Birleşmiş Milletler İklim Raporu'na göre, küresel karbon salınımının yaklaşık %39'u yapı sektörüyle doğrudan veya dolaylı olarak ilişkili. Bu oran, yapı malzemelerinin sürdürülebilir alternatiflere dönüşmesinin önemini açıkça gözler önüne seriyor. Doğal kaynakların hızla tüketildiği günümüzde, geri dönüştürülebilir ve yenilenebilir malzemeler inşaat sektörünün odak noktasına yerleşmiş durumda.
Dünya Yeşil Binalar Konseyi'nin 2022 yılında yayımladığı bir rapora göre, çevre dostu inşaat malzemelerinin pazarı her yıl ortalama %11 oranında büyüyor. Geri dönüştürülmüş metaller, bambu gibi hızlı yenilenebilen doğal malzemeler, düşük karbon salınımı sağlayan beton türleri ve enerji verimliliği yüksek yalıtım malzemeleri bu dönüşümün başlıca temsilcileri arasında yer alıyor. Örneğin, Kanada'da yapılan bir çalışma, ahşap gibi doğal ve sürdürülebilir malzemelerin kullanıldığı binaların karbon ayak izini %30'a varan oranlarda azaltabileceğini gösteriyor.
Bu trendin yalnızca çevresel değil ekonomik boyutları da dikkat çekici. Çevre dostu malzemelerin kullanımı başlangıçta daha yüksek maliyetlere neden olsa da uzun vadede enerji tasarrufu ve bakım masraflarından sağlanan kazançlarla geri dönüş sağlıyor. Avrupa Birliği tarafından finanse edilen BUILD UPON2 Projesi kapsamında yapılan bir başka araştırma, yeşil bina sertifikasına sahip yapıların kira gelirlerinin ve piyasa değerlerinin geleneksel yapılara göre ortalama %7 ile %10 arasında daha yüksek olduğunu ortaya koydu.
Türkiye de bu küresel değişime ayak uydurmaya çalışan ülkeler arasında yer alıyor. Özellikle büyük şehirlerde çevre dostu projelere yönelik artan talep, inşaat sektörünü üretim süreçlerinde daha sürdürülebilir yöntemlere yönlendirdi. İstanbul Teknik Üniversitesi tarafından yürütülen bir araştırmaya göre, Türkiye'de çevre dostu inşaat projelerinin toplam sayısı son beş yılda %35 oranında yükseldi.
(Ayşe Candan)