Türkiye, 2005 yılında yürürlüğe giren Engelliler Kanunu ile engelli bireylerin yaşam kalitesini yükseltmeye yönelik kapsamlı bir dizi yasal düzenlemeye imza attı. Bu kanun, engelli bireylerin istihdam edilmesi için kamu ve özel sektöre yükümlülükler getirdi. Engelli bireylerin işe yerleştirilmesi için belirli kontenjanlar ayrıldı, devlet memurluğu sınavlarında engelli adaylara özel haklar tanındı ve kamuda engelli personel alımı arttırıldı.
2005'te başlayan bu süreç, sonrasında yapılan Engelliler için Erişilebilirlik Kanunu gibi düzenlemelerle pekiştirilerek, kamuda engelli istihdamını teşvik eden politikaların temelleri sağlamlaştırıldı. Türkiye Cumhuriyeti, yıllar içinde kamu sektöründeki engelli çalışan sayısını sürekli artırarak, bugün gelinen noktada kamuya 70 bin 878 engelli istihdam etti. Bu sayı, engelli bireylerin topluma katılımını ve yaşam kalitelerini artırmak için atılan önemli bir adım olarak görülüyor.
Her ne kadar engelli istihdamı arttıysa da, bu süreç bazı zorlukları da beraberinde getirdi. Kamu sektöründe engelli bireylerin istihdamına dair çeşitli yasal düzenlemeler olmasına rağmen, uygulamada karşılaşılan engeller hala var. En başta gelen sorunlardan biri, engelli adayların işe alınmadan önce gereken fiziksel ve psikolojik uygunluk değerlendirmelerinin eksik veya yetersiz olmasıydı. Ayrıca, iş yerlerinde engellilere yönelik erişilebilirlik sorunları da engelli istihdamının önünde engel teşkil ediyordu.
Bir diğer önemli zorluk ise engelli bireylerin, kamudaki pozisyonlarda doğru şekilde yerleştirilmesinin zorluğuydu. Engellilerin çoğu, genellikle fiziksel engelleri nedeniyle belirli işler için uygun olsalar da, bazı pozisyonlara yerleştirilmeden önce işe özel eğitimler ve uyarlamalar yapılması gerekti. Bu gibi durumlar, sürecin hızla ilerlemesini engelledi. Yine de, devletin istihdamda engelli bireylerin daha fazla yer almasını sağlamak adına, bu zorlukların üstesinden gelmek için çeşitli çözümler üretildi.
Son 22 yılda, engelli bireylerin kamuda işe yerleştirildiği bazı kritik alanlar öne çıkmaktadır. Bu alanlardan bazıları, engelli çalışanların sahip oldukları beceriler ve yetkinliklere göre özel olarak belirlenmiştir:
--Eğitim Sektörü: Engelli bireylerin özellikle öğretmenlik ve okul yöneticiliği gibi alanlarda istihdam edilmesi, eğitimin her seviyesinde engelli bireylerin eğitim haklarının sağlanması açısından önemli bir adım oldu. Ayrıca özel eğitim öğretmenleri ve okul destek personeli gibi alanlarda da engelli bireylerin görev alması teşvik edilmiştir.
--Sağlık Sektörü: Sağlık alanında engelli bireylerin sağlık hizmeti sunan kurumlarda çeşitli görevlerde çalışması sağlanmıştır. Özellikle sosyal hizmetler alanında, engelli bireyler, hem hastane personeli olarak hem de engelli bireylerin bakımını üstlenen yardımcı sağlık personeli olarak görev almıştır.
--İdari ve Bürokratik Pozisyonlar: Kamu kurumlarında çeşitli idari pozisyonlarda engelli bireylerin görev alması teşvik edilmiştir. Bu, hem engelli bireylerin çalışma hayatına katılımını artırmış hem de kamudaki bürokratik süreçlerin daha kapsayıcı bir hale gelmesini sağlamıştır.
Kamuda sağlanan engelli istihdamı, özel sektörde de benzer etkileşimlere yol açtı. Kamu kurumlarının engelli bireylerin işe alımına dair geliştirdiği uygulamalar, özel sektördeki firmalar tarafından da benimsenmeye başlandı. Birçok özel sektör firması, devletin engelli istihdamını teşvik eden teşvik ve ödüllerinden faydalanarak kendi istihdam politikalarını oluşturdu. Türkiye'deki iş gücü piyasasında engelli bireylerin daha fazla yer alması, şirketlerin toplumsal sorumluluk projeleri kapsamında da hız kazandı.
(Özkan Güngörmez)