Hayatı boyunca fikrinin zikrinin değil rantın ve sağlanan olanakların kölesi olan yapıların solculuk adı altında kendini pazarlaması gerçekten çok komik oluyor. 
Son günlerde ağızlarına Bursa Teknik Üniversitesi’ni doladılar yine.

11 yaşında daha.

Üstelik kurulduğu ilk yıllarda doğru dürüst bir binaya bir kadroya bile sahip olamamış, zamanla eksikleri giderilmeye çalışılan bir kurumdan bahsediyoruz. 
Bir kampüse ancak FETÖ’nün çöktüğü ve üniversiteye çevirdiği eski Köy Hizmetleri Arazisi’ndeki binaların devlet tarafından teröristlerin elinden alınmasının ardından kavuşabilmiş bir üniversiteden bahsediyoruz. 
Ve bu üniversitenin yüz yıllık 60 yıllık üniversitelerle başa baş olmasını bekliyor hazretler. Ki Bursa Teknik Üniversitesi bunca güçlüğün arasında belli bir aşama kaydetmiş bir kurum. Bakmayın siz karalama kampanyalarına. 
Onlar istiyorlar ki her yer kurtarılmış bölge olsun. Onlar istiyorlar ki dün olduğu gibi bugün de sol yönetimlerin hakim olduğu çürümüş kokuşmuş faşist uygulamaların uygulandığı, bu ülkenin muhafazakar çocuklarının alınmadığı, zulmedildiği üniversiteler olsunlar. 
Bugün bile FETÖ ile ilişkisi olduğu bilinen arkadaş gruplarıyla yol yürüyen çakma solak, sahte demokratların BTÜ’ye yönelen saldırılarının altında elbette bir hesap var.  BTÜ Rektörü Prof. Dr. Arif Karademir ve yönetimini hedefe koymalarında bir hesap var. İşlerine gelmeyen herkesi yiyebileceklerini sanıyorlar. Büyük yanılıyorlar. 

Dün çocukları döven ve okula almayan, aşağılayıp yok sayanlara alkış tutan bu çürümüş zihniyet, bugün pırıl pırıl gençlerin bilim üretmek için çaba harcadığı, önemli başarılara imza attığı BTÜ’yü hedef alarak bir yol izliyorlar. 
Öyle uzun uzadıya anlatmamızı gerek yok. BTÜ’nün neler yaptığını görmek için https://btu.edu.tr/ adresine girip biraz incelemek yeter de artar bile. 
Ancak, sırf solcular hakim olmadığı için yarım yüzyıl Gazi Üniversitesi’ne bir kampus tahsis etmeyen zihniyetin kalıntıları, bugün önemli bilimsel adımların atıldığı yeni bir üniversiteyi ve onun yönetimini linç etmeye çalışıyor. 
Dahası, linç girişimine karşı çıkanları da utanmazca, rezilce ve iftiralar atarak sözüm ona ürkütmeye kalkıyorlar. O özledikleri eski Türkiye’nin istedikleri gibi kullandıkları vesayetini bir daha bulamayacaklar. 

Başa dönersek. 
BTÜ’yü sözüm ona tarikat eklemeleri ile sözüm ona yıpratmaya çalışan, BTÜ’nün yanında duranlara da iftira atan zihniyet, daha dün FETÖ’nün imkânları ile yurtdışı gezilerine katılan, günlerce o alçaklara övgüler dizen bir zihniyet olunca pek de bir inandırıcı (!) geliyor kamuoyuna. 
Herkesi aptal ahmak zanneden, bir kendini akıllı geri kalanı aptal zanneden bu zihniyete karşı pek tabiî ki bu ülkenin çocuklarına eğitim veren ve her geçen gün kendini geliştiren bir üniversiteyi hırpalatmayacağız.  

Sadece ikiyüzlülüğü anlatmak için şu örneği vermemiz yeter de artar bile. 
Bu zihniyetin önlerinde düğme ilikleyip el pençe durdukları, hocam hocam diye peşinden dolandıkları Ayhan Kızıl ve Mustafa Yurtkuran Bursa Uludağ Üniversitesi’nde ikişer dönem rektörlük yaptı. Onlardan önce de 30 yılı var BUÜ’nün.
 Bursa’ya bu ülkeye ya da insanlığa o dönemde ne tür bilimsel katkıları oldu? Bu isimleri üniversitenin bilimsel başarıları ile mi yoksa kendi dönemlerinde siyaset yapmaları ile mi hatırlıyoruz? 
46 yaşındaki Bursa Uludağ üniversitesi son yıllarda göreve gelen rektörleri sayesinde kent ile ilişkiler kurmaya başladı. Sanayi ile ilişkiler kurmaya başladı.

Ondan önceki 35 yıl?
Siyaset alanında kurulan oyunların kurumlara kadar indiğini herkes görüyor. Bursa’da kurulan oyunları da. O oyunları bozacak irade de var Bursa’da cesaret de!