13 bin MW'lık rüzgar kurulu gücü, Türkiye'nin enerji ihtiyacının önemli bir kısmını karşılayabilecek potansiyele sahip. Bu durum, hem fosil yakıt bağımlılığını azaltarak çevresel etkileri minimize ediyor hem de enerji güvenliğini artırıyor. Rüzgar enerjisi sektörüne yapılan yatırımların son yıllarda hızla arttığı gözlemleniyor. Özellikle kamu ve özel sektör iş birliğiyle hayata geçirilen büyük ölçekli rüzgar enerji santralleri, bu artışta önemli bir rol oynuyor. Rüzgar türbinlerinin verimliliğinin artması ve maliyetlerinin düşmesi, rüzgar enerjisinin daha da cazip hale gelmesini sağlıyor. Bu gelişmeler, yatırımcıların rüzgar enerjisi projelerine olan ilgisini artırıyor. Hükümetin yenilenebilir enerji kaynaklarına verdiği destek, sektörün büyümesinde önemli bir katalizör görevi görüyor. Vergi teşvikleri, lisanslama süreçlerinin hızlandırılması gibi politikalar, yatırımcıların önünü açıyor. Rüzgar enerjisi, diğer fosil yakıtlı enerji kaynaklarına göre çok daha temiz bir enerji kaynağıdır. Karbon emisyonunu azaltarak iklim değişikliğiyle mücadelede önemli bir rol oynuyor. Uzmanlara göre Türkiye'nin rüzgar enerjisi sektöründeki hızlı büyüme, ülkemizin enerji dönüşümü hedeflerine ulaşmasında önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Ancak, bu başarıyı daha da ileri taşımak için bazı önemli adımlar atılması gerekiyor. Bunlar arasında; -Araştırma ve Geliştirme: Yerli üretim ve teknolojik gelişmelere daha fazla önem verilmeli. -Enerji Depolama Sistemleri: Rüzgar enerjisinin aralıklı bir kaynak olması nedeniyle, enerji depolama sistemlerine yatırım yapılması gerekmektedir. -Elektrik İletim Hatları: Rüzgar enerji santrallerinden üretilen elektriğin şebekeye aktarılması için yeterli elektrik iletim hattı altyapısının oluşturulması gerekmektedir. -Kamu Bilinçlendirme: Rüzgar enerjisinin önemi ve faydaları konusunda kamuoyunun daha fazla bilinçlendirilmesi gerekmektedir. (Dilvin Altıkardeş)