İnsan vücudu, uyku-uyanıklık döngüsünü düzenleyen biyolojik bir saate sahiptir. Bu düzen, melatonin hormonu salgısını kontrol eder ve vücut ritimlerini dengede tutar. Gece fazla ışık melatonin salgısını baskılayarak uyku düzenini bozarken, gündüz yetersiz ışık ise vücut ritimlerini senkronize edemez hale getiriyor.
2024 yılında Nature Communications dergisinde yayımlanan geniş çaplı bir araştırmada, gece aşırı ışık kirliliğine maruz kalan ve gündüz yeterince doğal ışık almayan bireylerde ölüm riskinin %15 oranında arttığı tespit edildi. Araştırmada 10 yıl boyunca 40.000’den fazla kişi incelendi ve şu bulgular elde edildi:
--Kalp ve damar hastalıkları: Gece fazla ışık maruziyeti, kan basıncını artırarak hipertansiyon ve kalp hastalıkları riskini yükseltiyor.
--Metabolik bozukluklar: Gündüz yetersiz ışık, vücut enerji dengesini bozarak obezite ve diyabet riskini artırıyor.
--Kanser riski: Melatonin seviyelerindeki azalma, özellikle meme ve prostat kanseri riskini artıran bir faktör olarak öne çıkıyor.
Doğal ışık, insan vücudunun biyolojik saatini senkronize eden en önemli çevresel faktördür. Sabah saatlerinde güneş ışığına maruz kalmak, enerji seviyelerini artırırken uyku düzenini iyileştirir. Geceleri ise karanlık bir ortam, melatonin hormonunun salgılanmasına olanak tanır.
Ancak modern şehirlerdeki yapay ışık kaynakları ve ekran maruziyeti, bu dengeyi bozarak kronik sağlık sorunlarına zemin hazırlıyor.
(Fatma Hatun Altıkardeş)