Yakın dönemde yapılan bir araştırma, osteoporozun genetik ve çevresel faktörler tarafından etkilendiğini ortaya koydu. Araştırma kapsamında incelenen 2.000 kişilik bir grupta, özellikle kalsiyum ve D vitamini eksikliğinin kemik yoğunluğunda önemli azalmalarla ilişkili olduğu belirlendi. Buna ek olarak, hareketsiz bir yaşam tarzının kemik kaybını hızlandırdığı vurgulandı.
Yapılan başka bir çalışma ise, osteoporozun ilk belirtisinin genellikle ani bir kemik kırığı olduğunu gösteriyor. Bu kırıklar çoğunlukla omurga, kalça ve bileklerde meydana geliyor. Ancak birçok kişi, kemik erimesine bağlı gelişen mikro kırıklar nedeniyle yaşam boyu süren ağrılar çektiğinin farkına bile varmıyor.
Osteoporoz genellikle semptomsuz ilerlediği için, bu hastalığın tanısı kemik yoğunluğu ölçümleriyle yapılabiliyor. Kemik kaybı ilerledikçe, sırt ağrısı, boy kısalması ve duruş bozuklukları gibi belirtiler ortaya çıkabiliyor. Ancak bu noktaya gelindiğinde hastalığın ilerlemiş olması, tedavi sürecini zorlaştırabiliyor.
Osteoporozdan korunmak ve kemik sağlığını desteklemek için uzmanlar, dengeli bir beslenme, düzenli egzersiz ve yeterli D vitamini alımının önemini vurguluyor. Kalsiyum açısından zengin gıdalar tüketmek, özellikle süt ürünleri, yeşil yapraklı sebzeler ve balık, kemik sağlığını korumak adına önerilen besinler arasında yer alıyor.
Ayrıca, kemik yoğunluğu ölçümü ve rutin kontroller, kemik kaybının erken evrelerinde teşhis edilmesine yardımcı olabilir. 50 yaş ve üzeri bireylerin, özellikle de menopoz sonrası kadınların, düzenli kemik taramalarını ihmal etmemesi gerektiği belirtiliyor.
(Fatma Hatun Altıkardeş)