Aşıya zıt kesim şimdi de PCR testine karşı savaş açtı. Bunun şu ya da bu partiyle de bir ilgisi yok. Her kesimden aşı ve PCR zıddı insanlar var. Bunun nedeni malumat yetersizliğinin yanı sıra komplo teorilerine pek de meyilli olmak. İnsanlar bayılıyor ‘işin aslı öyle değil’ lafına. Baksanıza dünyanın düz olduğuna inanan beyinsizler bile var piyasada. Bu gibi tipler biraz da takıntılı, aşağılık kompleksi olan mahlûkattan muhteva. Dünya düzmüş de uzaya gidilemezmiş de yok oradaki radyasyon öldürürmüş de… Ay’a gidilmediğine bile inanan zavallılar mevcut. Hatta Çin çıkıp da “Biz orada kalıntıları gördük, ABD aya inmiş.” diyene kadar çoğu aklıselim bile buna inanıyordu.

Eğer yeterince bilgi sahibi olmazsanız bu bilgi eksikliği büyük yanlışlara savurur sizi. Hiçbir şey bilmeyen insanlara cahil der ve aşağılarız değil mi? Aslında yetersiz ve tek taraflı bilgi sahibi olanlar cahildir. Çünkü araştırmaz, zıt görüşleri anlayıp dinlemeden reddederler. Üstelik bir şeyler bildiklerini zannettiklerinden burunlarından kıl aldırmazlar. Onların tek doğrusu vardır; hasbelkader öğrendikleri o komplo teorisi. Belki de muzip biri tarafından ortaya atılmış o teori. Buna inanırlar, başka her şey yanlıştır. Dinlemezler, dinleseler de anlamazlar. Beyinleri kilitlenmiştir artık; “Dünya düzdür, Aya gidilmemiştir, uzaya insan gidemez, aşılar damarlarımıza çip sokar, Covid19 bir safsatadır…”

Diğer yandan araştırıp okuyan, bilgileri karşılaştıran ve her daldan bir şeyler öğrenenler de tehlike arz eder. Bunlar da okuyup araştırdıkları halde yorumlamalarda yaptıkları hatalar yüzünden olup olmadık mecralara savrulabilirler. İngiliz Filolojisinde okurken hocamız bize bir makale ödevi vermişti. “Intellectual snobbery, it’s curse it’s use.” Yani “Entelektüel züppelik, iyi ve kötü yönleri.” Bu makaleyi tüm sınıf yazıp tartışmıştık. Neticede şuna karar verdik; çok şey bilmek iyi bir şey. Bir bilgiyi çok yönlü olarak araştırmak da güzel. Ne var ki, çok şey bildiğinizde bilmediğiniz şeyler olduğunu da hesaba katmanız gerekiyor. Bu bilmediklerinizin neticeyi değiştirebileceğini de akılda tutmalısınız. Belirli bir konuda uzmanlaşmadan kesin hükümler vermek sizi büyük yanlışlara sürükler. Sokrates'in meşhur "Bildiğim tek şey, hiçbir şey bilmediğimdir." lafında olduğu gibi davranabiliyorsanız ne ala. Yoksa haliniz duman.

Bakın Abdurrahman Dilipak’a bir yandan aşıya zıt diğer yandan kenevir destekçisi. Şimdi kenevir deyince adama boşuna saldırmayın. Dişi kenevir yani “esrar” demiyor. Kenevirin erkek olanından yani “hemp” den bahsediyor. Bu konu çok konuşulur. Kenevir üretimini engelleyen kimdir biliyor musunuz? Büyük gazeteler… Satın aldıkları ormanları katletmek adına keneviri uyuşturucuyla eş tutup, ekimini onlar durdurmuştur. Oysaki THC yani Tetrahydrocannabinol, diğer bir deyişle o esrar denilen uyuşturucu dişisindedir bu bitkinin. Erkeğini sarıp içseler sadece berbat bir baş ağrısı olur o kadar. Kafayı falan buldurmaz. Ancak, urgan da yapılır, kumaş da yapılır, kâğıt da yapılır.

Unutmadan THC’nin tıbbi değeri de vardır. Ayni afyon gibi. Orası başka konu. Onu uzmanlara bırakalım.

Sözün özü; eksik bilgi ve yanlış değerlendirmelerle bilime karşı çıkarken bir daha düşünün. Yargılayın, sorgulayın.

Bilmediğinizi öğrenin ve bilime güvenin.

İlle de ahkâm kesecekseniz bari gidip öğrenin.

Yoksa millet kafayı yiyecek…

Tırrr…