ABD Başkanlık seçimi sonucu artık iyice belli oldu. Resmi olmayan sonuçlara göre bu memleketin başkanlığına Joseph Robinette Biden Jr. Yani kısaca Joe Biden seçildi. Mevcut Başkan Trump bu seçim sonucunu kabul etmiyor. Mahkemelerde süründürecek Biden’i. ABD’li hukukçular bundan bir şey çıkmayacağını söylüyor. Üstelik Trump’ın Cumhuriyetçi Partisinin önde gelenleri de bu görüşe katılıyor. Bana soracak olursanız da çaba nafiledir. Tump ne kadar uğraşırsa uğraşsın netice değişmeyecek ve koltuğunu kaybedecektir.

Zaten amacı da seçim kazandığını ispat etmek değil zaman kazanmak, mücadeleyi hemen bırakmamaktır. Babasından öğrendiği tek şey vardır. Ya kazanan olursun ya kaybedersin. Şimdi bunu Türkçe söyleyince çok fazla şey ifade etmiyor aslında. Kaybeden olarak ifade ettiğim şey burada anlaşılandan epey farklı. Bunu şöyle açıklayalım;

Lafın aslı yani İngilizcesi “Either a winner or a looser!” şeklindedir ve anlam son kelimede belirgindir. Malumunuz Trump ilk olarak TV’de yaptığı “The Apprentice” yani “Çırak” adlı programıyla meşhur olmuştu. Yanına aldığı çıraklara görevler veriyor ve başarılı olanları iş sahibi yapıyordu. Kaybedenleri ise parmağını sallayarak "You suck! Looser! You're fired!" (Berbatsın! Ezik! Kovuldun!) gibi hakaretler ile kovuyordu. Aslında bu “Looser” kelimesi İngilizce’de çok kullanılır. Özellikle de avam tabakası arasında ve okullarda. (Şimdi bir ukala dümbeleği çıkıp da “Ama ‘looser’ daha gevşek demek değil mi?” diye sorabilir. Cevaplayalım: Yavrum o sözlükteki nominal anlamı. Sen biraz daha İngilizce çalış da öyle gel. Hadi çocuğum meşgul etme ustanı…) Sözün özü bu kelime argoda aynı zamanda “Loser” kelimesine atıfla (onu bile söyleyemiyor mealinde) “EZİK” demektir. Tabii bu “Ezik” lafı en hafif tarifi. Burada yazılamayacak anlamlar da ihtiva eder.

İşte bu yüzden herkese ağzı dolu dolu “Looser!” demeye alışmış birinin aynı duruma düşmesi acıdır. Trump da bunu kabullenemiyor çünkü yetiştirilme tarzı öyle.

Bu “Looser” tiplerden bizde de bol miktarda var. Üstelik bunlar “Looser” olmakta ısrar ediyorlar ya neyse. Konumuz şimdi o değil. Biz sadede gelelim.

Biden’in oy farkı meydana çıkınca, seçim sonucu kesinleşmese de tebrikler de gelmeye başladı. Destekçileri tebriklerini yağdırıyor. Dünya liderlerinin bazıları da bunlara dâhil. Kanada ve İngiltere başbakanları da tebrik edenler arasında. Fransız Macron da memleketindeki Covid 19 faciasına rağmen işi gücü bırakıp kesinleşmemiş sonuç üzerinden Biden’i tebrik edip birlikte çalışma arzusunu dile getirdi. Ben bu noktada Makron’un heyecanını Biden’in Sayın Başkanımız Erdoğan’a karşı olduğunu düşünmesine bağlıyorum.

Türkiye’den de bir tebrik gönderildi Biden’e. Ama devlet tarafından değil (Onun için erken. Durum dava konusu ve beklemek doğru tavırdır. Dava sonuçlanınca seçildiği kesinleşen kişi elbet tebrik edilecektir.) bir siyasi tarafından tebrik edildi. Ana Muhalefet Partisi Lideri yırtık çoraptan çıkan parmak gibi ortaya çıkıp tebriki gönderdi. Eminim Biden ziyadesiyle mütehassis olmuştur. Hatta cevap bile göndermiştir de bizim haberimiz olmamıştır.

Bir memleketin siyasilerinin başka bir memleketin seçilmiş başkanlarını tebrik etmesi normal karşılanabilir. Ne var ki Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu atılganlığını normal karşılama imkânı yoktur.

Bittarîki'l-evlâ, Seçim sonucu kesin görünse bile resmi değildir. Üstelik dava konusu olacağı da malumdur. Yalnız bu bile stratejik ve siyasi durum da göz önüne alındığında tebrik etmek için erken olduğunu gösterir. Davaların mesnetsiz olma ihtimali, kazanılmayacağının var sayılması bu durumu değiştirmez. Adamın kazandığı resmen ilan edilene kadar beklemek elzemdir.

İkinci olarak bu tebriki yapan zat tebrik ettiği adam tarafından zan altında bırakılmıştır. Biden’in “Muhalefeti destekleyecek ve bu sayede Erdoğan’ı düşüreceğiz.” ifadelerinin muhatabı olan bizzat Kemal Kılıçdaroğlu iken akla sadece sui niyet gelir. Bu tebrik ile Kılıçdaroğlu mesnet edilenleri teyit eder bir davranış sergilemiştir. Twitter’dan verdiği mesaj aynen şöyledir;

“Amerika Birleşik Devletleri'nin 46. Başkanı olarak seçilen Joe Biden ve yardımcısı Kamala Harris'i tebrik ederim. Türkiye - ABD arasındaki dostluğun ve stratejik müttefiklik ilişkilerimizin güçlenmesini dilerim.”

Bu ifadelere dayanarak, daha açık söyleyecek olursak yağ çekmiş ve sanki “Bak tebrik ediyorum. Seninle çalışmaya hazırım.” mesajı vermiştir.

Kılıçdaroğlu’nun bu tavrı oldukça manidardır…

Not: Dangalağın biri “Oy sayımının ilk saatlerinde Biden kazandı demiştin. Sen de Bidencisin.” gibisinden bir laf etti. Yüzüme söylemeyip arkamdan sinsice fısıldaşanları da duydum. Benim yaptığıma meslek jargonunda haberi koklamak denir. Ben sadece gördüğümü söyledim ve haklı da çıktım. Öküzün altında kuzu aramanın manası yok. Biden’in neden ve nasıl seçildiği ayrı bir makale konusudur. Onu da yazarım da belki kafanıza dank eder…