaşma şansları olmayan veya aç ve yoksullar tarafından kaale alınmayan muhalefet partileri ilginç örnekleri sahneye sürüyordu.
CHP genel merkezi önünde vekillerin ve genel başkanın önünde kürsüye çıkarak konuşan Yıldız teyze “Açım, torunuma süt alamıyorum, ekmek alamıyorum” diyor ama Yıldız teyzenin sosyal medya hesaplarında süt olarak aslan sütü, ekmek yerine en pahalı viskileri tercih ettiği ortaya çıkıyordu.
İP genel başkanı Akşener ittifak otağından aşağı kalmamak için sosyal medya hesabından bir video paylaşarak Yüksel Temur adlı bir vatandaşı konuşturuyor vatandaş “ekonomi berbat, battık mahvolduk” şeklinde feryat ediyor ama ertesi gün bu vatandaşın Range Rover marka aracının ve lüks yaşamının fotoları çıkıyordu.
Sosyal medyada sık sık arabaların fiyatlarının on yıllık değişimi konu ediliyor “bir Clio bile alamıyoruz” feryatları yürekleri dağlıyordu.
Z kuşağı için hatırlatma; eskiden ekonomi ile ilgili muhalefet şöyle yapılırdı “maaşımızla eskiden şu kadar simit alıyorduk, bu kadar ekmek alıyorduk şu an bunun yarısını alıyoruz” gibi sesler yükselirdi.
Günümüzde bunun yerini araba markasının almış olması gerçekten ilginç ve üzerinde konuşulması gereken bir tavır.
Faik Öztrak’ta kalmıştık az daha devam edelim; Faik Bey’in IMF görevi ömürlük olmalı ki Muhalefet partisinin temsilcisi olarak IMF ile görüşmelere devam eden yeryüzündeki iki insandan biri unvanını kazandı diğeri de ülkemizden maalesef İP vekili eski merkez bankası başkanı Durmuş yılmaz.
İşte bu rekortmen iki IMF vekili 2019 Eylül’ünde Ankara Hilton otelinde bir odada IMF yetkilileriyle görüştü ve hiç utanmadan “IMF denetimine girelim” dediler.
Pandeminin başında 25 ülke IMF’den kredi almak için başvurduğunda bizim muhalefet partilerinde de “hadi bizde alalım” sevici başlamıştı hatırlıyoruz değil mi?
Ak parti iktidarı IMF’den uzak durdukça pusuya yatan muhalefet sözcülerinin son Goebbels yumurtlaması “”128 milyar dolar nerede”? yalanı veya algısı.
Ne diyordu Goebbels ““Yeterince büyük bir yalan söyler ve onu tekrar etmeye devam ederseniz, insanlar sonunda ona inanmaya başlayacaklardır”
Şimdi bu ülke eksi 70 cent’ ten artı 128 Milyar dolara ulaşan bir hazine bakiyesine ulaşmış ve şimdi bu 128 Milyar doların nerede olduğunu soruyorlar değil mi?
128 Milyar dolar rezerv göğsümüzü kabarttı elbette
Nerede olduğunu, yerimiz kalmadığı için bir sonraki yazıda konuşalım mı?
Selam ve Saygıyla.