Kalp damar hastalıklarının başlıca nedenleri arasında sağlıksız beslenme, sigara kullanımı, hareketsiz yaşam tarzı ve obezite öne çıkıyor. Yüksek tansiyon, yüksek kolesterol, diyabet gibi kronik durumlar da kalp sağlığını olumsuz etkiliyor. Özellikle düşük ve orta gelirli ülkelerde bu risk faktörleri daha yaygın. Yetersiz sağlık hizmetlerine erişim, bu hastalıkların teşhis ve tedavisini zorlaştırıyor, ölüm oranlarını artırıyor.
WHO'nun bir raporu, düşük ve orta gelirli ülkelerde kalp damar hastalıklarından ölüm oranlarının, gelişmiş ülkelere kıyasla daha yüksek olduğunu vurguluyor. Bunun başlıca nedenleri arasında düşük sağlık okuryazarlığı ve sınırlı önleyici sağlık hizmetleri yer alıyor.
KDH'lerin küresel sağlık üzerindeki etkisi sadece ölüm oranlarıyla sınırlı değil; bu hastalıklar, ekonomik kalkınmayı da olumsuz etkiliyor. Sağlık harcamalarının artması, iş gücü kayıpları ve sağlık sistemlerine binen yük, özellikle gelişmekte olan ülkelerde ciddi sorunlar yaratıyor.
Kalp damar hastalıklarını önlemek ve kontrol altına almak için dünya genelinde çeşitli programlar uygulanıyor. WHO'nun “Global Action Plan for the Prevention and Control of Noncommunicable Diseases” adlı girişimi, 2025 yılına kadar KDH'lere bağlı erken ölümleri %25 oranında azaltmayı hedefliyor. Bu kapsamda, sağlıklı yaşam tarzı bilincini artıran eğitim programları, sigara kullanımını azaltmaya yönelik kampanyalar ve toplumda daha fazla fiziksel aktivite teşvik ediliyor.
Türkiye’de de kalp damar hastalıkları, birinci ölüm nedeni olarak öne çıkıyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 2022 yılında Türkiye'de gerçekleşen ölümlerin %36'sı kalp damar hastalıkları kaynaklı. Özellikle yüksek tansiyon ve obezite oranlarının artması, Türkiye’de bu hastalıkların yaygınlaşmasına yol açıyor. Ayrıca, fast-food gibi hazır yiyeceklerin tüketimindeki artış da bu hastalıkların hızla yayılmasına katkı sağlıyor.
(Sercan Uslubaş)