SON DAKİKA
Hava Durumu

Başkanlık için son yarış

Yazının Giriş Tarihi: 16.04.2017 21:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 16.04.2017 21:00
Evet bir referandum yarışı da sonuçlandı. Aslında bu yarış Nisan 2007’de Ak Parti’nin Cumhurbaşkanı seçmesinin engellenmesi ile başlamıştı. Sabih Kanatoğlu ve Yaşar Büyükanıt’ın dışarıdan Deniz Baykal’ın meclis içinden çabası ile bu seçim engellenmişti. 2007’de Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini öngören referandum ise bu yarışın ikinci adımı olmuştu. Bir defa ok yaydan çıkmış artık eski dönemlerde olduğu gibi tehditle şantajla meclisin uçaklarla abluka altına alınması ile veya üniformalıların tatbikat elbiseleri ile meclise gelmesi ile cumhurbaşkanı seçme/seçtirme dönemi bitmiş oldu.

Aslında başkanlık istemine geçme tartışmaları parti fanatizmini aşamadı. Herke mensubu olduğu partisinin öngörüleri ile tercihini sınırlandırdı. Geçmişte yaşanmış olan çift başlılığın yol açtığı yönetim krizleri gölgede kaldı. Cumhurbaşkanları ile başbakanlar arasında yaşanan rekabetlerin, ön alma çabalarının Türkiye’ye kaybettirdiği fırsatlar ise önemli ölçüde gündemden düştü. Yine bir partinin tek başına hükümet kuracak çoğunluğu elde edemeyişi durumunda aylarca süren hükümet/koalisyon kurma çabalarının ardından kurulan hükümetlerin ömürleri de kısa süreli olmuştur.

Başkanlığın tek adam yönetimi iddiaları da oldukça gülünçtür. Çünkü 90 yıldır bir tek adamın dediklerini tekrarlamayı marifet bilenlerin günümüzde “tek adamlı yönetim hakkında ki kaygıları da” psikoloji ilminin imkanları ile açıklanabilirdi. Bunun hileli bir siyasi söylem olduğu açıktır.

Türkiye’nin ekonomik anlamda son 15 yılda kat ettiği mesafenin yanında hak ve özgürlükler alanında da büyük bir rahatlama yaşadığı açıktır. Muhalefetin bu konularda ki yakınmaları da son derece mesnetsizdir.

Ancak görünen odur ki evet oyları ile hayır oyları arasında evetin lehine beklenen sonuç ortaya çıkmamıştır. Yönetimde uzun vadeli ve demokrasiyi tahkim edecek değişiklik halktan istenilen ölçüde destek görmemiştir. Son on beş yıldır devam edegelen yerel yönetimlerin bir memnuniyetsizlik havası oluşturduğu da söylenebilir.

HDP seçmen kitlesinde de ise bir değişiklik olmamıştır. HDP seçmeni Kemalist kesim ile aynı cephede saf tutmuştur. PKK’nın estirdiği Tayyip Erdoğan düşmanlık havası hala HDP seçmeni üzerinde etkili olmuştur.

Her şeye rağmen yönetimde ki köklü reform Türkiye için bir şanstır. Seçmenin aktüel şartlara gelişmelere bağlı olarak bu konuya yeterince destek olmayışı bu konuyu Türkiye için ihtiyaç olmaktan çıkarmayacaktır.

Referandum sonuçları bazı seçim çevrelerinde hem Ak Parti hem de MHP için beklenen heyecanı ortaya çıkarmadı. MHP muhaliflerinin çabaları büyük ölçüde bu sonucu tayin etmiş olmalıdır.  MHP seçmeninin, lider teşkilat doktrin üçgenine hapsolmadığı bu üçgenin dışında da tercih kullanabileceğini göstermiştir. MHP’nin geçmişte AK Partiye yönelttiği eleştirilere rağmen bu referandumda Ak Parti ile birlikte hareket eden esnekliğini MHP seçmeni göstermemiştir.

Ak Parti tepe yönetiminin de bazı seçim çevrelerinden beklediği rüzgarı yakalayamayışında iktidar yorgunluğu kadar yerel yönetimlerin de tayin edici rolü vardır. Yerel yönetimler geçmişte Ak Partinin rüzgarına büyük katkılarda bulunmuşken günümüzde ise bu rüzgarı azaltan bir fonksiyona sahiptir.

Her şeye rağmen Türkiye “başkanlık sistemine” adım atmıştır. Geçmişte yönetim alanında yapılan krizlerin sona ermesi, kaçırılan fırsatların tekrarlanmaması, Türkiye’yi kuşatan büyük sorunlara karşı daha etkili ve hızlı bir yönetimin tesis edilmesi için önemli bir adım oldu. Türkiye’ye hayırlar getirmesini dilerim.

 
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.