Cumhurbaşkanlığı seçim süreci boyunca CHP-MHP ortak adayı Ekmelettin İhsanoğlu’nun neredeyse adını bile telaffuz etmemişti Devlet Bahçeli. Telaffuz ettiğinde de yanlış telaffuz etmişti. Meydanlarda heyecan tonu düşük konuşmalar yapmıştı. Bazen zorlama sert çıkışlar da yapmadı değil. Seçim sonucu belli olduktan sonra da TV’lerden canlı yayınlanan bir konuşma yapmıştı.

Bahçeli o gece aslında iki tane konuşma yapmıştı. Birincisinde, Milletimizin Çankaya’nın 12. konuğunu bizzat seçmesi, aracısız tayin etmesinin Türk demokrasisi adına önemli bir atılım, demokratik tecrübe bakımından ciddi bir kazanım olduğundan, seçimin, ufak tefek gerilimler ve bazı asayişsizlik vakaları haricinde yurt genelinde huzur ve sukünet içinde geçtiğinen, katılımın düşük olmasından, seçimi Adalet ve Kalkınma partisinin adayı Recep Tayyip Erdoğan’ın kazandığından, MHP’nin, Türk milletinin tercihine saygı duyduklarından, parti olarak seçim sonuçlarını değerlendirecekleri ve gerekli dersleri çıkaracaklarından son derece sakin bir uslüpla söz ettikten sonra, ‘Sevgili Basın Mensupları’ diye başlayan AKP adayı Erdoğan’ın diye devam eden, seçim kampanyasını hiçbir adalet, hiçbir vicdan, hiçbir ahlak  gözetmeden icra ettiğini söyleyen bir başka metin okumuştur. Metin tam bir Fettö bildirisi/ meydan okumasıdır.

O zaman söylemiş, yazmıştım: ‘Bahçeli büyük bir kuşatma altındadır. Bu gerçek Bahçeli değildir.’ demiştim. Hele sonraki dönemlerde twitter hesabından yazdıkları tam bir fetö marifetiydi. Twitter hesabının tamamen feto kontrolünde olduğu gün gibi aşikardı.

Sonraki seçimlerde (Haziran 2015) her koalisyon formülünde en güçlü konumda olmasına, bazılarının ‘Başbakanlık’ önermesine rağmen asla bir koalisyon ortağı olmayı kabul etmemiş ve ülkenin yeniden seçime gitmesini sağlamıştır. Kendi partisi içindeki ve tabanındakilerin, medyanın, bilmediğimiz derin, iç, dış güçlerin presslerine rağmen Ak Parti ile bile hükümet kurmayı reddetmiştir. Bunu yaparken partisini içerden ele geçirmeye çalışan ve büyük ölçüde başarılı olan fetto’nun cenabet/ ajanlarının hükümete girmesini engellemeyi amaçlamıştır. Sonrasında yapılan seçimlerde de açıkça partisindeki fetocuları dışlayacak şekilde bir liste yapmış, seçim sonrasında partisini ele geçirmeye çalışan fettonun Yurtta Sulh konseyi tetikçisi Meral’e karşı kahramanca bir mücadele vermiştir. Ne pahasına olursa olsun partisini küresellerin tetikçisi cenabetlere kaptırmamıştır. Erdoğan’ın devletten tasfiye etmeye çalıştığı feto namussuzlarını partisinden tasfiye etmeyi büyük ölçüde başarmıştır.

Türkiye’nin tüm kriz zamanlarında, hayat-memat meselesi olan tüm durumlarda, Ülkenin uzun vadede yararına olan her konuda devletinden/ milletinden yana tavır alan ve tavrının arkasında her zaman dik duran ‘Adam gibi Adam’ ‘yerli’ Devlet Bahçeli, 100 yıldır ‘Nasıl yönetileceğimiz tartışmalarından yönetilmek yerine küreselcilerce güdüldüğümüz durumdan bizi çıkaracak olan Başkanlık sistemi’nde de tutumunu net ve güçlü bir şekilde ortaya koymuştur. Her şeye rağmen. Ne pahasına olursa olsun.

"Bütün yıkıcı propaganda ve saldırılara rağmen, MHP milletvekilleri anayasa değişikliğine olumlu oy kullanarak Türkiye’nin önünü açmışlardır. İstek ve arayışımız milli huzur ve kardeşliğin tesisi, istikrar ve güvenliğin temin ve tahkimidir. İftiharla söylemek isterim ki bildik mahfiller aracılığıyla, sosyal medya başta olmak üzere, her zemin ve sahada telkin ve tahrik altına alınmaya çalışılan milletvekillerimiz, dava adamlığının ve dik duruşun ne demek olduğunu dosta düşmana ispatlamışlardır." (Devlet Bahçeli)

“…İblis'e ruhunu satan bu vaiz, Müslüman görünümlü bu Voyvoda, ihanetle, Türk ve Türkiye düşmanlığıyla doruğa çıktı, fitne ve münafıklıkta rekor kırdı. Haçlı emellerinin taşıyıcılığını yapan FETÖ, Türkiye'nin kalbine nişan aldı…” (Yenikapı)

Türkiye sana minnettardır reyiz.