Uludağ'dan gelen sularla beslenen ve Bursa ovasının sulama ihtiyacının önemli bir kısmını karşılayan göl kuruma tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. 3 bin dönüm büyüklüğündeki göl kuraklık nedeniyle metrelerce çekildi. Çekilen sular nedeniyle susuz kalan toprakta çatlaklar oluştu. Ayrıca ovaya kurula fabrikalar tarafından kurulan sondajlar, yeraltı sularını da kurutma noktasına getirdi. Bu yıl sezonun son sulamasını yapamadıklarını söyleyen armut üreticileri gelecek yıl herhangi bir önlem alınmaması durumunda üretim yapamayacaklarını belirtti.
Uzmanlar, iklim değişikliğiyle yaşanan kuraklık ve yağış rejimindeki düzensizliklerin bazı meyvelerin veriminde, gelişiminde, tadında ve hasat döneminde değişimlere yol açtığını belirtiyor. Avrupa Birliği’ne (AB) bağlı Copernicus İklim Değişikliği Servisi verilerine göre, Haziran-Ağustos 2024 arasında küresel ortalama sıcaklıklar, uzun yıllar ortalamasının 0,69 derece üzerinde ölçüldü. Bahar döneminde ise sıcaklıklar mart ayında ortalamanın 0,73, nisan ayında 0,67 ve mayıs ayında 0,65 derece üzerinde kaydedildi. Dünyada yılın ilk 8 ayındaki 244 günün 162'si sıcaklık rekoru olarak kayıtlara geçti. Türkiye’de de sıcaklık ortalamaları dünyayla paralel bir seyir izledi. İlkbahar mevsimi uzun yıllar sıcaklık ortalaması 12,4 iken bu yılın ilkbaharında ortalama sıcaklık 14,2 olarak ölçüldü. Böylece 2024 ilkbahar mevsimi Türkiye’nin en sıcak 2. ilkbaharı oldu.
“SUSUZLUK SORUNU HAD SAFHADA”
Gelecek hafta Deveci Armudu hasadına başlayacaklarını söyleyen İğdir Mahallesi Muhtarı Ercan Sakın, hasat öncesi son sulamayı kuraklık nedeniyle yapamadıklarını söyledi. Gelecek yıl için önlem alınmasını isteyen Sakın, “Deveci Armudu hasadımız başlamak üzere. Susuzluk çekiyoruz. Gölbaşı'ndan binbir uğraşla su getiriyoruz. Ama getirdiğimiz su üç gün, dört gün suladık, yine bitti. Haftaya hasada başlayacağız. Son sulanması yapılamadı. Susuzluk sorunu had safhada. Yetkililer Gölbaşı'na gelip incelemeler yaptı. Daha sonra kanallara gelip inceleme yaptılar. Kanallara kapak yapılmasını istedik. Bu şekilde suyu daha tasarruflu kullanacağız. Umarız seneye aynı sorunları yaşamayacağız” şeklinde konuştu.
FABRİKALAR YER ALTI SULARINI DA KURUTUYOR
Gölbaşı kadar yer altı sularının da kuraklık tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu belirten Sakın, “Gölden su çekilerek vahşi sulama yapılıyor. Gölün çekildiği kısımları tarla açıp ekim yapıyorlar. Durumu yetkililere bildirdik. Seneye buna da bir son vereceğiz. Orada 7 kişi ekim yapacak diye burada 10 köy su sıkıntısı çekiyor. Yeraltı sularımız da azaldı. Her geçen sene de azalmaya devam ediyor. Çevredeki fabrikalar en büyük etkenlerden biri. Fabrikaların vurduğu sondajla biz çiftçilerin vurduğu sondaj bir değil. Bütün yeraltı sularını çekiyorlar. Burası dünyanın en iyi ovalarından biri. Kaçak yapılarla da mücadele ediyoruz. Cezalar yazılıyor ama önüne geçilemiyor. Fabrikaların kimyasalları nedeniyle sular kirleniyor, balıklar ölüyor. Suyumuz bitiyor, azalan su nedeniyle yine balık ölümleri çıkıyor. Ancak kapalı kanal sistemi ve baraj olursa bu sorunu çözebiliriz” dedi.
Kuraklık ve dengesiz yağışlar tarımsal üretimi etkiliyor
Ziraat Fakülteleri Eğitim Programları Değerlendirme ve Akreditasyon Derneği (ZİDEK) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Ayzin Küden, bu yıl kış mevsiminin uzun sürdüğünü ve çok sıcak ilkbaharın ardından gelen çok sıcak yaz döneminin meyve ağaçlarında büyük bir etkiye neden olduğunu söyledi. Hasat zamanlarında ve verimlilikte değişiklikler yaşandığına dikkati çeken Küden, şöyle konuştu: "Kiraz, şeftali ve kayısılarda 10-15 gün kadar daha erken hasat meydana geldi. Yaş meyve üretiminde şeftali, erik, incir, portakal, mandalina, greyfurt gibi ürünlerde geçen yıla oranla bir artış elde edilmiş. Kiraz, vişne, armut, çilek, nar, üzüm, kayısı, limonda azalma meydana gelmiş. Verim düşüşünde yüzde 10 ila 20, verim artışlarında ise yüzde 19 yukarı yönlü bir hareket görüldü. Kuraklığa dayanıklı olduğunu düşündüğümüz badem ve Antep fıstığında dahi verim azaldı yani kuraklığın etkisi, sulanmayan meyve ağaçlarında da şiddetli şekilde görüldü. Verim kaybı yaşanmayan portakal, mandalina ve greyfurtta ise sıcaklık, aranan bir özelliktir."
"Yıllık yağış miktarı düştü"
Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Biyosistem Mühendisliği Bölümü Arazi ve Su Kaynakları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Halim Orta, bu yıl yaşanan sıcak dönemi, 2040'ta pik yapması beklenen kuraklığın "ayak sesleri" olarak nitelendirdi. Düşmesi gereken dönemde düşmeyen yağışların düşmemesi gereken dönemde görüldüğünü ifade eden Orta, şunları söyledi: "Ekim dönemleri 1-2 ay, hasat dönemleri ise 15 gün ila 1 ay kadar değişiklik gösteriyor. Artık eylül-ekim yağışlarını kasım-aralık ayında alıyoruz, nisan-mayısta beklediğimiz yağışları temmuz-ağustos aylarında alıyoruz ki bu da bitkilerin gelişme periyotlarında, olgunlaşma ve hasat dönemlerinde ciddi değişiklikler meydana getirdi. Türkiye'nin bugün itibarıyla yıllık 573 milimetre yağış ortalaması var. Bu yağışın düşmesi gereken zaman Türkiye genelinde nisan, mayıs aylarıdır çünkü bu dönem bütün yazlık, kışlık ürünlerimizin en fazla yağışa ihtiyaç duyduğu zamandır. Bu yağış bu sene temmuz ve ağustosta düştü ancak bu dönemde hiç yağış istemeyiz çünkü, hasat zamanı. Bu yağış düzensizliği verimi ve kaliteyi azaltıyor."