İklim krizi, atmosferdeki karbondioksit (CO₂) oranının artmasıyla birlikte bitkilerin daha fazla polen üretmesine neden olmaktadır. Amerika’daki Rutgers Üniversitesi’nde yürütülen bir araştırmaya göre, atmosferdeki CO₂ seviyelerindeki artış, özellikle ot ve ağaç polenlerinin yoğunluğunu artırarak alerji mevsimini uzatmaktadır.
Ayrıca, sıcaklıkların yükselmesi ve nem oranının artması, küf mantarları gibi hava yolu alerjenlerinin çoğalmasına zemin hazırlıyor. Türkiye’de İstanbul Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma, özellikle yaz ve sonbahar aylarında artan sıcaklık ve nem oranının küf mantarı sporlarının daha fazla yayılmasına neden olduğunu ortaya koymuştur. Bu da solunum yolu alerjileri ve astım hastalarının şikayetlerini artırmaktadır.
Polen mevsiminin uzaması, özellikle alerjik rinit (saman nezlesi) gibi polen kaynaklı alerjisi olan bireyler için daha uzun süreli ve şiddetli belirtiler anlamına geliyor. Kanada’daki British Columbia Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma, son 30 yıl içinde polen mevsiminin ortalama iki hafta uzadığını ve polen konsantrasyonlarının %20 oranında arttığını ortaya koyuyor. Bu durum, gözlerde kaşıntı, burun akıntısı, hapşırık ve öksürük gibi belirtilerin daha uzun süre devam etmesine yol açıyor.
Aynı araştırmada, ısı ve hava kirliliğinin etkisiyle polen proteinlerinin yapısının değiştiği, bu nedenle daha güçlü alerjik reaksiyonlara yol açtığı belirlenmiştir.
Alerjik astım hastaları, iklim krizinin etkilerini en fazla hisseden gruplardan biridir. Hava kirliliği, özellikle astım hastalarında solunum problemlerini tetikleyerek daha sık ve şiddetli astım ataklarına yol açabiliyor. Harvard Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmada, sıcaklık ve ozon seviyelerinin artışıyla birlikte astım ataklarının da %30 oranında arttığı gözlemlenmiştir. Ozon seviyesinin yükselmesi, akciğerlerde iltihaplanmaya yol açarak astım semptomlarının şiddetlenmesine neden olmaktadır.
Ayrıca, artan sıcaklık ve nem seviyeleri, polen ve küf mantarı sporlarının daha yoğun bir şekilde havada bulunmasına neden olduğu için astım krizlerini tetiklemektedir. Astım hastası bireylerde nefes darlığı, göğüs sıkışması ve hırıltılı solunum gibi belirtiler, bu durumun bir sonucu olarak daha sık ortaya çıkmaktadır.
İklim değişikliğinin alerjik hastalıklara etkisi, özellikle hassas gruplar olan çocuklar ve yaşlılar üzerinde daha büyük bir tehdit oluşturuyor. Özellikle polen sezonunda çocuklarda nefes darlığı, sürekli hapşırma ve gözlerde kaşıntı gibi belirtiler daha sık görülmektedir.
Benzer şekilde, bağışıklık sistemi yaşlanma sürecinde zayıflayan yaşlı bireyler de iklim değişikliği nedeniyle artan alerjenlere karşı daha duyarlı hale gelmektedir. Yaşlı bireylerde solunum yolları enfeksiyonları daha sık görülmekte, bu da bağışıklık sistemini zorlayarak alerjik hastalıkların daha şiddetli yaşanmasına yol açmaktadır.
(Fatma Hatun Altıkardeş)