Son yıllarda Türkiye, yüksek teknolojili üretim kapasitesini artırma konusunda önemli adımlar atıyor. Bu gelişme, hem yerel hem de küresel ekonomiye olumlu yansımalar sağlayarak Türkiye'nin teknoloji ve sanayi alanındaki konumunu güçlendirmektedir.
Türkiye, Sanayi ve Teknoloji Stratejisi çerçevesinde yüksek teknolojili ürünlerin üretimine odaklanmaktadır. Bu strateji, ülkenin Ar-Ge yatırımlarını artırarak ve yenilikçi girişimlere destek vererek teknolojik altyapıyı güçlendirmeyi amaçlıyor. Özellikle savunma sanayii, otomotiv, havacılık ve bilgi teknolojileri gibi sektörlerde önemli yatırımlar yapılmaktadır.
Türkiye genelinde kurulan teknokentler ve araştırma merkezleri, yüksek teknolojili üretimin belkemiğini oluşturmaktadır. Bu merkezler, üniversiteler ve özel sektör işbirliğiyle, yenilikçi projelerin geliştirilmesi ve ticarileştirilmesi sürecinde önemli rol oynamaktadır. Örneğin, İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Teknokent ve ODTÜ Teknokent, birçok başarılı startup ve teknoloji şirketine ev sahipliği yapmaktadır.
Savunma sanayiinde Türkiye, yüksek teknolojili ürünler konusunda büyük başarılar elde etti. Yerli üretim insansız hava araçları (İHA) ve çeşitli savunma sistemleri, ülkenin bu alandaki bağımsızlığını artırırken, ihracat potansiyelini de yükseltti. Bayraktar TB2 ve ANKA gibi yerli İHA'lar, uluslararası arenada büyük ilgi görüyor ve Türkiye'yi bu alanda önde gelen ülkeler arasına sokuyor.
Türkiye, otomotiv sektöründe de yüksek teknolojili üretime büyük önem veriyor. Yerli elektrikli araç üretimi konusunda çalışmalar hız kazanmış durumda. Türkiye'nin ilk yerli elektrikli otomobili TOGG, bu alanda önemli bir kilometre taşı olarak görülüyor. TOGG, sadece yerel pazarda değil, uluslararası pazarlarda da rekabet edebilir bir ürün olarak tasarlanıyor.
Türkiye, dijital dönüşüm sürecinde de önemli adımlar atıyor. Endüstri 4.0 uygulamaları ile üretim süreçlerinde verimlilik artırılarak, maliyetler düşürülüyor ve rekabet gücü yükseltiliyor. Akıllı fabrikalar, robotik sistemler ve IoT (nesnelerin interneti) teknolojileri, bu dönüşümün temel bileşenleri olarak öne çıkıyor.
Yüksek teknolojili üretim kapasitesinin artması, Türkiye'nin küresel rekabet gücünü de artırıyor. Uzmanların da teyitince teknoloji ihraç eden bir ülke konumuna gelmek, ekonomik büyümenin sürdürülebilirliği açısından büyük önem taşıyor. Özellikle Avrupa, Orta Doğu ve Afrika pazarlarına yönelik ihracat stratejileri ile Türkiye, bu bölgelerdeki teknolojik ihtiyaçlara cevap verebilecek kapasitede olduğunu göstermektedir.
(Özkan Güngörmez)