Marmara Üniversitesi Deprem Araştırma Enstitüsü'nün yaptığı son çalışmalar, Türkiye genelindeki yapıların yüzde 40’ının, deprem yönetmeliğine uygun olmadan inşa edildiğini ortaya koyuyor. Özellikle İstanbul gibi yoğun yerleşim bölgelerinde bu oran, ciddi riskler yaratıyor. Deprem uzmanları, bu durumun potansiyel can ve mal kayıplarını artırabileceğini ifade ediyor ve şehirlerin planlı dönüşümünü bir öncelik olarak vurguluyor.
Yapılan araştırmalara göre, kentsel dönüşüm projelerinde sadece fiziksel yapının iyileştirilmesi değil, aynı zamanda halkın bilinçlendirilmesi de kritik önem taşıyor. Afet Eğitim Derneği’nin yürüttüğü bir ankete göre, katılımcıların yüzde 65’i deprem sırasında nasıl davranacaklarını bilmediklerini ifade ediyor. Bu sonuç, eğitim faaliyetlerine daha fazla yatırım yapılması gerektiğini gözler önüne seriyor.
Bir diğer önemli bulgu, kentlerin altyapı sistemleriyle ilgili. Boğaziçi Üniversitesi’nin hazırladığı "Depreme Dayanıklı Şehirler" başlıklı rapor, özellikle su, elektrik ve doğalgaz hatlarının büyük bir kısmının depreme karşı yeterince güvenli olmadığını gösteriyor. Bu sistemlerin hem modernize edilmesi hem de yedek ağlarla desteklenmesi gerektiği belirtiliyor.
Ekonomik boyut ise dönüşümün en sancılı kısmını oluşturuyor. Türkiye Ticaret ve Sanayi Odaları Birliği’nin (TOBB) yaptığı simülasyonlara göre, tüm riskli yapıların yenilenmesinin maliyeti, ülke ekonomisi için ciddi bir yük teşkil ediyor. Ancak uzmanlar, bugünkü yatırımın gelecekte can kayıplarını önlemek açısından hayati olduğunu hatırlatıyor.
(Dilvin Altıkardeş)