Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi tarafından yapılan bir çalışmada, polen taşıyıcı böceklerin (özellikle arıların) popülasyonundaki %40’lık düşüşün meyve, sebze ve baklagil üretimini doğrudan etkilediği ortaya kondu. Araştırmaya göre, arılar olmadan badem, elma ve domates gibi birçok ürünün verimi %70 oranında düşebilir.
Benzer şekilde, toprağı zenginleştiren solucan ve mikroorganizmaların azalması, tarım arazilerinin verimliliğini düşürüyor. Konya Ovası’nda yapılan bir başka araştırma, toprak kalitesinin son 20 yılda %25 azaldığını ve bunun buğday rekoltesinde ciddi düşüşlere yol açtığını gösterdi.
Denizlerdeki kirlilik ve aşırı avlanma, sofraların vazgeçilmezlerinden olan deniz ürünlerini de tehdit ediyor. Yapılan bir çalışmada, Karadeniz’deki balık popülasyonlarının %30 oranında azaldığı ve bu durumun hamsi gibi temel gıda ürünlerinin fiyatlarını iki katına çıkardığı belirtildi. Ayrıca, deniz sıcaklıklarındaki artış nedeniyle birçok balık türünün göç etmeye başladığı ve bu durumun kıyı balıkçılığı yapan küçük ölçekli üreticileri olumsuz etkilediği ifade edildi.
İklim değişikliği, tarım ürünlerinin çeşitliliğini de tehdit ediyor. Uluslararası Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) tarafından yayımlanan bir rapora göre, dünya genelinde yetiştirilen bitki türlerinin %75’i son 100 yılda yok oldu. Bu durum, özellikle kuraklığa duyarlı ürünlerin (örneğin pirinç ve mısır) üretimini olumsuz etkiliyor.
Türkiye özelinde ise Akdeniz bölgesindeki zeytin ve turunçgil üretiminin sıcaklık artışlarından ciddi şekilde etkilendiği görülüyor. Adana Çukurova Üniversitesi’nin yaptığı araştırmada, 2030 yılına kadar turunçgil üretiminin %20 oranında azalabileceği öngörülüyor.
Sofralara Yansıyan Etkiler
Doğadaki bozulma, tarımsal ürünlerin üretim maliyetlerini artırıyor. Bu da tüketiciye yüksek fiyat olarak yansıyor.
Üretimi düşen ürünler, raflarda daha az çeşitlilik anlamına geliyor.
Yerel üretimdeki azalma, ithalatı artırıyor ve bu da döviz kurlarına bağlı riskleri büyütüyor.
Uzmanlar, bu gidişatı durdurmak için doğayı koruma odaklı tarım politikalarının geliştirilmesi gerektiğini vurguluyor.
Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF) tarafından yayımlanan 2024 raporuna göre, biyolojik çeşitliliğin korunmaması durumunda 2050 yılına kadar dünya nüfusunun %40’ı gıda güvensizliği riskiyle karşı karşıya kalabilir. Türkiye özelinde ise tarımsal üretimdeki düşüş nedeniyle 10 yıl içinde temel gıda ürünlerinde %50 fiyat artışı öngörülmektedir.
(Dilvin Altıkardeş)