SON DAKİKA
Hava Durumu

Bıldır Yediğin Hurmalar…

Yazının Giriş Tarihi: 30.08.2017 22:16
Yazının Güncellenme Tarihi: 30.08.2017 22:16
Uzun yıllar önce bir kitapta okumuştum. Bir Peru çömleğinde yazan bir yazıttan bahsediyordu. Yaklaşık olarak şunu söylüyordu:

“Gün gelecek insanlarla hayvanlar/ ormandakiler yer değiştirecek. İnsanların pişirdikleri çömleklerde insanlar kaynatılacak”

 Kur’an’da da Allah birkaç ayette “Allah isterse sizi götürür, başkasını getirir” diyor.

Allah’ın insanlığa üflediği Ruh’tan kaynaklı ve Göklerin ve yerin tamamının insana müsahhar kılınması sebebiyle insanın yeryüzünde ‘halife’ kılınması konumunun mutlak olmadığı sıklıkla insana hatırlatılmıştır. Bir anlamda yeryüzünün ‘Malik’i olmadığı, ancak emanetçi olduğu kulağına küpe yapılmıştır.

Ancak insan tarih boyunca haddini aşmış, kendini ‘Müstağni’ (Sahip/ Efendi/ Yetkili)) görerek azgınlık etmiştir. Elde ettiği güce aldanarak ekini ve nesli helak etmek için elinden geleni ardına koymamıştır. Bu yaptıklarından ötürü Tüm Melekütun secde ettiği soylu bir varlık olmak olan makamını esfel-i safiline indirmiştir. Ekini ve nesli bozmanın en önemli göstergesi yaşadığı ekosistemi kirletmek ve tahrip etmektir.

Yaşamak tüketmektir aynı zamanda. Arapça’da Tüketmek kelimesi helak kelimesi ile aynı kökten gelmiştir (İstihlak) Tabii ki insan yaşamak için tüketmek zorundadır. Kaynakları helak etmek zorundadır. Ancak bunu yaparken yaşadığı ekosistemin devamını, aslında yarınını da düşünmek zorundadır. Hayatın devam edebileceğini de düşünmek zorundadır. Tükettiklerinin ona bir ‘Emanet’ olduğunu ve ‘Nimetlerden sorumlu olacağını’ düşünmek zorundadır. Sonrasını (Ahiret) düşünmek zorundadır.

Bunları neden yazıyorum?

Şehir dışından gelen misafirlerimi Bursa’da gezdiriyordum. Uludağ yolunun Alacahırka’dan sonraki seyirlik olarak düzenlenen yol kenarından Bursa’yı seyrettik. Bir yandan Bursa’nın güzelliklerini, Merinos parkını, Kültür parkı,  Tophane’yi eski stadyumu, Uludağ’ın yeşilini izlerken bir yandan da insan elinin değmesi ile bir şehrin nasıl harap edilebileceğini izledik. Ovaya yayılan ve Doğanbey Toki gündüz kondularını ibretle izledik…

Sonra seyir duvarının ormana bakan duvar dibine baktık. Poşetler, şişeler, bira kutuları, sigara paketleri, sigara izmaritleri, şarap şişeleri, cam kırıkları ağaçların arasına öyle bir yayılmış ki, neredeyse ağaç gövdelerini kapatmış durumdaydılar. Bu çöpleri buraya atan insanlar aynı zamanda bu şehirde yaşayan insanlar. Kim bilir belki de inşa ettikleri/ yaşadıkları şehri temsili olarak canlandırmak istemiş olabilir.

Belediye ya da Orman bakanlığı yetkilileri de o ormanı temizlemeyerek veya çöplerin atılmasını engellemeyerek ‘Siz busunuz, buna layıksınız’ demek istiyor olabilirler.

Peki, Bursa’daki çevreci örgütler ne yapıyorlar? Bunları görmüyorlar mı?

Gerek gönüllüler gerekse ilgili kamu görevlileri bu gibi mekanları temizleyip, gerekli uyarı levhalarını asarak bu işin üzerinde dursalar eminim sonuç alınacaktır. Bu işin eğitim ve kültür işi olduğunu ve bunun aileden başlayarak çözülebilecek bir eğitim sorunu olduğunu biliyorum. Bunu bu köşede ‘http://sehirmedya.com/yazarlar/pasakli-ihanet/ yazımda da yazmıştım. Şöyle demiştim:

“Dünya annenizdir. Dünyaya ne olursa dünyanın oğullarına da aynısı olur. Eğer insanlar yere tükürürse kendi üzerlerine tükürürler.” Demiş Sargun A. Tont (Uçun Kuşlar Uçun) Yere attığımız her çöp, doğaya bıraktığımız her atık annemizin veya kendimizin yüzüne tükürmektir. Ve en önemlisi emaneten yaşadığımız bu dünyaya/ evrene -ve aktüel kavram ile- vatana ihanettir.

Değilse, “Allah onlara yaptıklarının bir kısmını tattırır ki dönebilsinler/ vazgeçsinler.” (Rum:41)

Pişirdiğimiz çömlekler bizi kaynatacak…

İyi bayramlar.

 

 

 
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.