Şehir hayatı sağır ediyor

Şehir hayatı, modern çağın bir getirisi olarak yaşantımızın merkezinde yer alıyor. Ancak bu yoğun tempolu yaşam tarzının bireyler üzerinde çeşitli etkileri olduğu da bir gerçek. Son yıllarda yapılan bilimsel çalışmalar, şehir yaşamının sadece fiziksel değil, aynı zamanda zihinsel ve duygusal sağlık üzerinde de olumsuz etkiler yarattığını ortaya koyuyor.

Haber Giriş Tarihi: 14.03.2025 13:29
Haber Güncellenme Tarihi: 14.03.2025 13:29

Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) verilerine göre, şehirlerde yaşayan insanların yüzde 80'ine yakın bir kısmı, gürültü kirliliğinin güvenli sınırların üzerinde olduğu bölgelerde yaşamını sürdürüyor. Bu durum, özellikle trafik sesleri, inşaat alanları, toplu taşıma araçlarının yoğunluğu ve şehirdeki kalabalığın enerjisinden kaynaklanan genel uğultunun insan sağlığı üzerindeki etkilerini gündeme taşıyor. İşitme kaybı, konsantrasyon eksikliği, uyku sorunları ve hatta kalp rahatsızlıkları, gürültü kirliliğiyle doğrudan ilişkilendiriliyor.

Araştırma, bu konuda çarpıcı sonuçlar ortaya koyuyor. Yedi farklı şehirde gerçekleştirilen bu geniş çaplı araştırmaya göre, 70 desibelin üzerindeki gürültü seviyelerine uzun süre maruz kalan bireylerde işitme duyusunun belirgin derecede zarar gördüğü tespit edildi. Dahası, aynı bireylerde depresyon ve kaygı bozukluğu gibi ruhsal problemlerin görülme sıklığı da iki kat artış gösterdi. Araştırma raporunda, sessiz alanların eksikliğinin bireylerin sakinleşmesini ve kendini toparlamasını zorlaştırdığına vurgu yapıldı.

Gürültü kirliliğiyle mücadele adına uzmanlar, bireylere basit ama etkili çözümler öneriyor. Örneğin, gün içerisinde mümkünse kısa süreliğine de olsa sessiz bir alana çekilmek, işitme sağlığını korumada önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Kulaklık kullanımının azaltılması, yüksek sesle müzik dinlemekten kaçınılması ve özellikle uyuma saatlerinde çevresel gürültüyü en aza indirecek tedbirlerin alınması da diğer tavsiyeler arasında yer alıyor. Ayrıca şehir planlamacılarının ve yerel yönetimlerin yeşil alanları artırarak doğal bir ses bariyeri oluşturması gerektiği sıkça dile getiriliyor.

(Ayşe Candan)