SON DAKİKA
Hava Durumu

Bir liste boyalarını döktü yoldaşların!

Yazının Giriş Tarihi: 31.03.2020 20:50
Yazının Güncellenme Tarihi: 31.03.2020 20:50

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin 150 liralık yardım kolileri candaş medyanın boyalarının bir anda dökülmesine yol açtı.

 Sosyalizm mavalları okuyan solak gazetecilerin birbirine düşmesine neden olan koliler yaşadıkları lüks hayatlar hakkında da net bir görüntü oluşturdular.

Solculuktan halktan halkçılıktan dem vuran yoldaş gazetecilerin kavgasının fitilini FOX’tan Fatih Portakal’ın yaptığı bir haber ateşledi.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin marketlerde 70-80 liraya satılan erzak kolileri için 150 TL fiyat belirlemesine tepki gösteren Portakal, “Bana da biraz fazla geldi bu rakam” sözleri ile tepkisini dile getirdi.

Normalde beklenen diğer yoldaş gazetecilerin de koroya katılarak koli vurgununa tepki göstermeleriydi. Ancak öyle olmadı.

 Karanlık Oda’nın sahibi Soner Yalçın, İBB’nin fahiş fiyatlı vurgun kolileriyle ilgi uygulamayı destekleyen bir mesaj paylaştı.

Karanlık Oda TV'nin sahibi Soner Yalçın, İBB'nin rezilliğini savunmaya çalışırken hem kendini hem de sözde solcu yoldaşlarını rezil kepaze etti.

Kendi yemek listesi fiyatlarını paylaşan Soner Yalçın, yediği helvanın yarım kilosunun 58 TL olduğunu, salçasının 750 gramının ise 32 TL olduğunu iddia etti.

Yalçın kendisine İBB kaynaklarını bol keseden aktaran Murta Ongun’un koruma çabasına girmişti ancak her gazetecinin bilmesi gereken bir şeyi atlamıştı. İnsanlar araştırır ve ortaya çıkınca rezil olursun.

Öyle de oldu zaten. Yalçın’ın verdiği listenin İpek Hanımın Çiftliği firmasının sitesinde yer aldığı ve buraya dikkat sitenin sahibinin de Canan Kaftancıoğlu’nun görümcesine ait olduğu iddia edildi. Yani Yalçın, bir taşla çok mesaj vermiş oldu.

Neyse dedik ya İBB’nin beslemesi yoldaşlar birbirine düştü.

 Karanlık Oda’nın sahibi Soner Yalçın’a bir ağır yürüyüş te Halk TV Genel Yayın Yönetmeni Hakan Aygün’den geldi.

Soner Yalçın'ın İBB'yi destekleyen paylaşımından alıntı yapan Aygün, Soner Yalçın’a çok ağır sözlerle yüklendi.

Aygün,  "Yandaş Aydınlıkçı copy-paste yazar Soner Yalçın İstanbul Belediyesi basın danışmanı gibi çalışıyor:)) acaba nedeni İmamoğlu’nun Oda tv’ye yağdırdığı reklamlar ve halkı aldatıcı sağlık bilgisizliğiyle karakutu kitabından binlerce satın alıp bedava dağıtması mı? Diyet ödüyor:))"

Yıllarca yazsak şu kepazeliği anlatamazdık. Hakan Aygün-Fatih Portakal-Soner Yalçın kavgası söze gerek kalmadan her şeyi gözler önüne serdi.

Halkçı, emekçi, sosyalist, solcu… Geçiniz…

Bunların hepsi arkasındaki büyük rantın büyük sömürünün ambalajları.

Portakal başlattı, Soner Yalçın sıvadı ve İstanbul’da kurulmaya çalışılan soygun düzeni ifşa oldu. CHP’nin solcuların sırtından yaşanan lüks hayatlar, kilosu 120 lirayı bulan helvalar, 750 gramına 32 lira verilen salçalar.

Bunlar sofraya gelenler varın kalan bölümdeki lüks yaşamı siz hesap edin.

Ve bunun kaynağı olan solak belediyeleri, Sözcü okurlarını, Atatürk seti alan Kemalistleri ve diğerlerinin aldanışlarını…

 İstismar edilmelerini ve bu lüks yaşama kurban edilmelerini…

Aslın da tek bir cümleyle İsmail Kılıçarslan özetlemiş durumu. Kılıçarslan Soner Yalçın’ın listesinin üstüne, “Yalnız var ya tweet gibi tweet. 20 yıl uğraşıp şu seviyeye gelemeyen yandan candaş gazeteciler okuyup “master degree” gösün” ifadelerine yer verdiği mesajı ile yaşanan kepazeliği özetlemiş başka söz bırakmamacasına…

Belli ki birkaç Büyükşehir’in CHP’ye geçmesinin ardından haramiler üşüşmüş kemiriyorlar bu kurumları.

Ve o kadar belli ki neden hizmetin vatandaşa ulaşamadığı.

Bunları doyurmaktan vatandaşa fırsat kalmıyor çok açık ortada.

Yarın bu raht kavgası daha da büyür. Çekirdekleri hazırlayın…

Biz utandık sen utanmadın ASGB başkanı!

Bursa’dan bir grup işadamı yanlarına bir kameracı alıp 11 Mart’ta düşüyorlar Dominik yollarına.

Türkiye bu sırada koronavirüs salgınıyla mücadele için teyakkuza geçmiş. Beyefendiler hayati bir iş için mi gidiyorlar yok.

Çok önemli bir iş bağlantısı var ve ülke ekonomisine katkı mı koyacaklar yok. Canları tatil yapmak istiyor onun için evde kal çağrılarının yapıldığı, mümkünse hayati önemde değilse yurtdışına çıkmayın çağrısı yaparken devlet sallana sallana tatile gidiyorlar.

Bu sorumsuzluk dünyanın neresinde olursa olsun haberdir. Hatta bu haberden sonra devlet o sorumsuzlara bir de müeyyide uygular.

Enteresan tarafı grupta ASGD hadi açık ismiyle Anadolu Spor Gazetecileri Derneği genel başkan yardımcısı kameraman, ağaç taciri ve turizmci gibi özellikleri olan birisi de var.

Bursa Şehir Gazetesi ve A Gazete de gazetecilik refleksi ile bu sorumsuzluğu haber yaptı. Ve işte utanç verici gelişmeler bundan sonra başladı.

Bu tatil haberiyle ilgili işadamları tepki gösterebilir bir yere kadar kabul edebiliriz. Peki ASGD Genel Başkanına ne oluyor arkadaş.

Yaz aylarındaki gri pasaport skandalı için çıkıp kamuoyundan bir özür bile dilemeyen ASGD başkanı. 7 yaşındaki çocukla 140 kiloluk kadına folklorcu, kendi eşlerine gazeteci diye gri pasaport almaya kalkıp tüm gazetecileri zan altında bıraktıkları için ve bir gazeteci meslek örgütünü buna alet ettikleri için hem meslektaşlarından hem kamuoyundan çıkıp özür bile dilemediler.

Bakın ASGD başkanı dünyanın her yerinde haber olacak bir haberi yazan gazeteciler için utanmadan neler yazmış genel başkan yardımcısı olarak derneğe aldığı ancak dernekle ne alakası olduğunu henüz anlayamadığımız kankasının paylaşımının altına:

“Ömercim süreci adım adım izledim ve haberleştik biliyorsun. Meral’in Mudanya’daki evinizi günler öncesinden hazırladığını, eşin ve oğlunla kucaklaşamadan, kimseyle de temas etmeden kendini gönüllü karantinaya aldığının en yakın tanığıyım. Anlaşılıyor ki, sizlerle görüşülüp doğru bilgiye ulaşma zahmetine katlanılmadan yapılan bir talihsiz yayına canın çok sıkılmış. Üzme kendini, bunun vahim örneklerini daha önce de yaşadık ve insanlar halen de yaşıyor. Sayıları azalsa da onurlu gazetecilerin var olduğunu ve haber ya da yorumda hata yaptığını gördüğü anda düzeltme sorumluluğunu yüksünmeden yerine getirdiklerini de bilirim. Ve fakat herhangi bir kurum ya da kişiyi kastetmeden genel olarak belirtmek gerekirse, bir acı hakikat de şudur ki; yargısız infaz mesleğimize bulaşmış en büyük virüstür ve o nedenle de gazetecilik güven konusunda sadece dibe vurmadı, maalesef yerin taa dibine girdi. Anlayacağın, sadece Covid 19’a değil, mesleğin coronasına da bir aşı bulmak zorundayız.”

ASGD Genel Başkanına sorayım. Onurlu gazetecinin tanımı nedir? Mesela devletin sağladığı bir imkanı ticari faaliyet için istismar etmek bu kapsama girer mi? Kendi meslektaşların bile evden çalışmaya başladığı bir dönemde toplumun hassasiyet gösterdiği bir salgın döneminde yurtdışına tatile gitmek örneğin onurlu gazetecilik tanımı içinde yer alır mı? Bu kepazeliği mesela gündeme getiren gazeteciler onursuz mu oluyor?

İstifa onurlu bir müessesedir. Meslektaşlarına onursuz yakıştırması yapan bir kişinin bir meslek örgütünün başında durması ayıptır. Ya da kim onurlu gazeteci kim onursuz gazeteci isim isim açıkla da bilelim ASGD’nın başındaki zat!

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.