Üniversitelerin tercih dönemine ilişkin veriler incelendiğinde, sağlık ile bağlantılı bölümlerin kontenjanlarının büyük ölçüde dolduğu görülüyor. Türkiye genelinde öğrenci tercihleri analiz edildiğinde, özellikle tıp, hemşirelik, eczacılık, diyetisyenlik ve fizyoterapi gibi bölümlere olan talebin ciddi oranda arttığı kaydedildi. ÖSYM'nin son yerleştirme raporlarına göre, bu alanların genel doluluk oranı yüzde 95’in üzerine çıkmış durumda.
Uzmanlar, bu yükselişi birkaç temel nedene bağlıyor. Öncelikle sağlık sektörünün istihdam güvencesinin yüksek olması ve mezuniyet sonrası iş bulma imkanlarının genişliği, öğrenciler için cazip bir tercih sebebi. Ayrıca, pandemi döneminde sağlık çalışanlarının fedakarlıklarının toplumsal bir etki yaratması, gençler üzerinde mesleki bir ilham oluşturdu. Yapılan bir ankete göre, lise öğrencilerinin yüzde 68’i sağlık bölümlerinden birini tercih etmeyi "topluma daha fazla katkı sağlamak istedikleri" gerekçesiyle düşünüyor.
Bir diğer çarpıcı bulgu ise sağlık bölümlerine olan eğilimin yalnızca akademik başarı düzeyi yüksek öğrencilerle sınırlı kalmaması. Artık daha geniş bir öğrenci grubunun bu alanlara yöneldiği gözlemleniyor. Özellikle hemşirelik gibi bölümlerde kontenjanların kısa sürede dolması bu durumun en somut göstergesi.
Bu eğilim sadece Türkiye’yle sınırlı değil. Dünya genelinde de benzer bir tablo söz konusu. Sağlık sektörünün global önemi ve yaşlanan dünya nüfusuyla birlikte artan ihtiyaç, bu alandaki akademik programlara olan talebi evrensel düzeyde yükseltti.
Uzmanlar, bu ilginin sürdürülebilirliği için üniversitelerin altyapısını güçlendirmesi gerektiğine dikkat çekiyor. Daha fazla kontenjanın oluşturulması, öğrencilerin pratik eğitim imkanlarının artırılması ve sektördeki teknolojik yeniliklerin müfredatlara eklenmesi kritik önem taşıyor. Aksi takdirde, gelecekte sağlık sektörü için beklenen insan kaynağı ihtiyacını karşılamak güçleşebilir.
(Sema Yüksel Güngörmez)