
Merkez Bankası verileri incelendiğinde, döviz talebinin dönemsel olarak arttığı ve bu durumun fiyatlarda baskı oluşturduğu görülüyor. Ayrıca, uluslararası piyasalarda faiz oranlarının yükselmesi gibi makroekonomik faktörler de döviz düzensizliğini tetikliyor. Türkiye özelinde ise enflasyon oranlarının yüksek seyri ve cari açık gibi yapısal problemlerin bu sorunu daha da derinleştirdiği söylenebilir.
Piyasaların nabzını tutan bir analist, son beş ayda döviz kurlarındaki oynaklığın yatırımcı davranışlarını etkilediğini belirtiyor. Küçük yatırımcıların genellikle daha sıkı bir şekilde dövize yöneldiği ve bu durumun talebi daha da artırdığı ifade ediliyor. Buna karşın, kurumsal şirketler hem maliyet yönetimi açısından zorlanıyor hem de ithal hammadde temininde risklerle karşı karşıya kalıyor.
Öte yandan, bu süreçte hükümetin sunduğu çeşitli ekonomi politikaları ve kur korumalı mevduat gibi girişimler de piyasalardaki tansiyonu düşürmek adına uygulanmaya devam ediyor. Ancak yapılan değerlendirmelerde, kısa vadeli çözümler yerine uzun vadeli reformların gerekliliğine vurgu yapılıyor. Uzmanlar, özellikle sanayi üretimi, ihracat kapasitesinin artırılması ve dış borcun kontrol altına alınması gerektiğini savunuyor.
(Ramazan Gültaş)