Muhtemel eğitim süresi, bir çocuğun eğitim sistemine ilk adımını attığında eğitimini kesintisiz devam ettirebilmesi halinde alabileceği toplam eğitim süresini ifade eder. Bu süre, okul öncesi eğitimden üniversiteye kadar tüm aşamaları kapsar. Türkiye’de bu süre, 2024 yılı itibarıyla 17,9 yıla çıkmış durumda. Bu, bir çocuğun ortalama olarak yaklaşık 18 yıl boyunca eğitim alacağı anlamına geliyor.
UNDP verilerine göre Türkiye’deki muhtemel eğitim süresinin 17,9 yıla ulaşması, birçok gelişmiş ülke ile rekabet edebilecek seviyede olduğunu gösteriyor. Türkiye bu konuda özellikle son yıllarda eğitim alanında gerçekleştirdiği yatırımlar ve kapsamlı reformlarla önemli bir ilerleme kaydetti.
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından son yıllarda gerçekleştirilen çalışmalar, eğitimdeki kaliteyi artırmayı hedefleyen önemli adımlar içeriyor. Türkiye, hem altyapı geliştirme hem de eğitim kalitesini artırma adına büyük bütçeler ayırmış durumda. Okul binalarının modernizasyonu, eğitim materyallerinin iyileştirilmesi ve öğretmen kalitesinin yükseltilmesi bu çalışmaların başında geliyor.
OECD’nin 2023 yılında yayınladığı “Eğitimde Yatırım Raporu”na göre, Türkiye’nin gayrisafi yurtiçi hasılasının (GSYH) yaklaşık %5’ini eğitime ayırdığı belirtiliyor. Bu oran, Türkiye’nin dünya standartlarında bir eğitim sistemi oluşturma hedefini destekliyor.
Muhtemel eğitim süresinin artmasında, özellikle kız çocuklarının eğitime katılım oranındaki artışın da büyük etkisi olduğu vurgulanıyor. TÜİK (Türkiye İstatistik Kurumu) verilerinden yapılan derlemeye göre, 2010 yılında kız çocuklarının ilkokuldan üniversiteye kadar eğitim alma oranı %65 iken, 2024 yılı itibarıyla bu oran %85'e yükselmiş durumda. Bu, Türkiye’nin toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda da eğitim üzerinden önemli bir ilerleme kaydettiğini gösteriyor.
Muhtemel eğitim süresinin artmasındaki bir diğer etken, üniversiteye katılım oranındaki yükseliş. YÖK (Yükseköğretim Kurulu) verilerine göre, Türkiye'de üniversiteye katılım oranı son 10 yılda %30’dan %50’nin üzerine çıktı. Özellikle devlet üniversitelerinin sayısındaki artış ve uzaktan eğitim imkanlarının genişletilmesi, gençlerin üniversite eğitimi almasını daha kolay hale getiriyor. Ayrıca, Türkiye genelinde üniversite kontenjanlarının artırılması ve eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanması için atılan adımlar, bu süreci destekleyen diğer faktörler arasında yer alıyor.
Eğitim süresinin artışı önemli bir başarı olsa da, eğitim kalitesi konusundaki tartışmalar devam ediyor. Türkiye'deki okullarda verilen eğitimin niteliği, uluslararası değerlendirme testlerine (PISA ve TIMSS gibi) göre hala gelişmiş ülkelerin gerisinde kalıyor. Eğitim uzmanları, sürenin artmasının yanında eğitim kalitesinin de artırılması gerektiğini vurguluyor.
(Özkan Güngörmez)