Türkiye, dünyada en çok çay tüketen ülkelerden biri olarak, yıllık 250 bin ton civarında çay üretmektedir. Ancak Karadeniz bölgesinde yer alan çay tarlaları, son yıllarda küresel ısınmanın etkisiyle iklim değişikliği kaynaklı sorunlarla karşı karşıya. Sıcaklık artışları, düzensiz yağışlar, kuraklık ve seller, çayın verimliliğini olumsuz etkiliyor. Ayrıca, hastalıklar ve zararlılar çay bitkilerinde verim düşüklüğüne neden oluyor.
2023 yılında bölgedeki çay üretiminde ’lik bir düşüş yaşandı. Bunun başlıca nedenleri arasında, hava koşullarındaki düzensizlikler ve çay bitkilerine zarar veren mantar hastalıkları bulunuyor. Özellikle Phytophthora adlı mantar, çay bitkilerinin köklerine saldırarak çürümesine neden oluyor. Çiftçiler, bu zararlıya karşı koymak için yeni yöntemler ararken, bilim insanları da çay bitkisinin genetik dayanıklılığını artırmaya yönelik projelere ağırlık veriyor.
Türkiye’de çayın genetik yapısının korunması için devlet destekli projeler, üniversiteler ve araştırma merkezleri tarafından yürütülüyor. Çay Araştırma ve Uygulama Merkezi (ÇAYKUR), son yıllarda çay bitkisinin genetik çeşitliliğini artırmak ve iklim değişikliğine daha dayanıklı türler geliştirmek amacıyla çalışmalarını yoğunlaştırdı.
Yapılan bir açıklamaya göre, genetik araştırmalar sayesinde daha dayanıklı çay türlerinin geliştirilmesi hedefleniyor. Bu çalışmalar çerçevesinde, çay bitkisinin hastalıklara ve zararlılara karşı dirençli genetik varyantları üzerinde yoğunlaşılıyor. Ayrıca, düşük su ihtiyacıyla yetişebilecek türlerin elde edilmesi için genetik modifikasyon tekniklerinden yararlanılıyor.
Yürütülen bir başka proje, çay bitkisinin DNA dizilimini analiz ederek, çayın dayanıklılığını artırabilecek genetik faktörleri belirlemeyi amaçlıyor
Bu genetik araştırmalar sayesinde çayın üretim süreçlerinde önemli ilerlemeler kaydediliyor. Yürütülen genetik koruma çalışmalarında, Türkiye’ye özgü çay bitkilerinin genetik materyali korunarak gelecekteki kuşaklara aktarılması hedefleniyor. Araştırma sonuçlarına göre, daha dayanıklı ve yüksek verimli çay türlerinin geliştirilmesi, hem üretimdeki düşüşü önlemek hem de çiftçilerin geçim kaynaklarını korumak için önemli bir fırsat sunuyor.
Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) destekli projelerde, yerel çay türlerinin genetik özellikleri analiz edilerek, iklim değişikliği ve tarımsal zararlılara karşı dayanıklılık kazandırma çalışmaları sürdürülüyor. TÜBİTAK tarafından yayımlanan rapora göre, genetik koruma çalışmaları neticesinde, çay tarlalarındaki verimliliğin önümüzdeki 5 yıl içinde %20 oranında artması bekleniyor.
Türk çayının korunması ve geliştirilmesi yalnızca tarım sektörü açısından değil, aynı zamanda kültürel mirasın devamı ve ekonomik büyüme açısından da büyük önem taşıyor. Karadeniz bölgesinde çay üretimi, binlerce çiftçinin geçim kaynağı olduğu gibi, Türkiye’nin çay ihracatında önemli bir rol oynamaktadır. 2023 verilerine göre Türkiye, 100’ün üzerinde ülkeye çay ihracatı yaparak yılda yaklaşık 20 bin ton çay ihraç etmektedir. Bu ihracatın büyük kısmı, geleneksel Türk çayına olan yüksek talebe dayanmaktadır.
Uzmanlar, genetik çalışmaların uzun vadede Türk çayının kalitesini koruyarak dünya pazarındaki rekabet gücünü artıracağını vurguluyor. TÜİK verilerine göre, Türk çay sektörünün toplam ekonomik değeri 3 milyar TL’nin üzerinde. Bu nedenle, genetik koruma ve sürdürülebilir üretim uygulamaları, hem iç pazar hem de ihracat açısından büyük potansiyele sahip.
(Özkan Güngörmez)