SON DAKİKA
Hava Durumu

Artık Siyaset

Yazının Giriş Tarihi: 15.03.2022 20:08
Yazının Güncellenme Tarihi: 15.03.2022 20:08

Genel seçimlerin öncesinde, iktidar partisinin girişimi ile seçim kanunlarının değiştirilmesi maalesef Türkiye’de bir gelenektir. Bu gelenek bozulmadı, 2023 genel seçimlerinde uygulanmak üzere yeni bir seçim kanunu teklifiyle birlikte, seçim tartışmaları da yeniden ateşlenmiş oldu.


Muhalefet çevrelerine bakılırsa iktidar seçimi kazanamayacağını gördüğü için seçim kanununu, değiştirmeye teşebbüs etmiştir. Yüzyıldan beri hiçbir seçimi kazanamamış olan bir partinin bu iddialara borazanlık etmesi inandırıcılık değerini düşürmektedir.


Yeni seçim kanununda ne var diye bakıldığında, hülle yoluyla, milletvekili kiralayarak yeni partilerin, seçimlere girme hilesi ortadan kalkacaktır, yeni partiler en az kırk il ve ilçelerinde parti teşkilatlarını kurup, genel kurullarını yapmış iseler seçimlere girebileceklerdir. Yeni kurulan partilerin aleyhine olan bu durumu iktidarın korkusu ile açıklamak yeterli değildir. Çünkü iktidar partisinden ayrılıp yeni parti kuranlar olduğu gibi yüzyıldan beri seçim kazanamayan partiden ayrılıp yeni parti kuranlar da olmuştur. Bütün muhalefeti tek bir çatı altında toplamak iddiasındaki millet ittifakının, Muharrem İnce ve Mustafa Sarıgül gibi isimlere kapalı olması hatırlandığında, bu yeni seçim kanununun cumhur ittifakı kadar millet ittifakının da korkularını gidereceği açıktır.


Karanlıkta mezarlıktan korkanların söylediği yanık türküler gibi, bu değişikliklerin yalnızca iktidarın korkularını giderdiğini söylemeye imkan yoktur. Millet ittifakı için hem korku giderici hem de heyecan verici bir içeriğe sahiptir. Ancak seçim kanunu bundan ibaret değildir. Belki en önemli tarafı “artık oy” uygulamasını ortadan kaldırmasıdır. Çünkü ittifak partilerinin bir ilde tamamının aldığı oyların, ittifakın birinci partisine yazılması 2018’den itibaren bir “artık siyaset” uygulaması başlatmıştır. Böylece 50 yıldan beri CHP, milletvekili çıkaramadığı Elazığ, Sakarya gibi illerde milletvekili çıkarmıştır. Millet ittifakının diğer yandaş üyeleri CHP’nin eksiğini tamamlayan “artık bir figür” olmuşlardır.


Şimdi yeni seçim kanunu ile artık oy uygulamasının kaldırılması ile bu artık siyaset te ortadan kalkmış olacaktır. Benzeri bir durum cumhur ittifakı için de geçerli olduğunu gösteren örnekler bulunabilir. Ancak muhalefetin feryadü figanına bakılırsa artık siyasetten en çok kendileri yararlanmış olmalıdır.


İl ve ilçelerde seçim kurullarında görevli hakimlerin, en kıdemlisi yerine seçimle başkanlarının tayin edilmesinin öngörülmesi yersiz bir hükümdür. Hiç yoktan yeni bir tartışma konusu yapılmıştır. Çünkü seçim kurullarında seçimle gelen başkanla, kıdemle gelen başkanın yapacağı işler arasında bir fark yoktur. Hiç yoktan “iktidar yargıya müdahale ediyor, bu madde değişikliği ile seçim kurullarına ayar vermeye çalışıyor” gibi anlamsız bir nakarata yol açmıştır.


Seçim kanununun en önemli eksikliklerinden birisi de liderin tayin ettiği listelerin devam edecek olmasıdır. Bu listelere bir sınırlama bile getirilememiş olması millet iradesinin tecellisi bakımından önemli bir yanlıştır. Çünkü parti liderinin teveccühüne bir şekilde mazhar olanlar için, seçmenin maraba kadar bile kıymeti yoktur. Seçmen istediği için değil lider istediği için seçilmiş olma kanaati, partinin üstlendiği davaya değil lidere sadakati öne çıkarmaktadır. Lidere, herhangi bir şekilde kırılan, darılan birisinin de artık ne partiyle ne de davayla bir ilgisi kalmamaktadır. Ak Pari’den, MHP’den ayrılıp yeni parti kuranların nasıl savruldukları, kendi kimliklerini, bütün geçmişlerini yok sayan çizgilerde karar kıldıkları görülmüştür. Bu uygulama sadakati, güveni, liyakati yok etmektedir.


Siyasi partilere her yıl bütçeden pay ayrılması, seçim yılında ayrıca para ödenmesi büyük bir yanlıştır. Vebaldir. Ne yazık ki bu yanlışa, yeni seçim kanunu da bir çözüm getirmemiştir. Milletin hazinesinden siyasetin masrafının karşılanması haksızlıktır. Her konuda Batıyı örnek alanların, bu konuda hala tek parti dönemini örnek almaları hem yanlıştır hem de ayıptır.


Üstelik kamu çalışanlarının bazılarının siyaset yapma hakkı varken, memur statüsünde olanların siyaset yapma haklarının 2022’de hala engellenmiş olması, hem siyasetin kalitesi hem de siyasette adaletin mumla aranır halde olmasına yol açmıştır. Adaletten yoksun ve milletin tamamını kapsamayan bir siyasetin temsil yeteneği de o ölçüde sınırlı olmaktadır.


Yeni seçim kanununda görülen olumlu bir unsurda seçimlerde oy kullanmak için bir yerde son bir yılda oturma şartının istenmesidir. Türkiye’de pek çok il ve ilçede hatta köylerde seçim döneminde büyük bir iç göç yaşanmaktadır. Belediye başkanlığı hatta muhtarlık için görülen seçmen göçünün aileler için de ülke içinde büyük bir zaman, para israfıdır. Seçmenin son bir yılda ikamet ettiği yerde oy kullanmak zorunda olması seçmen göçüne bir çare olabilir.


Aslında iktidarın ya da muhalefetin faydasına, zararına bakmadan her seçim döneminde değiştirilmeyecek bir seçim kanunun çıkarılması, istikrar için güven için daha çok gereklidir. Ne yazık ki Türkiye henüz bu siyasi olgunluğa erişmiş değildir. Meclis için de büyük zaman kaybıdır. Boşu boşuna muhalefetin, “değişiklikle kazanmamız engellenmeye çalışılıyor” diye hava atmasına da yol açmaktadır. Son değişiklik olması dileği ile.
 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.