Türkiye, çok yaşlı ülkeler kategorisine girdi!

Türkiye, son yıllarda yaşadığı demografik değişimlerle dikkat çekiyor. Yeni yapılan araştırmalar, Türkiye'nin artık "çok yaşlı ülkeler" kategorisine girdiğini gösteriyor. Bu durum, hem ekonomik hem de sosyal yapıda önemli etkiler yaratabilecek bir gelişme olarak görülüyor.

Haber Giriş Tarihi: 17.08.2024 15:22
Haber Güncellenme Tarihi: 17.08.2024 15:22

Türkiye’nin bu kategoride yer alması, yaşlı nüfusun hızla artmasıyla ortaya çıkan yeni zorlukları ve fırsatları da beraberinde getiriyor.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yayımlanan 2023 yılı nüfus projeksiyonlarına göre, Türkiye'de 65 yaş ve üzeri nüfus oranı 'u aştı. Bu oran, Türkiye'nin "çok yaşlı ülkeler" kategorisine girmesi için gerekli olan eşiği geçmesi anlamına geliyor. Verilere göre, yaşlı nüfusun artış hızı, genel nüfus artış hızından daha yüksek. 2000 yılında %5,7 olan 65 yaş ve üzeri nüfus oranı, 2023'te ,5'e ulaşarak iki katına çıktı.

Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu'nun (UNFPA) 2023 yılında yayımladığı "Dünya Nüfusunun Yaşlanması" başlıklı raporda, Türkiye'nin yaşlanma sürecinin hızlandığına dikkat çekiliyor. Raporda, Türkiye’nin 2050 yılına kadar yaşlı nüfus oranının %20'nin üzerine çıkmasının beklendiği belirtiliyor. UNFPA, bu durumun, sağlık hizmetleri, sosyal güvenlik sistemleri ve emeklilik politikaları üzerinde büyük baskılar yaratabileceğine işaret ediyor.

Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü tarafından yapılan bir çalışma, Türkiye'deki yaşlı nüfusun demografik yapısını detaylandırıyor. Çalışmada, Türkiye'deki yaşlı nüfusun büyük bir kısmının kırsal bölgelerde yaşadığı, bu nedenle yaşlı bakım hizmetlerine erişim konusunda önemli sıkıntılar yaşandığı ortaya kondu. Ayrıca, yaşlı nüfusun önemli bir bölümünün kronik hastalıklarla mücadele ettiği ve bu durumun sağlık sistemine ek yük getirdiği belirtildi.

Türkiye'nin yaşlanma süreci, hem ekonomik hem de sosyal yapıyı derinden etkileyecek potansiyele sahip. Yaşlı nüfusun artması, emeklilik ve sağlık sistemleri üzerinde baskı oluştururken, aynı zamanda iş gücü piyasasında da değişikliklere yol açabilir. Çalışabilir nüfusun azalması, ekonomik büyüme hızını olumsuz etkileyebilir. Ayrıca, yaşlı bakım hizmetlerine olan talebin artması, bu alandaki hizmetlerin kalitesinin ve erişilebilirliğinin artırılmasını zorunlu kılmaktadır.

Demografi uzmanları, Türkiye'nin bu süreci yönetebilmesi için kapsamlı politikalar geliştirmesi gerektiğini vurguluyor. Sosyal güvenlik sisteminin sürdürülebilirliği, yaşlı bakım hizmetlerinin iyileştirilmesi ve yaşlı nüfusun ekonomik ve sosyal hayata aktif katılımının sağlanması, öncelikli konular arasında yer alıyor. Ayrıca, yaşlılık döneminde kaliteli bir yaşam sürdürmek için sağlık hizmetlerinin yaygınlaştırılması ve yaşlı dostu kentler yaratılması gerektiği ifade ediliyor.

(Sema Yüksel Güngörmez)