SON DAKİKA
Hava Durumu

Boğazlarda Türk- Rus savaşı

Yazının Giriş Tarihi: 07.12.2015 10:31
Yazının Güncellenme Tarihi: 07.12.2015 10:31
Osmanlı toprakları Mondros Mütarekesinin ardından batan geminin malları gibi işgal edilirken, Boğazlar ve İstanbul itilaf Devletlerince ortaklaşa işgal edilmişti. Lozan Anlaşması (Mad.18 ve dv) ile Boğazlar kurtulmadı aksine bu işgalciler Milletler Cemiyeti hesabına Boğazlar Komisyonu adıyla boğazlardaki işgallerini sürdürme hakkı elde ettiler.

Boğazlar Komisyonu üyelerinden İtalya’da Mussolini Hükümeti İngiltere’ye rağmen Arnavutluk ve Habeşistan’ı işgale başlayınca Boğazların idari statüsünde de bir değişiklik kaçınılmaz olmuştu. Türkiye’nin girişimleri, özellikle İngiltere ve SSCB’nin desteği ile Boğazlar hakkındaki Lozan’ın ilgili maddelerinin iptal edilmesi ve yeni bir mutabakatın sağlanması görüşmeleri, 20 Temmuz 1936’da Montrö Sözleşmesi, Türkiye, Bulgaristan, Fransa, İngiltere, Japonya, Romanya, Yunanistan, Yugoslavya ve Sovyetler Birliği (SSCB) arasında yapıldı. Eklerinden başka 29 maddeden oluşan sözleşmeye göre Boğazların idaresi Türkiye’nin elinde olacaktı. Türkiye savaş halinde Boğazları savaşın tarafı olan ülkelere kapatabilecekti. Barış halindeyse her ülkenin ticaret ve savaş gemilerine boğazlar açık olacaktı. Savaş ihtimalinde Karadeniz’e kıyısı olmayan ülkelerin savaş gemilerine tonaj ve Karadeniz’de bulunma süresinde kısıtlama yapılacaktı.

Boğazları geçecek gemilerden Türkiye ancak Sözleşme ekinde belirtilen miktarda harç ve vergi alacak, gemiler bulaşıcı hastalık tehlikesine karşı bir sağlık belgesi ibraz etmek zorunda olacak, bunun dışında hiçbir denetime tabi olmayacaktı. Denizaltılar bile yalnızca Türkiye’ye haber verilerek geçebilecektir. Türkiye’nin savaşın tarafı olması halinde Boğazlardan geçecek savaş gemilerine kısmen veya tümüyle getireceği kısıtlamaları da Milletler Cemiyeti ve Montrö Sözleşmesi’nin tarafı olan ülkeler oy çokluğu ile kaldırma hakkına sahiptirler.

Montrö ve Lozan Anlaşması’nın Boğazlar hakkındaki maddeleri okunduğunda, Montrö’nün Türkiye için zararın bir öncekine göre azaltıldığı tartışma götürmez. Hatta Türkiye için bir iyileşme, bir ilerleme olduğu da açıktır. Ancak hem Lozan Anlaşması’nı hem de Montrö Sözleşmesi’ni savunmak büyük bir çelişkidir. Montrö aynı zamanda sadece Boğazlar konusunda, Lozan’da Türkiye’nin nasıl bir kumpasa getirildiğinin de açık belgesidir. Dönemin Başbakanı İsmet İnönü’ye göre Montrö Sözleşmesi: “Türkiye için bir kuvvet ve kudret ifade eder. Türkiye Atatürk rejimi ile her sahada temin ettiği kuvvet, kudret ve itibar beynelmilel bir sahada tasdik edilmiş oluyor.” İnönü’nün sözlerine göre Lozan Anlaşması ile Türkiye hemen her sahada itibardan, kuvvet ve kudretten yoksun bırakılmışken şimdi Montrö ile Boğazlar konusunda bu yoksunluk giderilmiştir. İnönü hem Lozan ile hem de Montrö ile övünerek ömrünü tamamlamıştır. Ondan aksini beklemek zaten beyhude olurdu.

Türkiye’nin Lozan’da uğradığı büyük felaketin Boğazlar konusunda kısmen giderilmesi Mussolini’nin saldırgan ve yayılmacı siyaseti sonucunda olabilmiştir. Türkiye’nin Boğazlar üzerindeki egemenliğinin Milletler Cemiyeti aracılığı ile sınırlandırılması İngiltere’nin de beklentilerini karşılamıştır. Çünkü dönemin şartları içinde İngiltere cemiyetin rakipsiz patronu durumundaydı. Boğazlar Komisyonu’nun kaldırılması ile İtalya, Boğazlar yönetimine karışamadığından bu durum SSCB içinde önemli bir siyasi kazanç olmuştur. Mussolini’nin yol açtığı uluslar arası bu çatışma Türkiye’nin Boğazlar konusundaki kayıplarını azaltmıştır.

24 kasım 2015’te Türkiye tarafından bir Rus savaş uçağının düşürülmesi iki ülke arasında ciddi bir krizin ortaya çıkmasına neden oldu. Pek çok kimse Türkiye’nin Boğazları, Montrö Sözleşmesi gereğince Rusya’ya kapatabileceğini iddia etti. Oysa sözleşmede böyle bir hüküm yoktur. Türkiye bu sözleşme hükümlerine göre Boğazları Rus gemilerine kapatamaz. Ancak bitip tükenmeyecek teknik ve meteorolojik şartlara bağlı olarak Rus gemileri Boğazlarda çok ciddi sorunlar yaşayabilir. M.S. 2015’te Deli Petro rolüne hevesli Putin’in Türkiye ile bir savaşı göze alamayacağı da açıktır. Ne var ki akıl sahipleri için geçersiz olan pek çok husus deliler için mümkün olabilir ise de Putin, PKK ve PYD’ye daha çok destek vererek Türkiye ile olan savaşını dolaylı olarak vekaleten yürütebilmektedir. Türkiye’nin de Rusya’ya karşı başta coğrafi konumu olmak üzere kullanabileceği pek çok imkanının olduğu teslim edilmelidir.
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.