Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi tarafından yürütülen 2023 tarihli bir araştırma, depresyonun genç beyinlerdeki etkilerini detaylı bir şekilde incelemiştir. Araştırmada, ergenlik döneminde depresyon teşhisi konan bireylerin beyin yapılarında farklılıklar olduğu bulunmuştur. Özellikle prefrontal korteks ve hipokampus gibi öğrenme, hafıza ve duygu düzenlemesinde rol oynayan bölgelerin, depresyon geçiren gençlerde küçüldüğü tespit edilmiştir. Bu küçülme, gençlerin duygusal dalgalanmalar ve stresle başa çıkma becerilerinin zayıflamasına neden olabilir.
Araştırmaya göre, genç yaşta başlayan depresyon vakaları, beyinde kalıcı hasarlara yol açabilmekte ve bu bireylerin yetişkinlik döneminde de depresyona yakalanma riskini artırmaktadır. Ergenlik döneminde beyin hala gelişim aşamasında olduğu için depresyon, genç bireylerde beyin plastisitesini olumsuz etkileyebilir ve bu durum, depresyonun uzun vadeli etkilerini şiddetlendirebilir.
Yetişkinlerde depresyonun beyindeki etkileri ise farklı bir profil çiziyor. 2022 yılında yayımlanan başka bir çalışma, yetişkin depresyonunun özellikle beynin duygu ve karar verme süreçlerini yöneten bölgelerinde daha yoğun bir etki yarattığını ortaya koymuştur. Yetişkin depresyonunda prefrontal korteksin işlevi azalma eğilimindedir, bu da bireylerin karar alma, mantıklı düşünme ve stresle baş etme yeteneklerinde bozulmalara yol açabilir. Ayrıca, kronik depresyon yaşayan yetişkinlerde hipokampus hacminde azalma görülmüştür; bu durum hafıza problemleri ve bilişsel gerilemeye neden olabilir.
Yetişkinlerde depresyonun, beyin kimyası üzerindeki bu etkileri, bazen tedaviye karşı dirençli hale gelebilmektedir. Uzun süreli depresyon yaşayan bireylerde serotonin ve dopamin gibi nörotransmitterlerin seviyeleri bozulabilir, bu da ruh hali düzenlemesi açısından zorluklara yol açar.
Depresyonun genç ve yetişkin beyinlerini farklı etkilemesinin ana nedeni, beyin gelişimindeki farklılıklar olarak açıklanabilir. Genç beyinler, özellikle ergenlik döneminde büyük bir yeniden yapılanma sürecinden geçer. Bu süreçte, beynin belirli bölgeleri hızlı bir gelişim gösterirken, diğer bölgeler hala olgunlaşma sürecindedir. Bu nedenle depresyon, genç bireylerde beyin gelişimini olumsuz yönde etkileyerek ilerideki ruh sağlığı sorunlarına zemin hazırlayabilir.
Yetişkinlerde ise beynin çoğu bölgesi gelişimini tamamlamış olduğu için depresyonun etkileri daha çok işlevsel bozulmalara yol açmaktadır. Özellikle stresle başa çıkma ve duygusal düzenleme becerileri, depresyonun etkisi altında zayıflar.
Bu araştırmalar, depresyon tedavisinde yaşa bağlı olarak farklı yaklaşımların gerekliliğini vurguluyor. Genç bireylerde erken müdahale ve beyin gelişimini destekleyici tedaviler büyük önem taşır. Bu grupta, terapi ve ilaç tedavilerinin yanı sıra, beyin plastisitesini destekleyen aktiviteler (örneğin, fiziksel egzersiz, sosyal etkileşim ve yaratıcı aktiviteler) büyük yarar sağlayabilir.
Yetişkinlerde ise depresyon tedavisi, genellikle bilişsel davranışçı terapi ve antidepresan ilaçlar gibi daha geleneksel yöntemlerle yürütülür. Ancak uzun süreli depresyon vakalarında nörolojik bozulmaların daha yoğun olması, tedavi sürecinin karmaşık hale gelmesine neden olabilir.
(Dilvin Altıkardeş)