ABD, Almanya ve Fransa’dan bilim insanlarının ortaklaşa yürüttüğü bir çalışmada, uyuyan bireylerle rüya esnasında iletişim kurmayı başardılar. Deneye katılanlar, REM (Hızlı Göz Hareketi) uykusu sırasında bilinçli rüyalar, yani "lucid rüya" deneyimi yaşarken, dış dünyadan kendilerine yöneltilen basit sorulara doğru yanıtlar verdi.
Araştırmacılar, uyuyanların göz hareketleri ve yüz kaslarıyla verdikleri işaretleri izleyerek iletişimi sağladılar. Örneğin, rüyadaki katılımcılara yöneltilen "6’dan 2 çıkarsa kaç kalır?" sorusuna, gözlerini dört kez hareket ettirerek doğru yanıt veren denekler oldu. Çalışma sırasında 36 katılımcının yüzde 20’si rüya sırasında gelen soruları algılayıp yanıt verebildi.
Araştırmacılar, lucid rüya esnasında kişinin rüyada olduğunun farkında olduğunu ve bilinçli kararlar alabildiğini belirtiyor. Bu farkındalık sayesinde, rüya sırasında sorular algılanıp yanıtlanabiliyor. Çalışma, özellikle REM uykusundaki beyin dalgalarının, dış uyarıcılara karşı beklenenden daha açık olduğunu ortaya koydu.
Bu buluş, aynı zamanda beyin dalgalarını izleyip yorumlamak için EEG (elektroensefalografi) ve göz takibi teknolojilerinin kullanımını da içeriyor. Bilim insanları, "rüya içi haberleşme" deneyinin gelecekte daha karmaşık sorulara ve senaryolara uyarlanabileceğini düşünüyor.
Bu buluşun tıp, eğitim ve psikoloji alanında pek çok yenilikçi uygulamayı mümkün kılabileceği öngörülüyor. Özellikle travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) ve fobiler gibi psikolojik rahatsızlıkların tedavisinde, rüyalar üzerinden terapötik müdahaleler yapılabileceği düşünülüyor.
-Travma terapisi: Rüyada terapötik sorular sorularak bireyin bilinçaltına doğrudan erişilebilir.
-Yaratıcılığı artırma: Sanatçılar ve bilim insanları, rüyalarından ilham alarak sorunlara yenilikçi çözümler bulabilir.
-Öğrenme ve hafıza geliştirme: Rüyada tekrar edilen bilgiler, öğrenme süreçlerini hızlandırabilir.
Rüyada iletişim teknolojisinin yaygınlaşması, beraberinde bazı etik tartışmaları da getirebilir. Özellikle bireyin rüya sırasında bilinçsiz olduğu ve dış etkilere karşı savunmasız kalabileceği endişesi gündemde. Araştırmacılar, bu teknolojinin kötüye kullanımını önlemek için etik standartlar belirlenmesinin şart olduğunu vurguluyor.
(Dilvin Altıkardeş)