SON DAKİKA
Hava Durumu

Burası aşevi değil…

Yazının Giriş Tarihi: 26.05.2018 21:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 26.05.2018 21:00
“Gittin mi bayram tatiline, kapatırım kapıyı kalırsın orada. Burası aşevi mi? Benim vatandaşım işsiz, emekli geçinemiyor…”Muharrem İnce bir propaganda konuşmasında bunları vaad ediyor Cumhurbaşkanı olduğu takdirde yapacaklarını sıralarken…

Sevgili arkadaşım Abdullah Karagüzel bu vaade şu şekilde tepki gösterdi:
"Başına tonlarca bomba yağmış, tecavüze uğramış, işkence görmüş insanları ‘ülkeden kovmak’ üzerine kurulan bir siyasi vaat dili iğrenç… Allah, bu kararmış vicdanlara fırsat vermesin..."

İşin acı tarafı Muharrem İnce’nin bu vaadi (!) toplumda ciddi bir karşılık buluyor. Otobüste, metroda Suriyeli bir ‘İnsan’ın oturması, telefonla Arapça konuşması insanlara batabiliyor. Onların duyabileceği bir şekilde ‘dağdan gelmiş, bağdakini kovuyor’ ‘iyice şımardılar’ şeklinde çemkirebiliyorlar. Çok rahatça ve kaba bir şekilde onlara ‘cüzzamlı’ muamelesi yapabiliyorlar. Okulda, öğretmenler odasında, üstelik Suriyelilerin sırtından ‘kıyak ücretler’ alan sözde öğretmenlerden aşağılayıcı cümleler duyabiliyoruz.

Muharrem İnce bu hastalıklı/ kompleksli sosyolojiye hitap ediyor. Suriyelilerin ülkelerine dönmesi tabirini bile kullanmıyorlar. ‘Defedilmesi’ tabirini kullanıyorlar.

2017 yılında Büyükçekmece Belediye Başkanı da böyle bir halt işlemişti. Dr. Hasan Akgün, Söze ‘Osmanlı’nın mirasçılarıyız’ (Buralar bizim) diye başlayıp, “Suriye ve Irak’ta yaşanan acı olaylar ve iç savaş sonucunda canlarını kurtarmak pahasına kaçan hem Suriyeli hem Iraklı kardeşlerimizi bağrımıza basarken onlara kendimizden yaptığımız fedakarlıklarla hayatlarını idame ettirme şansı tanıdık.Türkiye’nin sırtında büyük bir ekonomik yük olmasına rağmen hiç kimseden yardım beklemeden barınmaları, bakımları ve yaşamlarını idame ettirecek her türlü imkanı sunduk.”

Bu adamlar Suriyelilerin, her şeye bedava sahip olduklarını, maaşa bağlandıklarını, her gün Bursa- Çarşamba’da devletin onlara kuzu kestiğini, çocuklarının en iyi üniversitelere bedava girdiklerine harbi harbi iman ediyorlar. Tenezzül edip onlarla konuşmuyorlar. İnşaatlarda, tamirhanelerde, konfeksiyonlarda, hiç kimsenin çalışmak istemediği işlerde düşük ücretlerle, sigortasız çalıştıklarını, bodrumdan bozma evlerde yüksek kiralarla oturduklarını görmekten acizler. Ya da bunları bilmemeyi tercih ediyorlar. Bilirlerse şeytanlarının iman ettirdiği itikadlarının bozulmasından korkuyorlar.

Dr. Hasan AKGÜN hadd bildirmeye geçiyor: “Bu Türkiye Cumhuriyetinin hem insani, hem de vicdani sorumluluğu idi. Fakat bazı Suriyeli mülteci kardeşlerimizin, Türkiye Cumhuriyetinin değerlerine, Türk insanının değerlerine ters düşecek hareketlerde bulunması ve bu hareketlerini eylem şekline dönüştürmesi kabul edilebilecek bir durum değildir. Ülkemizde yaşayan tüm mültecileri misafirimiz olarak kabul ediyoruz. Bizim misafir olarak kabul ettiğimiz bu insanların da misafir kültürüyle davranmalarını da kendilerinden bekliyoruz. Bu bizim en doğal hakkımızdır.”

Şimdi de tehdite geçiyor:“Bu insanlar Türk insanının kültürel ve insani değerlerine saygı duyduğu müddetçe her iki tarafta huzurlu yaşamaya devam edecektir. Aksi takdirde yaşanabilecek huzursuzluklarda en büyük zararı mülteci kardeşlerimizgörecektir. Çünkü toplumumuz onlara karşı hoşgörüsünü kaybedecektir.”

Ve son uyarı: “Bunu dikkate alarak Suriyeli kardeşlerimiz Büyükçekmece sahilinde ve özellikle haftasonları yaşanan etik olmayan davranışların bir an önce bitirilmesi ve misafirlerimizin ev sahibine saygı duyarak hayatlarını idame ettirmelerini bekliyoruz."

Kendini Beyaz zanneden Türklerdeki Suriyeli düşmanlığının dayandığı psikolojiyi sayfamda şöyle analiz ettim: (Mesleki açıdan haddim olmayarak.)

100 yıldır batı tarafından aşağılanan, batıda üç mark daha fazla para kazanmak için bin takla atan, çoluk çocuğunu da oraya aldırmak için olmadık dümenler çeviren, konsolosluk kapılarındaki kuyruklarda geceleyerek ezilen egosunu/ kırılan onurunu, Suriyelileri aşağılayarak ödünlemeye, Suriyeliler karşısında kendini Avrupalı gibi hissetmekle aşağılık kompleksini tatmin etmeye, ezikliğini telafi etmeye çalışan zavallı.

Ezcümle:
Burası aşevi değil. Allah’ın arzı. Allah’ın arzı herkesin arzıdır. Suriye’li sığınmacıların isteyenlerine yerleşim hakkı, çifte vatandaşlık verilmesi yapılacak en iyi iştir. Suriyeli vatandaşlar en az Bulgaristan, Trabzon, Yunanistan, Artvin, Kars, Erzurum, Muş, Konya…lılar gibi burada yaşama hakkına sahiptir.

Haddinizi bilin.

 

 

 

 

 
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.