Yapay zekâ tarafından üretilen eserlerin, mevcut telif haklarını ihlal edip etmediği üzerine yürütülen tartışmalar giderek artarken, hukuk dünyası ve sanat camiası bu durumu yakından takip ediyor.
Yapılan araştırmalar, yapay zekâ destekli içerik üretiminin hızla arttığını ve bunun sonucunda telif hakkı ihlalleri konusunda belirsizliklerin ortaya çıktığını gösteriyor. 2024 yılı itibarıyla, ABD’de yapay zeka tarafından üretilen içeriklerin %30’unun telif haklarıyla korunan eserlerden alıntılar içerdiği belirlenmiştir. Bu durum, özellikle müzik, resim ve yazılı eserlerde önemli bir sorun haline geliyor.
Araştırma sonucu yayımlanan bir rapora göre, 2023 yılında yapay zekâ kullanılarak üretilen eserlerle ilgili yapılan telif hakkı ihlali başvurularında %50 artış yaşandı. Sanatçılar ve yazarlar, yapay zekâ sistemlerinin kendi eserlerinden izinsiz alıntılar yaparak eserlerini yeniden ürettiğini ve bu durumun gelirlerini olumsuz etkilediğini ifade ediyor.
Yapay zekâ, büyük veri setleri kullanarak sanat, müzik, edebiyat gibi birçok alanda eserler üretebiliyor. Örneğin, OpenAI tarafından geliştirilen DALL-E ve ChatGPT gibi sistemler, kullanıcıların talepleri doğrultusunda görsel ve metin içerikleri oluşturabiliyor. Ancak bu sistemlerin nasıl çalıştığı ve hangi verileri kullandığı konusundaki belirsizlik, telif hakkı ihlalleri açısından risk oluşturuyor. Sanatçılar, yapay zekâların telif hakkı koruması altında olan eserleri kullanarak yeni içerikler oluşturmasının hukuki bir temeli olup olmadığını sorguluyor.
Bu yeni duruma yanıt olarak, birçok ülke yapay zekâ eserlerinin telif hakları üzerindeki etkilerini incelemeye başladı. Avrupa Birliği, yapay zekâ ile üretilen eserlerin telif hakkı koruması altında olup olmayacağına dair yeni düzenlemeler üzerinde çalışırken, ABD’de de benzer çalışmalar yürütülüyor. Hukuk uzmanları, yapay zekâ tarafından üretilen eserlerin sahiplik haklarının netleştirilmesi ve ihlallerin önlenmesi için yasal çerçevenin güncellenmesi gerektiğini vurguluyor.
(Sercan Uslubaş)