SON DAKİKA
Hava Durumu

Bu gizem neyin nesi Sami ağabey!

Yazının Giriş Tarihi: 26.03.2020 19:50
Yazının Güncellenme Tarihi: 26.03.2020 19:50

Konu aslında gayet açık. Bir sorumsuzluk örneğini, üstelik siyasette ismi olan sanayici olması nedeniyle de toplumun önünde olan bir ismin virüs salgını varken basıp parayı Dominik Cumhuriyeti ve Küba turuna çıkmasını eleştiren bir köşe yazdık. Daha önce de bir kez kapak yaptık Bursa Şehir Gazetesi’ne…

Kim bu bahsettiğimiz isim Bursa’da sevilen simalardan biri olan Sami Bilge (Demokrat Sami)

Sami Bey bu durumdan oldukça rahatsız olmuş ki sosyal medyada köşe yazımızın altında hamasetin zirvesine vuran bir yanıt verdi. Kendisine bizim yanıldığımızı var sayın buyurun neden gittiğinizi neden böyle bir dönemde devlet evinizde kalın derken zorunlu bir hal olmadığı halde Dominik’e gidip tatil yaptığınızı, Türkiye’de insanlar korku içinde yaşarken nasıl elinizi kolunuzu sallayarak Bursa’ya döndüğünüzü yazın bende yayımlayayım dedim.

Sami ağabey de cevap verdi buyurun; “Sorsaydınız söylerdim artık kendiniz araştırın bulun ve bunu da bilmiyorsanız gazeteciyim demeyin.” Siyaset ve iş adamlığından sonra gazetecilik konusunda otorite olduğunu böylece öğrenmiş olduk. Ama bu gizem niye. Çıkıp iki satır neyse anlatmak varken?

Sami ağabey cevap vermek yerine topu kenarlara atarak çözüm arıyor ala bunu da herkes anlıyor tabi. “Amacınız halkı düşünmek korumak olsa bana aynı şekilde abi niye sizi karantinaya almadılar diye sorarsınız ben de cevabını veririm ama Ömer Aydoğdu ile olan didişmelerinize beni alet etmeye çalışıyorsunuz” sözlerini kullanıyor. Oysa konunun haber olmasının nedeni Sami Bilge ve işadamlarının Dominik turu. Bahsettiği kameramanın gidip gelişi tek satır bile haber olmaz hiçbir yerde.

Sami Ağabey, ağabeylik sıfatını da kullanarak ayar da veriyor bize. Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olduğumuz için ofsaytta düştüğümüzü ileri sürüyor. Gülünç duruma düştüğümüzü ekliyor. Ama bir türlü saadete gelemiyor. Bizim neden gülünç duruma düştüğümüzü söylemiyor.

Sami ağabey şimdi tane tane yazayım. Kanun gereği nerden geçtiniz nasıl kanunun arkasından dolandınız bilmem. Ancak Koronavirüsün etkisini zirveye taşıdığı bir dönemde sırf paranız var diye Dominik’e tatile gittiniz arkadaşlarınızla. Bunu sosyal medyanızdan paylaşmaktan da sakınmadınız. Dönüşte tıpkı diğer Umre ya da yurt dışından gelenler gibi karantinaya alınmanız gerekiyordu. Havaalanına geldiğinizde eğer sizi almadılarsa sizin buna tepki gösterip bizi karantinaya alın arkadaş deminiz yakışırdı size.

Yine parayı bastınız lüks bir minibüsle Bursa’ya geldiniz. Ben kendimi karantinaya aldım demeniz bir şeyi değiştirmiyor. Kimse sizi 24 saat takip etmiyor ne yapıyorsunuz diye. Bizde takip etmiyoruz. Sizin tatilinizden de öyle boy boy fotoğrafları canlı yayınları sosyal medyadan paylaşınca haberimiz oldu zaten.

Şimdi gelelim Mustafa Kemal Atatürk Caddesi’nden rahatsız olma meselesine. Bu ülkenin kurucu liderinden rahatsız olduğumuzu mu anladınız o haberden ve yazıdan. Yoksa tatilinize kılıf olarak Mustafa Kemal Atatürk’ü uydurmanız mı anlaşılmalıydı? Bahsettiğiniz liderler ve daha binlerce kahraman hepimizin yüreğinde kalbinde hak ettikleri yerde duruyor.

Hadi onu yazdın da Sami ağabey, Allah aşkına bunu niye yazdım bir izah etsene bize, “Seyahatlerde incelediğim Kur’an tefsirimi bitirme fırsatı yakaladım”.

Buradan Kabe kapalıydı. Aslında oraya gidecektim ama kapalı olduğu için özgürlükler ülkesi Dominik’e gittim. Malum Türkiye’de Kur’an tefsiri okumak yasak (!) diye mi anlamalıyız.

Şimdi sizin gibi bir beyefendiye hiç yakıştıramadığım şu sözlerinize ne demeli; “Mesela a gazetede sekiz sütuna manşet yapıp sizden de komik duruma düşmüş. Vah Gazeteciliğin hali vah ama ben o zavallıları muhatap bile almam fakat sizinle çok kısa da olsa iki muhabbetimiz oluştu bana Sorabilirdiniz dostça yaklaşıp arkadan hançerlemeye çalışmanızı yakıştıramadım yoksa hiç derdim bile değil.” Sami ağabey gazeteci olarak sordum sizde cevap verdiniz. Ancak bu kez yapılanın sorumsuzluk olduğu o kadar ortadaydı ki! Yarın başka bir konuda yine soracağım ve cevap verip vermemek te sizin keyfiyetiniz. Ancak topu hep taca atarak ve gazeteciliğimiz üzerinden ahkam keserek bu gizem aydınlanmaz.

Tekrar ediyorum Sami ağabey. Eminim bir kez daha düşünsen bu geziye gitmezdin. Gitsen bile bunu başkalarının reklam malzemesi olarak kullanmasına müsaade etmezdin. Bir kardeşin bir küçüğün olarak bir kez daha bence çevrendekileri sorgula…

Erden yine çok sert!

Belediye meclisleri tehir edilse de MHP Mudanya Belediye Meclis Üyesi Bülent Erden bey, CHP’li Mudanya Belediye Başkanı Hayri Türkyılmaz’ın peşini bırakmıyor.

Bu dönem ilk yılını doldurmak üzere olan Türkyılmaz’ı bu kez gayrimenkul satışları üzerinden bombalayan Bülent Erden bey, sosyal medya hesabı üzerinden gayrimenkul satışlarını gündeme taşıdı.

Yazık-4 başlığı ile 2014 seçimleri öncesi hiçbir belediye mülkünü satmayacağını hatta satılanları geri alacağı vaadini hatırlattığı mesajında Türkyılmaz’a yüklenen Bülent Erden bey, geçen dönem olduğu gibi 1 Nisan 2019 tarihinden bugüne kadar yatırım olmadığı halde belediyenin SGK, muhtasar ve KDV borçlarının faizleri hariç 11 milyon liranın ödenmediğini ve bunların ödenmesi için takasların gündeme geldiğini vurguladı.

Bir yıl içinde temel hizmetler dışında (ki bunların yeterliliğini kamuoyunun değerlendireceğini) hiçbir yatırım olmadığını vurgulayan Bülent Erden bey, hal böyleyken belediye bütçesinden yatırım yapılmamasına rağmen borçların neden ödenmediğini sordu.

Bülent Erden, takas dışında gündeme gelen satışların gerekçesini de sordu.

Bu gerçekten çok vahim bir durum. Bülent beyin iddiaları mutlak suretle cevaplandırılmalı.

Bu açığın en temel nedenlerinden birinin siyaseten işe alınan yüzlerce personel olduğu iddiası var.

Yine kültür sanat alanında gereksiz harcamaların da belediyeyi zor duruma düşürerek mali durumunun oldukça kötüleşmesine yol açtığı ifade ediliyor.

Mudanya Belediyesi ve Hayri Türkyılmaz, bugüne kadar ne kadar arazi satıldığını, bunlardan gelen kaynağın ne işin kullanıldığını açıklamak zorunda.

Ve Bülent Bey’in “Umarım belediye binasına satılık yazısı asılmaz” sözlerinin de acı bir serzeniş olduğunu göz ardı etmeyelim.

Büyükşehir Belediyesi’ne devredilen yerlerle ilgili Mudanya’nın malı Mudanya’da kalmalı. Mudanyalının hakkını yedirmem diyen Türkyılmaz, Mudanya’da tüyü bitmemiş yetimin hakkı olan arazileri babalar gibi satıyor.

Dahası bunları neden sattığını, belediyenin neden borçlandığını çıkıp Mudanyalıya anlatmıyor. Büyükşehir’in devraldığı hiçbir yer satılmamışken, buna itiraz eden bir zihniyetin satışlarla ilgili halka hesap vermemesi oldukça düşündürücü. Ancak Mudanya’nın Bülent Erden beyi var ve çatır çatır hesap soruyor. Umarız sözde değil özde solcu olup belediyeyi şeffaflaşma noktasında hiç olmazsa bugünden itibaren halka hesap verme noktasına gelin CHP ve Mudanya Belediye Başkanı…

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.