Yayınlanan bir rapora göre, Türkiye'deki yeme-içme sektörünün yaklaşık %30’unun gölge ekonomi kapsamında faaliyet gösterdiği tahmin edilmektedir. Bu oran, her üç işletmeden birinin kayıt dışı çalıştığını ve vergi ödemeden faaliyetlerini sürdürdüğünü ortaya koymaktadır. Sektördeki gölge ekonominin yaygınlığı, yasal olarak faaliyet gösteren işletmeler için büyük bir rekabet dezavantajı yaratmaktadır. Kayıt dışı işletmeler, düşük maliyet avantajını kullanarak yasal işletmelere göre daha düşük fiyatlar sunabilmektedir, bu da tüketicilerin kayıt dışı işletmelere yönelmesine yol açmaktadır.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerinden yapılan derlemeye göre, yeme-içme sektöründe kayıt dışı çalışan işçi sayısı son beş yılda %25 oranında artmıştır. Özellikle restoran, kafe ve bar gibi işletmelerde kayıtsız çalışan işçilerin sayısı yükselmiştir. Bu durum, işletmelerin maliyetlerini düşürmek amacıyla işçi sigortasından kaçınarak yasal prosedürleri atlamasından kaynaklanmaktadır. Ancak bu durum, işçilerin sosyal güvenlik haklarından yoksun kalmasına ve çalışma koşullarının kötüleşmesine neden olmaktadır.
Ayrıca, sektörde faturasız satışlar da yaygındır. Faturasız satışlar, işletmelerin gelirlerini eksik beyan etmesine ve böylece vergi yükümlülüklerinden kaçınmasına yol açmaktadır. Gelir İdaresi Başkanlığı’nın 2024 yılı raporuna göre, yeme-içme sektöründe kayıt dışı satışların ülkenin vergi gelirlerinde oranında bir kayba yol açtığı tahmin edilmektedir.
Gölge ekonominin yeme-içme sektörü üzerindeki en büyük etkilerinden biri, yasal işletmelerin gelirlerinde düşüşe neden olmasıdır. Kayıt dışı çalışan işçi kullanan işletmeler, düşük maliyet avantajı sayesinde yasal işletmelere göre daha düşük fiyatlar sunabilmektedir. Bu durum, yasal olarak faaliyet gösteren işletmelerin müşteri kaybetmesine ve kar marjlarının daralmasına neden olmaktadır. Kayıt dışı ekonominin yaygın olduğu bölgelerde, yasal işletmelerin iflas etme riski daha yüksek olmaktadır.
Gölge ekonominin yeme-içme sektörüne olan etkilerini azaltmak için çeşitli önlemler alınması gerektiği vurgulanmaktadır.
Gelir İdaresi Başkanlığı ve yerel yönetimlerin sektörde daha sıkı denetimler yaparak kayıt dışı çalışan işçi sayısını ve faturasız satışları azaltması gerekmektedir. Özellikle yeme-içme sektöründe denetimlerin sıklaştırılması, kayıt dışı ekonominin azaltılmasına katkı sağlayabilir.
Yasal işletmelere vergi teşvikleri sunularak, kayıtlı ekonomiye geçiş teşvik edilebilir. Böylece işletmeler, kayıt dışı faaliyetlerden uzak durarak yasal yükümlülüklerini yerine getirmeye teşvik edilebilir.
Kayıt dışı çalışan işçilerin sosyal güvenlik haklarını sağlamak, işçilerin kayıt dışı çalışmayı tercih etmemesine katkı sağlayacaktır. İşçilere yönelik bilgilendirme ve eğitim çalışmalarıyla sosyal güvenliğin önemi anlatılmalıdır.
(Ramazan Gültaş)