SON DAKİKA
Hava Durumu

Bölünme ve kutuplaşma tehdidi

Yazının Giriş Tarihi: 26.04.2017 17:59
Yazının Güncellenme Tarihi: 26.04.2017 17:59
Türkiye’de seçimler yapıldığında farklı partilerin önemli sayılacak yüzdelerde oy almaları ya da referandumlarda, evet-hayır diyen tarafların arasında önemli bir oy farkının ortaya çıkması neyin işareti sayılabilir? Bazı çevrelere göre bu felaketin habercisidir. Toplum bölünmüştür. Kutuplara ayrılmıştır.

Felaket sayılan bu tabloya karşı teklif edilen nedir? Toplumu kutuplaştırmayalım diye bir nakarat var ise de bunun içeriğini bilen duyan henüz yoktur. Türkiye’deki seçim/referandum sonuçlarını dünyadaki benzer ülkelerle karşılaştırmak açıklayıcı bir örnek olabilir.

Bir halkın tümüyle aynı görüşte olması mümkün müdür? Bırakın bir halkı ailelerde bile baba ile anne ya da çocuklar arasında görüş farkları görülür. Baba bu farkı ailesi için bir felaket saysa kendisinden farklı görüşü olan çocuklarını sabah akşam dayakla yahut başka türlü zorlamalarla kendi görüşünde toplamaya çalışsa o aile ocağı, nasıl bir yer olur? Oysa kendisine, görüşlerine güvenen baba, çocuklarının, eşinin farklı görüşlerini de doğal saysa ama münasebet düştükçe kendi görüşlerini açıklasa, öğretse o ailenin huzuru güveni, mutluluğu daha çok olmaz mı? Bu tür bir aileden olmanın özgüveni çocukların aileye babaya olan saygısını bağlılık duygularını arttırmaz mı?

Bir aileye benzetilecek olan halkın farklı görüşlerinin, partilerinin olmasını doğal saymak icap eder. Eğer farklı partililer, görüşlüler sokaklarda bir birlerini boğazlamıyorlar ise ortada bir sorun yoktur. Ancak doğrudan ülkenin bekasına yönelen bir tehdit olduğunda farklı görüşlerin partilerin o tehdide karşı ittifak etmeleri, ortak bir cephe oluşturmaları da kaçınılmazdır. Nitekim 15 Temmuz gecesinde halkın çok farklı görüşteki temsilcileri partileri sokaklarda ülkelerine sahip çıktılar, O kanlı darbeyi canları kanları pahasına da olsa bertaraf ettiler.

Özgür olan ülkelerde farklı partiler, görüşler olur. Farklı görüşler partiler biri birlerini düşman görmezler. Farklı görüşü bir savaş nedeni de saymazlar. Yapılan seçimlerde oyların dağılım oranlarını veya referandum sonuçlarını da ne ülkenin bölünmesi ne de kutuplaşması olarak görmezler. Bu farklılığı hayatın doğal akışı içinde özgür bir ülkede yaşamanın sonucu olarak görürler.

Kuzey Kore ve İran gibi ülkelerde farklı görüşler ve onların partileri olabilir mi? Farklı görüş zaten doğrudan ihanet ve düşmanlık sayılır. Adı geçen ülkelerde muhalif olmak hain olmakla eş anlamlıdır. Çünkü iktidarı elinde tutanlar, ülke için gerekli olan doğru olan her şeyi düşünüyor ve yapıyorlarken onlara muhalif olmak ihaneti de aşan korkunç bir suç sayılabilir. Bu ülkelerde farklı partilerde onların aldığı farklı oy yüzdeleri de asla olmaz. O manada bu ülkeler bölünmüş kutuplaşmış da olmazlar.

Türkiye’de yapılan seçimleri, referandumları mutlak manada Türkiye’nin bölünmesi, kutuplaşması olarak görüp buradan bir felaket sonucunu çıkaranlar aslında Türkiye’de sadece kendi görüşlerinin olmasını istiyor olmalıdır. Çünkü sadece onların görüşü olunca Türkiye’de artık bir kutuplaşma ve bölünme de olmayacaktır. Özlemleri tek partili tek görüşlü bir ülkeden başka bir şey değildir. Kendi görüşlerinden başka görüşleri de o görüşlerin bağlılarını da ülkenin kutuplaşması, bölünmesi olarak görüyorlar.

Son referandum sonuçlarına göre çok bilmişliği kendinden menkul bazı çevrelerin bu kutuplaşma hikâyesine ek olarak seçmen analizleri de böyle değil midir? “T. Erdoğan’ın Kürt seçmene minnet borcu olduğundan”, “evet tarafını son anda Kürt seçmenin kurtardığından” söz etmeye devam ediyorlar.

Oysa Türkiye’deki şehirleri, onların seçmenlerini bir iki istisnanın dışında, ırkına göre tasnif etmeyi haklı gösterecek hiçbir veri ortada yoktur. 1 Kasım 2015 genel seçimlerine göre evet oylarının doğuda ki 5/6 ilde artması böyle bir iddianın delili olmaz. Böylesi bir iddia için kaynak gösterilen Şırnak/Hakkari/Diyarbakır/Van gibi illerde hayır oyları % 70’e yakın bir orandadır. Kürt seçmeni için bir genelleme yapmaya pek hevesli olan çevreler bu illerde ki % 70’lik oranı bırakarak % 30 ile seçim sonucunu açıklamaları bir yönlendirme amaçlı olmalıdır. Üstelik adı geçen illerden Diyarbakır’da seçmenin tamamı Kürt müdür? Bunu söylemeye imkân yok iken orada çıkan % 30’luk bir evet oranını Kürt seçmeni için genel bir gösterge sayarak genelleme yapmak oldukça anlamsız ve mesnetsizdir.

Her topluluk gibi Kürtlerin arasında da farklı görüşlerin olması kaçınılmazdır. Kürtleri mutlak manada tek bir görüşe mahkum/mecbur bilmek doğru değildir. Bazı illerde PKK etkisi kırıldığı için farklı seçim sonuçları görülüyorsa geçmişteki seçimlerin sonuçlarında ister istemez. PKK şantajının belirleyici olduğunu göstermiş olur.

AK Parti tarafının da bazen hayır diyecekleri tümüyle terörist sayan görüşleri, referanduma birkaç gün kala ipsiz sapsız danışmanların federasyon çıkışları AK Parti yerel yönetimlerinin itici bıktırıcı kibirli tutumlarının da bu sonuçlarda payı vardır.

 
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.