SON DAKİKA
Hava Durumu

BARIŞA GİDEN YOLUN KAPATILMASI

Yazının Giriş Tarihi: 29.09.2019 21:30
Yazının Güncellenme Tarihi: 29.09.2019 21:30

CHP İstanbul’da 28 Eylül 2019’da “Uluslararası Suriye Konferansı, Barışa Giden Bir Yol” başlıklı bir konferans düzenledi. Konferansın başlığında her ne kadar barış kavramı var ise de içeriğinde yer almadı. Suriye’de uluslararası barış tesis edilmek istenildiği için olmalıdır ki Türkiye hükümetinden veya onun siyasetini temsil eden, benimseyen hiç kimse konferansta yoktu. Böylece barışın Türkiyesiz, yapılmak istenildiği ortaya konulmuş oldu. Suriye’de Türkiyesiz barış hangi ülkelerin ve terör örgütlerinin isteği olabilir?


Konferans boyunca beş panel düzenlendi. Panel yöneticileri, Ünal Çeviköz, Faruk Loğoğlu, Yaşar yakış, Aydın Selcan ve Murat Karayalçın idi. İlk dördü Dış İşlerinden gelmişti ve bütünüyle “monşer” özelliği taşımaktadırlar. Yaşar Yakış’ın bir dönem Ak Parti’de kalması  üç aylık bakanlık geçmişinin olması da monşerlik özelliğini üzerinden almaya yetmemiştir. Türkiye’nin Suriye politikasına muhalefet etmeyi bir varlık nedeni haline getirmiştir.


Ünal Çeviköz ise ABD’nin Suriye’nin üç de birisini işgal etmesine ve sayısını kimsenin henüz bilmediği üstler kurmasına bir itirazı olmamışken, Türkiye’nin Suriye’de atacağı adımları için Esat ile temas kurmasını savunması ile bilinen birisidir. Faruk Loğoğlu’da eski bir Washington elçisi olarak aynı paraleldedir.


Konuşmacıların arasında Suriye’den gelen Ermeni asıllı Sarkis Kassarjian, ve Suriye Katolik Süryanileri Başpiskoposluğundan Wael el-Malasi’de vardı. Suriye Baas partisi’nin Türkiye’deki kulağı, ağzı sayılan Hüsnü Mahli’de konuşmacılar arasında yerini almıştı. Yine Kahire ABD Üniversitesinden  PKK/PYD taraftarlığı ile ünlenmiş olan Amy Kristine Holmas’in bulunması da PKK’nın temsilcis/sözcüsü olarak değerlendirilebilir.


PKK sözcüsü sayılacak Amy Kristine Holmas’in varlığı dolaylı olarak Kürtlerin temsil edildiği gibi kabul edilse bile buna karşılık Suriye halkının yüzde 70-80 kadarını oluşturan Sünni Arap ve Türkmenlerin temsilcisi yoktu. Zaten CHP yönetimi için Suriye demek, Baas Partisi ve onun taraftarlarından ibarettir. Geriye kalan % 70-80’lik ezici çoğunluk ise potansiyel terörist olarak görülüp aşağılanmaktadır. Bu anlayışın sonucu olmalıdır ki o % 70-80’lik çoğunluktan kimse yoktu. Elbette ABD temsilcisi sayılacak içerden ve dışarıdan çok sayıda konuşmacı vardı. CHP yönetimi İran’ı unutmamış Tabatabai üniversitesinden Prof Gholam Ali Chengini Zade (doğrusu Gulam Ali Zenginzade olmalı, ne yazık ki Anadolu Ajansı bu isimleri İngilizce aksanı ile haberleştiriyor) ve elbette Rusya’dan da İvan Starodubtsev konferansta Rusya hükümetinin görüşlerini seslendirmiştir. Buna karşılık Suriye olayının doğrudan tarafı ve mağduru olan Türkiye hükümetinden ve onun siyasetini benimseyen hiç kimse salonda yer almamıştır.


Konferansa katılan konuşmacıların neredeyse ortak görüşü, Türkiye’nin Esat hükümeti ile temas kurmasını istemeleri olmuştur. Milyondan fazla insanı katletmiş, bir o kadarını yaralayıp sakatlamış, Suriye halkının yarısını dışarıda diğer yarısını içerde mülteci etmiş ve sayısız inanlık suçu işlemiş olan Esat’ı hiçbir şey olmamış gibi Türkiye’nin muhatap almasını istemektedirler. Buna karşılık Esat’ın Suriye’de bir karşılığı var mı? İşgalci İran ve Rusya Suriye’den çekilse Esat kaç gün ayakta kalabilir? CHP ve onun konuşmacıları bu soruları hiç gündemlerine almamıştır. Milyonların katili ve inanlık suçları işlemiş olan bir Esat’ı muhatap sayacak olan Türkiye, sadece İran ve Rusya ile birlikte Suriye’de halka karşı işgalci koalisyonda yerini almış olacaktır. Türkiye’ye teklif edilen rol bundan ibarettir.


CHP konuşmacıları, Türkiye’nin bir askeri hareket yapmasına da açıkça muhalefet etmektedirler. Bir hareket olacak ise bunun Esat ile koordineli olmasını savunmaktadırlar. Aynı konuşmacıların, ABD, İran, Rusya ve PKK/PYD işgallerine karşı bir itirazını duyan olmamıştır. Türkiye’nin birlikte hareket ettiği, birlikte teröre karşı savaştığı Suriye muhalefetiyle de Türkiye’nin ilişkisini kesmesi de neredeyse ittifak ettikleri bir görüştür. Oysa Türkiye’nin Fırat Kalkanı ve Zeytin dalı hareketlerinde şehit olan asker polis sayısı 70 civarında iken Suriyeli muhaliflerin Türkiye’nin safında verdikleri şehit sayısı 1400 civarındadır. İşte CHP konuşmacıları Türkiye ile kader birliği yapan bu muhalefetin bırakılarak Esat ile iş tutulmasını savunmaktadırlar.


Türkiye’de muhalefet çevreleri, Esat ile yapılacak temasın Türkiye’deki Suriyeli mültecilerin geri dönmesi için de tek seçenek olduğu iddiasındadırlar. Esat’ın katliamları ile Türkiye’ye gelen milyonların, Esat yönetimindeki bir Suriye’ye geri dönebileceklerini savunacak kadar kendilerinden geçmiş durumdadırlar. Türkiye’de muhalefet çevrelerini kendilerinden geçiren bir Esat sevgisinin olduğu anlaşılmaktadır.


CHP konuşmacıları, Türkiye’nin Fırat’ın doğusuna müdahalesine de şiddetle muhaliftirler. PKK/PYD’lilerin de ABD eşliğinde buna muhalefet ettikleri bilinmektedir. Kılıçdaroğlu’nun Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı hareketlerine de geçmişte muhalefet ettiği bilinmektedir. Zaten konferansın konuşmacılarından, PKK/PYD taraftarı Amy Kristine Holmas “Türkiye’nin Fırat’ın doğusuna müdahalesi orayı Türkiye’nin soykırım kanalı haline getirecektir” diye PKK hesabına görüşler yazdığı da herkesin malumudur.


Bütün bunların sonunda, Türkiye Fırat’ın doğusuna müdahale etmeyecek, PKK/PYD orada varlığını sürdürecek, Türkiye Suriye halkının katili Esat ile iyi ilişkiler kuracak ve böylece Suriye halkına karşı işlenen suçların da ortağı olacaktır. Türkiye’nin kazancı yalnızca bu insanlık suçlarına ortak olmakla sınırlı kalacaktır.


CHP Esat’ın ve PKK/PYD’nin muhalefet alanında bir amigosu durumuna gelmiştir. Zorda kalınca kuvay-ı milliye demesine, kalpaklı fotoğraflar sallamasına karşılık geldiği yer burasıdır. Oysa terör örgütlerine, işgalcilere ve kendi halkını katleden diktatörlerin suçuna ortak olmak yalnızca bugünkü kuşaklar için değil gelecek kuşaklar için de bir utanç mirası olacaktır. CHP’nin geçmişinde bu tür utanç nedenleri fazla olduğu için bir alışkanlığın verdiği pişkinlikle bu tür işleri son derece doğal saymaktadır.


Suriye Devrimi nedeniyle, Türkiye’nin büyük sorunlar yaşadığı kesindir. Ancak bugünün ve yarının kuşaklarının, başını dik tutacak şerefli, insani bir politika ile bu sonuç ortaya çıkmıştır. CHP yönetiminin bu sonucu anlamasını beklemek beyhudedir. CHP’nin var oluş nedeni bunu anlamaya müsait değildir. CHP bu haliyle Suriye’de barışa giden yolu kapatmaya çalışmaktadır. Aslında gücü bu işe yetmez. Sadece Suriye’de barışın yolunu kapatanların amigoluğunu yapmaktadır.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.