SON DAKİKA
Hava Durumu

Alevilik niçin sorun sayılır?

Yazının Giriş Tarihi: 01.02.2016 06:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 01.02.2016 06:00
 

 

 

Alevilik Türkiye’nin değişmez gündem maddelerinden birisi olmaya devam ediyor. Hemen her dönem bazen Alevilerin tarafı oldukları olaylar nedeniyle bezen de Alevilerin talepleri nedeniyle “Alevilik Sorunu” devam ediyor.

Alevilik nedir? Tasavvuf tarihçilerine göre, tasavvufi bir ekol, tarihçilerin tezlerine göre Göçebe Şaman Kültürünün Tasavvuf ilkeleriyle karışımından oluşun bir dini/toplumsal akım, bazılarına göre bir İslam mezhebi, vs. Aleviliğin tanımı çok çeşitlidir ve bunları tek başlık halinde toplamak da zordur. Herkes konuya yakınlığına, kavrayışına biraz da siyasi dini tercihlerine göre farklı bir Alevilik tanımı yapmaktadır. Bu tanım farklılığını belki “Sünnilik” için de örneklendirmek mümkündür.

İnsanların birey olarak, toplumsal kesimlerin de birer grup/sınıf olarak Aleviliğe bakışı farklı olabilir. Herkesin kendine göre haklı haksız bir gerekçesi de olabilir. Ama devletin bu konularda bir tanım yapması, bir tanımı tercih etmesi doğru mudur?

Osmanlıların 1490’lara kadar farklı dinlere farklı mezheplere karşı tutumu son derece hoş görülü adaletli olmuştur. Safavilerin ortaya çıkışına bağlı olarak, Türkiye’de Safavi taraftarı sayılanlara karşı geleneksel Osmanlı tutumu farklılaşmıştır. Safavilerin yol açtığı isyanlara bağlı olarak daha acımasız bir hal almıştır. Artık bu dönemde safavi taraftarları “Alevi” adıyla bilinir söylenir olmuştur. Celali isyanları diye bilinen yüz yıl süren olayların çoğunluğu da bir Safavi/Alevi isyanlarıdır.

Alevi anlayışı mensupları büyük ölçüde köylü buna karşılık benzer anlayışa mensup Bektaşiler ise çoğunlukla şehirliydi. Alevilerin anlayışı sözlü geleneğe dayalı bundan dolayı şehirden şehre önemli farklılıklar gösterirken Bektaşi anlayışı ise yazılı bir geleneğe dayanmıştır. 1920’lere kadar Alevi nüfus çoğunlukla kırsalda ve ayrı köylerde meskun idi. Köyden şehirlere göç başlayınca Aleviler ve Sünniler aynı şehirlerde, mahallelerde yaşamaya başlayınca biri birlerini önyargılardan kısmen uzaklaşarak görerek bilerek tanımaya başladılar.

30 Kasım 1925’te Tekke ve Zaviyelerin Kapatılması Kanunu adıyla bir kanun çıkarıldı. Bu kanun ile tarikatların merkezi sayılan tekkeler zaviyeler türbeler ve “şeyhlik dervişlik müritlik dedelik seyitlik çelebilik babalık emirlik halifelik falcılık büyücülük üfrükçülük gaipten haber verevmek ve muskacılık” yasaklanmıştır.

Bu kanun ile Alevilik bir tarikat şubesi sayılmıştır. Aleviliğin temel rükunlerinden sayılan dedelk çelebilik seyitlik babalık yasaklanmıştır. Devlet bu kanun ile bir Alevilik tanımı kabullenmiştir. Kabullendiği Alevilik tanımını da yasaklamıştır. Dinler ve dini anlayışlar arasında taraf tutmayacağı iddiasında ki bir devlet, üstüne vazife olmayan bir işe kalkışıyor ve benimsediği Alevilik tanımının toplum tarafından kabulünü de zorla uyguluyor.

Türkiye’de hak ve özgürlüklerin üstündeki Kemalizm engeli aşıldıkça, devletin dini anlayışlar ve farklılıklar arasında bir tercihi zorla benimsetme uygulamasının yol açtığı sorunlar da görünür hale geliyor. Kırsaldan kentlere göç eden Aleviler de bu gelişmelere bağlı olarak kendileri hakkında ki taleplerini daha çok gündeme taşıyorlar.

Ak Parti döneminde Alevi Çalıştayları yapıldı. Alevilerin talepleri ele alındı. Uygulayıcıların Alevi taleplerini tespit etmeleri için bu çalıştaylar belki gerekliydi. Şimdi Adalet bakanlığı bünyesinde benzeri bu çalıştayların tekrarına başlandı. Bu en azından zaman kaybı değil midir?

Alevilerin talepleri: “Tekke ve zaviyelerin kapatılmasını öngören kanunun yol açtığı kısıtlamaların kaldırılması, cemevlerinin tanınması ve zorunlu din derslerinin kaldırılması, kendilerine yönelik ayrımcılığın kaldırılması” diye özetlenebilir.

Tekke ve Zaviyeler Kanunu Türkiye için utanç sayılacak işlerden birisidir. Sadece Alevilerle ilgili değildir. Onlar kadar Sünnilerin de dini haklarını kısıtlamaktadır. Bunun kaldırılması için yeni bir çalıştaya gerek var mıdır? Cemevleri ibadethane sayılır mı? Bana göre sayılmaz. Ama Alevilere göre sayılır. Devletin V ibadethane sayılır sayılmaz tartışmalarına taraf olması doğru değildir. Vatandaşların bir bölümü o mekanı ibadethane sayıyorsa devlete düşen bunu kabullenmektir. “Cemevleri ibadethane sayılırsa oranın elektrğinin suyunun devletçe karşılanması” gibi küçük anlamsız bir konuyu tartışmak, çalıştay konusu yapmak en azından ayıptır. Cemevlerinin elektrik su doğalgaz vb masraflarının meblağı nedir? Vatandaş burası ibadethanedir diyorsa öyledir, devletin bu tartışmada taraf olması yanlıştır haksızlıktır.

Din derslerinin kaldırılması doğru olmaz. Seçmeli hale getirilmesi de bu dersin değerini azaltmaz. Yakın zamana kadar zaten içeriği de Din dersi olmaktan çok uzaktı. Alevilerin kendilerine karşı ayırımcılık yapıldığı iddiası ise önemlidir. Demek ki böyle bir algı vardır. Oysa bunu gidermek çok kolaydır. Alevilerin kendileri için önder saydıkları, Şah İsmail vb isimler üniversitelere, köprülere, okullara verilse bu algı ortadan kalkar.Kimseye de bir zararı olmaz. M.S 2016’da Aleviliğin Sorun kelimesiyle birlikte ele alınması yanlıştır ayıptır züldür.

 
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.