SON DAKİKA
Hava Durumu

Ahmed-i Hani efsanesi

Yazının Giriş Tarihi: 05.08.2017 22:30
Yazının Güncellenme Tarihi: 05.08.2017 22:30
Bugünlerde Ağrı Doğubayezit’te “Ahmed-i Hani Kültür, Sanat ve Turizm Festivali”  düzenleniyor. Festival sözlükte; gösteri, şenlik, yortu, curcuna, patırtı ve gürültü anlamına geliyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı himayesinde ama Doğubayezit Kaymakamlığı öncülüğünde yapılıyor. Türkiye’de idaresi en zor bakanlıklardan birisi Kültür ve Turizm Bakanlığı olmalıdır. Çünkü hemen her hafta değişik il ve ilçelerde adına festival denilen böyle şenlik, yortu, curcuna, patırtı ve gürültü işleri yapılır. Koskoca Kültür Bakanları da o curcuna senin bu patırtı benim demeden bunlara gidip katılırlar. Hakikaten kolay bir iş değildir. Ama Doğubayezit’teki festivale Aile Bakanı F.B.S.Kaya’da katılarak Kültür Bakanı N. Kurtulmuş beyin yükünü belli ki hafifletmeye çalışmıştır.

Festival’in ev sahibi Doğubayezit Kaymakamlığı’nın web sayfasında ilçenin tarihi hakkında acaip bir yazıya yer verilmiş. Yüz yılı aşan tarih hataları var. Mesela 1231’de Doğu Anadolu’nun Timur işgaline uğradığı iddia ediliyor. Hadi bunu geçelim. İlçenin adı bu yazıda; beyazıt, bayazıt olarak tekrarlanırken kelimenin doğrusu olan Bayezit’e hiç yer verilmemiş. Hadi bunu da geçelim. Değişik tarihlerde Osmanlı Ordusu İran seferine giderken Doğubayezit’ten geçti deniyor. Osmanlı döneminde İran adlı bir ülke yok. İran’ın bugünkü adı kast edilerek kullanılmış ise o takdirde de neden Osmanlı yerine Türkiye adı kullanılmamıştır? Hadi bunu da geçelim. Osmanlı ordusu hep İran’a gidiyor, Azerbaycan’a ya da Güney Azerbaycan’a değil. Bu nasıl bir mantıktır nasıl bir resmi web sayfasıdır? Bu sayfayı düzenleyenler hiç mi tarih, coğrafya, siyaset bilmezler? Tek teselli edici bilgi ise kaymakam beyin “İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinden mezun olduğudur.

Kaymakam’ın açıklamalarına göre ilçede “Ahmed-i Hani Kent Müzesi ve Eski Doğubayazıt Evi” adıyla yapımı tamamlanan iki ayrı müzede bu curcuna ve patırtı arasında törenle açılacak ve “üç bin yıllık tarihe ışık tutacakmış.”

Hazır üç bin yıllık menzili olan bu iki ışık müzesini bulmuşken Doğubayezit’in tarihine baktığımızda ise, ilçe toprakları ilk defa M.S. 1064’te Selçuklu Sultanı Alpaslan tarafından fethedilmiş, Ani Valisi olan Celayirli Şehzade Bayezit Han 1374’de şimdiki Bayezit kalesini yaptırmış, zamanla kalenin etrafının da yerleşim yeri olmasından dolayı hem ilçe adı bu şehzadenin adından ortaya çıkmış hem de bir iskan yeri olmuştur. 1934’te ise Hükümet kararı ile ilçenin adı Doğubayezit olarak değiştirilmiştir. İlçe adı her ne kadar bir de Batıbayezit varmış gibi bir izlenim veriyor ise de üç bin yıllık menzili olan iki ışıktan da yararlanarak baktığımızda henüz Batıbayezit diye bir ilçeye rastlamak mümkün olmamıştır. Ama dönemin hükümet erbab-ı her nedense sahip oldukları yüksek hikmetleri sebebiyle olacak ki böyle bir adlandırmayı tercih etmişler.

Ağrı Kars ve Erzurum çevresine Selçukluların gelmesinden önce burada ne Türklerin ne de Kürtlerin meskun olduklarını gösteren hiçbir somut veri, bilgi yoktur. Yani 1064’ten önce Ağrı/Kars ve Erzurum’da Türkler ve Kürtler yok ise üç bin yıl öncesinin “Eski Doğubayazıt Evi” kimlerin oluyor? Bizden önce bölgenin sakinleri Ermenilerdi. Bu yüzden “Eski Doğubayazıt Evi” Ermenilere aittir sonucuna ulaşılabilir. İdare ettiği İlçenin tarihi hakkında, adı hakkında bu kadar çok yanlışı bir araya toplamayı başaran Kaymakamlığın bu eski evin kimlere ait olduğu gibi önemsiz bir soru ile uğraşması da beklenmemelidir. Kültür Bakanlığı ise yurdun dört bir yanında yapılan curcuna ve patırtılara katılmak gibi çok değerli işlerle uğraşmak dururken Doğubayezit’te ki evin kimlere ait olması ile meşgul olmasını beklemek zaten apayrı bir yanlış olacaktır.

Festivale adı verilen Ahmed-i Hani ise aslen Hakkarilidir. Ahir ömrünü Doğubayezit’te geçirerek orada vefat etmiş bu yüzden mezarı da oradadır. Ahmed-i Hani Kırmanci şiirleri hatta divanı olan birisidir. Şiirlerinde işlediği görüşleri nedeniyle Kürt ulusalcıları onu Kürtlüğün, Kırmancinin aziz bir ismi sayarlar. Çünkü o divanında, “Kırmancilerin birlik olmadıkları için, Türk’ün Fars’ın ve Arab’ın boyunduruğu altında helak oldukları” görüşündedir.

Her nasılsa bazı çevreler Ahmedi Hani’nin bir İslam Evliyası olduğunu da keşfetmişlerdir. Bu keşfin de elbette somut ve akla hitab eden bir mesnedi, bilgisi yoktur. Kürt Ulusalcılarının bir kısmı (PKK’lılar başta olmak üzere) Hani’nin Kürtlük ve Kürtçe için saygın bir yere sahip olması üzerinde dururken Kürt Ulusalcılarının diğer kısmı ise (Dindar Kürtler) Hani’nin evliyalığını sıkça vurgulama ihtiyacı duyarlar. Evliya isimlerine karşı özel bir zafiyeti olan Ak Partili yöneticiler ise 2015’te Ağrı’da yapılan havalimanına Ahmed-i Hani adını vermişlerdir.

Romancı Yaşar Kemal, daha bu üç bin yıllık menzile sahip bu ışık müzelerini görmeden yazdığı Ağrı Dağı Efsanesi ile Ağrı/Doğubayezit çevresini Kürtlerle meskun bir yer, oraları idare eden Osmanlıları ise Kürtleri ezip sömüren zalim bir idare olarak işlemiştir. Kültür Bakanlığı da anlaşılan odur ki bu Ağrı Dağı Efsanesine yeni bir unsur ilave etmeyi başarmıştır. Üç bin yıllık menzile sahip o ışıklı müzeleri icat edenleri nasıl bir kınamayla kınamak lazım geldiğini ise tayin etmek hayli güçtür.

 
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.