Yaşlılık döneminde gözden kaçabilen sinsi hastalik hidrosefali!

Yaşlılık döneminde sık karşılaşılan ve sinsi belirtileri nedeniyle gözden kaçabilen hastalıklardan biri hidrosefali olarak biliniyor. Genellikle bebeklik döneminde rastlanan bu hastalık, yaşlı bireylerde de ortaya çıkabilir ve doğru teşhis konulmadığında demans, Parkinson gibi diğer nörolojik rahatsızlıklarla karıştırılabilir. Hidrosefali, özellikle yaşlı bireylerde erken teşhis edilmediği takdirde hayat kalitesini ciddi şekilde düşürebilir ve kalıcı hasara yol açabilir.

Haber Giriş Tarihi: 05.09.2024 16:25
Haber Güncellenme Tarihi: 05.09.2024 16:25

Hidrosefali, beyin omurilik sıvısının (BOS) normal akışının bozulması sonucu beyin ventriküllerinde birikmesiyle oluşan bir hastalıktır. Normal şartlarda BOS, beynin etrafında dolaşarak beyni korur, besler ve atık maddelerin uzaklaştırılmasını sağlar. Ancak BOS’un dolaşımı bozulduğunda beyin ventriküllerinde biriken sıvı, beyne baskı yapar ve nörolojik hasarlara yol açar.

Hidrosefali, özellikle yaşlılarda daha sinsi belirtilerle kendini gösterir. Bu nedenle, hastalığın belirtileri yaşlanma sürecine veya diğer nörolojik bozukluklara atfedilebilir. Yaşlılık döneminde görülen hidrosefali, genellikle normal basınçlı hidrosefali (NBH) olarak adlandırılır ve bu durumda kafa içi basınç nispeten normal düzeyde kalabilir. Bu da teşhis sürecini zorlaştıran etkenlerden biridir.

Yaşlı bireylerde hidrosefali belirtileri, diğer nörolojik hastalıklarla karıştırılabilecek kadar genel ve yavaş ilerleyici olabilir. Bu belirtiler şunları içerebilir:

-Hastalar genellikle yürürken denge kaybı, adımlarda yavaşlama ve küçük adımlar atma gibi sorunlar yaşar. Bu durum, sıklıkla Parkinson hastalığıyla karıştırılabilir.

-İdrar kontrolü kaybı, hidrosefali hastalarında sık görülen bir belirtidir. Bu da yaşlılığa bağlı bir sorun olarak değerlendirilebilir ve ihmal edilebilir.

-Hidrosefali, hafıza kaybı, dikkat dağınıklığı ve genel bilişsel işlevlerde azalmaya yol açabilir. Bu durum Alzheimer ya da demans gibi nörolojik rahatsızlıklarla karıştırılabilir.

Hidrosefali, özellikle yaşlı bireylerde genellikle yanlış teşhis edilen bir hastalıktır. Bunun temel nedenlerinden biri, belirtilerin genellikle yaşlanma sürecine veya diğer hastalıklara atfedilmesidir. Ancak doğru bir teşhis konulabilmesi için detaylı nörolojik muayene ve görüntüleme yöntemleri gereklidir.

2023 yılında yapılan bir araştırma, yaşlı bireylerde görülen hidrosefalinin teşhis oranının düşük olduğunu ve birçok hastanın yanlışlıkla demans veya Parkinson hastası olarak tedavi gördüğünü ortaya koymuştur. Araştırma sonuçlarına göre, normal basınçlı hidrosefali hastalarının yaklaşık %60’ı ilk aşamada yanlış teşhis edilmektedir.

Hidrosefali, özellikle yaşlı bireylerde erken teşhis edildiğinde tedavi edilebilir bir hastalıktır. Tedavinin temel amacı, beyin omurilik sıvısının birikmesini önlemek ve beyin üzerindeki baskıyı azaltmaktır. Şant ameliyatı, en yaygın tedavi yöntemidir. Bu ameliyatta, beyin ventriküllerine bir tüp yerleştirilir ve biriken sıvının vücudun başka bir bölgesine (genellikle karın boşluğu) yönlendirilmesi sağlanır.

Son yıllarda yapılan araştırmalar, şant ameliyatı sonrasında hastaların büyük çoğunluğunda bilişsel ve motor fonksiyonların önemli ölçüde iyileştiğini göstermektedir. 2023'te yapılan bir çalışmada, normal basınçlı hidrosefali hastalarının %70'inde şant ameliyatı sonrası yürüme ve idrar kontrolü sorunlarında büyük bir düzelme kaydedilmiştir.

Hidrosefali, özellikle yaşlı bireylerde erken teşhis edilmediğinde ciddi sonuçlara yol açabilecek bir hastalık olarak öne çıkıyor. Bu nedenle, aile üyeleri, bakıcılar ve sağlık profesyonelleri, yaşlı bireylerdeki yavaş ilerleyen bilişsel ve motor bozukluklara dikkat etmeli ve nörolojik değerlendirme talep etmelidir.

Türkiye’de nörolojik hastalıklar konusunda uzmanlaşmış merkezlerin sayısı arttıkça, hidrosefali gibi sinsi hastalıkların daha erken teşhis edilebileceği ve tedavi süreçlerinin hızlandırılabileceği düşünülmektedir. Özellikle yaşlı bireylerin ve yakınlarının bu konuda bilinçlenmesi, hastalığın erken safhalarında müdahale edilmesini sağlayarak hayat kalitesini büyük ölçüde artırabilir.

(Dilvin Altıkardeş)