Halı saha maçları, iş hayatının monotonluğunu kırmak ve fiziksel aktiviteye zaman ayırmak isteyen çalışanlar arasında popülerliğini koruyor. Ancak, yeterli hazırlık yapılmadan oynanan bu maçlar, sakatlık risklerini artırarak çalışanların sağlığını ve iş performansını olumsuz etkiliyor. Uzmanlar, bu durumun iş gücü kayıplarına neden olabileceği konusunda uyarılarda bulunuyor.
Ortopedi ve travmatoloji uzmanlarına göre, özellikle masa başı çalışanları gibi fiziksel aktivite seviyesi düşük bireylerde sakatlık riski daha yüksek. Halı saha maçlarında sıkça görülen sakatlıklar şunlardır:
Kas ve bağ yaralanmaları: Yetersiz esneme hareketleri sonrası ani hareketler nedeniyle ortaya çıkar.
Diz ve bilek sakatlıkları: Sert zemin ve uygun olmayan ayakkabılarla oynanan maçlarda sıkça görülür.
Bel ve sırt ağrıları: Doğru teknik kullanılmadan yapılan hareketler sonucu meydana gelir.
Fizyoterapist yaptığı açıklamasında, “Halı saha maçlarında ısınma ve uygun ekipman kullanımına özen gösterilmediğinde, sakatlıklar kaçınılmaz hale gelir. Bu durum, sadece sağlık açısından değil, ekonomik açıdan da ciddi sorunlara yol açabilir.” dedi.
Sakatlıklar nedeniyle alınan iş göremezlik raporları, iş dünyasında hem üretkenlik hem de finansal açıdan olumsuz sonuçlar doğuruyor. İnsan kaynakları uzmanları, şunları ifade ediyor:"Bir çalışanın sakatlık nedeniyle işten uzak kalması, projelerin aksamasına ve ek iş yüküne neden oluyor. Ayrıca, uzun vadeli raporlar sigorta maliyetlerini artırıyor."
Bir araştırmaya göre:
-Halı saha maçları nedeniyle sakatlanan çalışanların %40’ı en az bir hafta işten uzak kalıyor.
-Bu süreçte iş gücü kaybı ve tedavi masrafları, şirketlere yılda milyonlarca liralık ek yük getiriyor.
Halı saha maçları, fiziksel sakatlıkların yanı sıra psikolojik etkiler de yaratabiliyor. Uzun süreli sakatlık yaşayan bireylerde moral bozukluğu ve sosyal hayattan kopma gibi sorunlar gözlemleniyor. Spor psikoloğu, “Sakatlanan bireylerde özgüven eksikliği ve kaygı düzeylerinde artış görülebilir. Bu durum, iş performansını da doğrudan etkiler.” diyor.
(Ramazan Gültaş)