Lojistik sektörünün geleceğinde sürdürülebilirlik öne çıkıyor

Küresel ticaretin vazgeçilmez bir unsuru olan lojistik sektörü, sürdürülebilirlik kavramının yükselişiyle köklü bir dönüşüm sürecine giriyor. Artan çevresel farkındalık, karbon ayak izinin azaltılması hedefleri ve yeşil teknolojilere yapılan yatırımlar, lojistik şirketlerini daha çevre dostu uygulamalara yönlendiriyor. Sürdürülebilirlik artık lojistik sektörünün geleceğini belirleyen en önemli etkenlerden biri haline gelmiş durumda.

Haber Giriş Tarihi: 08.09.2024 16:48
Haber Güncellenme Tarihi: 08.09.2024 16:48

Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) ve Dünya Bankası gibi kurumların yaptığı araştırmalar, lojistik sektörünün küresel karbon emisyonlarındaki payının -12 civarında olduğunu gösteriyor. Özellikle kara taşımacılığı ve deniz lojistiği, yüksek yakıt tüketimi ve fosil yakıtlara bağımlılığıyla en fazla karbon salınımına neden olan alanlar arasında yer alıyor.

Ancak, son yıllarda sürdürülebilirlik bilincinin artmasıyla birlikte, lojistik sektöründe çevre dostu çözümler giderek yaygınlaşıyor. Örneğin, elektrikli kamyonlar, güneş enerjili depolar ve düşük emisyonlu deniz taşımacılığı gibi uygulamalar, şirketlerin karbon ayak izini azaltmaya yönelik attığı adımlar arasında yer alıyor. McKinsey & Company tarafından yapılan bir araştırmaya göre, lojistik şirketlerinin sürdürülebilirlik stratejilerine yaptığı yatırımlar 2025 yılına kadar %25 oranında artacak ve bu sayede karbon emisyonlarının yıllık %30 azaltılması hedefleniyor.

Elektrikli ve hibrit araçların taşımacılık sektöründe kullanımı, sürdürülebilirliğin ön planda olduğu bu dönüşümde önemli bir adım olarak görülüyor. Elektrikli kamyonlar, şehir içi dağıtım operasyonlarında yaygınlaşırken, uzun mesafe taşımacılığı için hidrojen yakıt hücreleri gibi teknolojiler geliştirilmekte. Araştırmalar, elektrikli araçların karbon emisyonlarını %60’a kadar azaltabileceğini gösteriyor. Uluslararası Karayolu Taşımacılığı Birliği (IRU) tarafından yapılan çalışmalarda, 2030’a kadar elektrikli kamyonların toplam lojistik filosunun %40’ını oluşturabileceği öngörülüyor.

Sürdürülebilir Depolama: Lojistik şirketleri sadece taşımacılık alanında değil, aynı zamanda depolama ve dağıtım merkezlerinde de yeşil çözümlere yöneliyor. Yenilenebilir enerji kaynakları, enerji verimli binalar ve atık yönetimi sistemleri, depo operasyonlarının daha sürdürülebilir hale gelmesine katkı sağlıyor. Özellikle güneş enerjisi ve rüzgar enerjisi kullanımı ile enerji maliyetlerinde önemli tasarruflar elde ediliyor. DHL gibi büyük lojistik firmaları, 2025 yılına kadar tüm depolarını 0 yenilenebilir enerjiyle çalıştırmayı hedefliyor.

Sürdürülebilirliğin diğer önemli bir boyutu ise dijitalleşme ve akıllı teknolojilerin lojistik sektöründe kullanılmasıdır. Yapay zeka, nesnelerin interneti (IoT) ve büyük veri analitiği gibi teknolojiler sayesinde lojistik operasyonları daha verimli ve israfı minimize edecek şekilde optimize edilebiliyor. Capgemini tarafından yapılan bir araştırma, dijital çözümlerle sürdürülen lojistik operasyonlarının -20 daha az yakıt tükettiğini ve bu sayede karbon salınımının önemli ölçüde azaldığını ortaya koyuyor.

Akıllı rotalama sistemleri, sürüş mesafelerini ve yakıt tüketimini optimize ederken, aynı zamanda taşımacılık süreçlerini hızlandırarak maliyetleri düşürüyor. Ayrıca, dijitalleşme sayesinde taşımacılık süreçlerinin her aşamasında şeffaflık sağlanabiliyor, bu da müşteri memnuniyetini artırırken sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmayı kolaylaştırıyor.

Küresel tedarik zincirlerinin yeniden yapılandırılması sürecinde sürdürülebilirlik, birçok lojistik şirketinin ana stratejisi haline geldi. BCG’nin bir raporuna göre, sürdürülebilir tedarik zinciri yönetimi uygulayan şirketler, operasyonel maliyetlerde -15 oranında azalma sağlarken, uzun vadede marka değerini artırma konusunda da önemli avantajlar elde ediyor. Tedarik zincirinde sürdürülebilirliğe yatırım yapan firmalar, hem çevresel etkiyi azaltıyor hem de tüketicilerin artan çevre bilincine cevap vererek rekabet avantajı kazanıyor.

Lojistik sektörünün geleceği, sürdürülebilir teknolojilere yapılan yatırımlar ve çevre dostu uygulamaların yaygınlaşmasıyla şekillenecek. Araştırmalar, lojistik operasyonlarında sürdürülebilirliğe yönelik hamlelerin artarak devam edeceğini ve karbon emisyonlarının küresel ölçekte azalacağını öngörüyor. Lojistik firmaları, hem maliyet tasarrufu sağlamak hem de çevresel sorumluluklarını yerine getirmek için yeşil teknolojilere daha fazla yatırım yapmaya devam ediyor.

(Fatma Hatun Altıkardeş)