SON DAKİKA
Hava Durumu

Emîr Abdülkâdir el-Cezâirî sempozyumu Bursa'da

Haber Giriş Tarihi: 06.05.2012 23:50
Haber Güncellenme Tarihi: 07.05.2012 00:50
Kaynak: Haber Merkezi
https://sehirmedya.com/


 

İslam dünyasında  sömürgecilik karşıtı aktif mücadeleyi başlatan sembol isim: Emîr Abdülkâdir el-Cezâirî  sempozyumu Bursa’da

 

Biyografi: Doç.Dr. Salih Çift 

11-13 Mayıs 2012 tarihlerinde Bursa’da Tayyare Kültür Merkezi’nde,Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi (Bursa), Şefik Can Uluslararası Mevlana Eğitim ve Kültür Derneği (İstanbul) ve merkezi Fransa’da bulunan AISA adlı kuruluşun ortak çalışmasıyla gerçekleştirilecek olan sempozyuma Türkiye, Cezayir, Fransa, Mısır, Suriye, Filistin, İngiltere ve İsviçre gibi ülkelerden çeşitli akademisyenler ve onur konukları katılacak.

Program kapsamında Emîr Abdülkâdir ve öncülük ettiği direniş hareketini konu alan bir de sergi düzenlenecek. Sempozyumla İslam dünyasında sömürgeciliğe karşı aktif direnişi başlatan ve uzun süre liderliğini sürdüren, entelektüel, güçlü bir şair, cesur bir asker ve Mevlânâ aşığı bir sûfî olan Emîr Abdülkâdir’i Türk insanına daha yakından tanıtmak amaçlanıyor.

 

Emîr Abdülkâdir el-Cezâirî kimdir?

Cezayir’in millî kahramanı olarakkabuledilen Emîr Abdülkâdir el-Cezâirî 1807 yılında Cezayir’in batısındakiOranşehri yakınlarında bulunan Maskara kasabasında dünyaya geldi. Hz. Hasan’ın soyundan olduğukabuledilen babası Muhyiddîn aynı zamanda Kâdirî tarîkatına bağlı bir şeyhti.

Tasavvufun yoğun bir şekilde yaşandığı bir aile ortamda yetişen alan Abdülkâdir çocukluğundan itibaren sağlam bir din eğitimi aldı ve yine bu dönemde silah kullanmayı ve ata binmeyi öğrendi. Emîr Abdülkâdir, 1825 yılında babasıyla birlikte çıktığı Hac yolculuğu esnasında döneminin iki ünlü sîmasıyla tanışma imkanı buldu.

Bunlar, Mekke’de görüştüğü Şeyh Şâmil ile Şam’da buluştuğu Hâlid-i Bağdâdî’dir. Bu seyahati esnasında ayrıca Bağdat’ı da ziyaretedenel-Cezâirî, dolaştığı şehirlerde İbn Arabî ve Abdülkâdir Geylânî gibi tasavvuf büyüklerinin kabirlerini ziyaret etti ve Fransızlar’ın Cezâyir’i işgalinden kısa bir süre önce vatanına geri döndü. 1830 senesinde Fransızlar Cezayir’i işgal etmişler ve ülkedeki üç yüz yıllık Türk idaresine son vermişlerdi. Bu durum karşısında yerli Arap ve Berberî kabileler yabancı hakimiyetine karşı koymak maksadıyla Emîr Abdülkâdir’in babası Şeyh Muhyiddîn’i sultan ilan etmek istemişlerdi. Fakat o yaşlılığını gerekçe göstererek bunukabuletmemiş ve bu vazifeden oğlu lehine feragat etmişti. Bunun üzerine Emîr Abdülkâdir Fas sultanının hükümdarlık hakkını tanıyarak 22 Kasım 1832’de “Emîrü’l-mü’minîn” ünvanını aldı ve devletin başına geçti. Akabinde Fransızlar’a ve işbirlikçilerine karşı mücadeleye başlayarak kahramanlığı ve zekası sayesinde yerli kabileleri etrafına toplamayı başardı. Bu dönemde Batı ve Orta Cezâyir’de nüfuzunu artıran Emîr’e, Büyük Sahra’nın bazı şeyhleri de tabi oldular. 1837’de Fransızlar’la imzaladığı Tafna antlaşması neticesinde ülkenin üçte ikisini kontrolüne alan Emîr Abdülkâdir, Fas yoluyla İngiltere’den temin ettiği silahlarla düzenli bir ordu kurdu.

Bu arada Fransızlar doğuda Osmanlı tabiiyetini sürdüren ve kendilerine karşı direnen Ahmed Bey’i yenerek 1837 Ekim’inde Konstantine şehrini zaptetmişlerdi. Fransızlar 1839 sonbaharında Kabiliye bölgesine kadar genişlettiği nufuzunu sınırlandırmak için Abdülkâdir’le görüşmek istemişler, red cevabı alınca da kuvvet göndererek Cezayir’i Konstantîne’ye bağlayan Bîbân geçidini ele geçirmişlerdi. 1840 senesinin Aralık ayında Fransa tarafından Cezayir umumi valiliğine tayin edilen Bugeaud, Emîr Abdülkâdir ile savaşa girişti. Fransızlar Cezayir’in birçok şehrini işgal ettikten sonra 16 Mayıs 1843’te Emîr’in seyyar ordugâhını bile basmışlardı. Bunun üzerine Fas’a sığınmak zorunda kalan Emîr Abdülkâdir, uygulanan baskı sonucunda  tekrar Cezayir’e dönme gereği duydu. Emîr, 1846’da çaresizlik içinde yeniden Fas’a sığındıysa da sultanın kuvvetlerinin Fransız birliklerine yenilmesi üzerine 23 Aralık 1847’de Fransızlar’a teslim oldu. Kendisine İskenderiye  veya Akkâ’ya götürüleceğine dair verilen söze rağmen Fransa’da beş yıl esir olarak tutuldu. Emîr Abdülkâdir, 1852 yılının Ekim ayında III. Napolyon tarafından, Cezayir’in işlerine karışmaması şartıyla, serbest bırakıldı ve Fransızlar’ın Cezâyir’de gaspettikleri arazi ve mallarına karşılık olmak üzere kendisine yıllık 100 000 Frank  emekli aylığı bağlandı. Bunun üzerine Emîr yapılan anlaşma gereği Osmanlı topraklarına giderek Bursa’da ikamet etmeye başladı. 1855 yılında meydana gelen büyük depremin ardından Bursa’dan ayrılarak Şam’a yerleşti.

Bu dönem zarfında siyasetle ilgisini kesen Emîr Abdülkâdir ilim ve ibadetle meşgul oldu. Şam’daki ikameti sırasında 1860 senesinde Cebelilübnan’da Dürzîler’le bölgedeki Hıristiyanlar arasında yaşanan gerginlik neticesinde isyanedenDürzîler buradaki Hıristiyanları katliama tabi tuttular. Bu durum karşısında tabiatı gereği sessiz kalamayan Emîr Abdülkâdir yanındakilerle birlikte olaylara müdahalede bulunarak birçok Hıristiyanı katliamdan kurtardı. Bunlardan birçoğunu kendisine ait evlerde ve başka uygun yerlerde koruma altına aldı. Bu olay sırasında göstermiş olduğu olağanüstü gayretler nedeniyle Doğu’dan ve Batı’dan pek çok devlet idarecisi ile fikir adamının takdirini kazandı. Emîr Abdülkâdir 1870 senesinde tekrar Hacca gitti ve burada iki sene kaldı. Şeyh Şamil’le ikinci görüşmesi de bu zamanda gerçekleşti. Hac seyahati sırasında aldığı davet üzerine Mısır'a uğrayan Emîr burada iltifatlara mazhar oldu. Mısır Hidivi İsmail Paşa’nın misafiri olarak Kahire'de bulunan İmam Şamil'le, yine Paşa’nın davetlisi olarak saraya gelen Emîr Abdülkâdir’in tarihi buluşması Kahire'de büyük heyecana vesile oldu ve halk bu iki İslam kahramanını görebilmek için saraya akın etti. Emîr Abdülkâdir el-Cezâirî 26 Mayıs 1883 yılnda Şam’da vefat etti ve İbn Arabî’nin türbesinin yanına defnedildi. Cezâyir devletinin yedinci bağımsızlık yıldönümü olan 5 Temmuz 1968 tarihinde kemikleri buradan alınarak büyük bir törenle Cezâyir’deki yeni kabrine defnedildi.

Emîr Abdülkâdir ve Öncülük Ettiği Hareketin Yansımaları

1860 yılında Lübnan’da Dürzîler’le Hıristiyan Marunîler arasında sonradan bütün mezhepleri içine çekecek bir iç savaş patlak vermiş, haber Şam’a vardıktan kısa bir süre sonra olaylar Şam’a da sıçramıştı. Ancak Müslümanlarla Hıristiyanlar arasında Lübnan’dakine benzer bir güç dengesi olmadığından, Şam’da, sonradan Osmanlı Devleti’nin sorumlularını çok şiddetli bir şekilde cezalandıracağı bir katliam yaşanmıştı. Katliam sırasında kentteki bazı Müslüman önde gelenler Hıristiyan komşularını korumaya çalışmış, bu amaçla evlerini sığınaklara çevirmişlerdi. Olayların çıkması ve büyümesinde payı olan eşraf bölgeye olağanüstü yetkilerle gönderilen Fuat Paşa tarafından cezalandırılırken Hıristiyanlar’ın canını kurtaranlarsa hem Osmanlı Devleti hem de bazı Avrupa devletlerinin hükümdarları tarafından ödüllendirilmişti. Ödüllendirilen Müslüman liderler arasında Emîr Abdülkâdir el-Cezairî en çok onore edilendi. Örneğin Şam kenti durulduktan sonra pek çok devlet veya hükümet başkanının gönderdiği hediyelerin yanında İngiliz kraliçesi de Emîr’e hediye olarak bir kutu içinde değerli bir silah göndermişti. Emîr Abdülkâdir ayrıca kimlerin ödüllendirilmesi ve kimlerin de cezalanadırılması gerektiği konusunda bir referans kaynağı olarak da kullanılmıştı. Osmanlı Devleti de Abdülkâdir’i Birinci Dereceden Mecidî nişanıyla ödüllendirmiş; ardından 1865’te İstanbul’a gelen Abdülkâdir padişah tarafındankabuledilmiş, bu kez Birinci Dereceden Osmanî nişanıyla yeniden ödüllendirilmiştir.

Emîr Abdülkâdir’in ABD’deki popülaritesi yeni kurulan bir şehre onun ismini verme noktasına kadar varmıştır. 1846 yılının Haziranında, Iowa’da Turkey nehrinin kıyısında ilk çiftliklerin kurulmasından on yıl kadar sonra, Timothy Davis, John Thompson ve Chester Sage adlı yerleşimciler yeni şehirlerinin adını kimi gazete yazılarında adı “unconquerable” olarak geçen Abdülkâdir’e ithafla Elkader koymuşlardır. Bu kararı alan kasabalılardan hiçbiri  Arap ya da müslüman değillerdi.

Fransa’da Victor Hugo Cezayir’in işgalinin başlarında barbarlara “aydınlık” götürmekten yanaydı. Ancak sonradan “barışçı yayılma” taraftarı olacak, Fransa’dan sürüldükten sonra Fransız ordusunun Cezayir’de yaptıklarını “bir skandal” olarak niteleyecekti. Sürgündeki Victor Hugo, Abdülkâdir’e, 1852’de yazdığı “Orientale” adlı bir şiirinde övgüler düzecek kadar sempati duymaya başlamıştı. Gerek işgal, gerekse buna karşı örgütlenen direniş üzerine dönemin pek çok ünlü düşünürü fikir beyan etmiştir. Örneğin Friedrich Engels Komünist Manifesto’nun yayınlanmasından bir ay kadar önce kaleme aldığı bir yazısında Fransa’nın Cezayir’i işgalini ve Abdülkâdir’in yenilgisini medeniyetin ilerlemesi adına “önemli ve talihli bir olay” olarak alkışlamıştı. Engels dokuz yıl sonra 1857’de görüşlerini tamamen değiştirmiş, Fransız sömürge yönetimini kınamaya ve Fransız işgaline karşı oluşan bu direnişe sempati duymaya başlamıştı.

Emîr Abdülkâdir veBursa

3 Emîr Abdülkâdir’in Bursa’da ikametine kimin karar verdiği hususu açık değildir. Fransız hükümeti ile Osmanlı idaresi arasındaki anlaşma mûcibince böyle bir karar alınmış olabileceği gibi bizzat kendisinin tercihi de söz konusu olabilir.

3 Emîr Abdülkâdir, 1853-1855 yılları arasında Bursa’da yaşamıştır. 1855 yılındaki büyük depremin ardından bu şehri terk etmek zorunda kalmış ve Şam’a yerleşmiştir.

3 Emîr Abdülkâdir, Bursa’da yaşadığı yıllarda Arap(lar) Camii’nde İslam Felsefesi ve diğer ilimlere dair çeşitli dersler okuttuğu gibi yine aynı camide vaazlar vererek sürgünde de olsa halkı irşada devam etmiştir.

3 Emîr Bursa’da yaşadığı yıllarda Zikra’l-âkil ve tenbîhu’l-gâfil adlı felsefî mahiyette bir eser kaleme almıştır. 3 Emîr Abdülkâdir Bursa’da yaşadığı dönemde annesi vefat etmiş ve Bursa’da toprağa verilmiştir. Bununla birlikte mezarının yeri tespit edilememiştir.

3 Emîr, 1861 yılında ziyaret amacıyla Bursa’ya tekrar gelmiştir. Onun bu ziyareti muhtemelen annesinin kabrini ziyaret amacına matuftur.

3 Bursa’da yaşadığı günleri unutamayan Emîr Şam’da olduğu dönemde bu duygularını ifadeeden“et-Teşevvuk ilâBursa” (Bursa’ya özlem) isimli bir de şiir kaleme almıştır.

3 Bursa’da Tophane semtinde, Kavaklı Caddesi üzerinde son yıllara kadar “Emîr Abdülkâdir Sokağı” bulunmaktaydı. Bu adın ne zaman verildiği tespit edilemediği gibi hangi gerekçeyle değiştirildiği de öğrenilememiştir.

3 Bursa’da ayrıca bir de “Emîr Abdülkâdir” caddesi bulunmaktadır.

3 Emîr Abdülkâdir’in Bursa’daki ikameti sırasında yaşadığı mekan “Kaşıkçızâde Konağı” adıyla bilinmekteydi.

3 Bursa Kütüğü’nde hakkında kısa da olsa bilgi bulunan Emîr Abdülkâdir’in Bursa’da yaşadığı dönemde şehre gelen yabancı seyyahlardan bazılarınca ziyaret edildiği ve bunların eserlerinden kendisine yer verildiği bilinmektedir.

3Bursa’nın kardeş şehirlerinden biri olan (1998) Cezâyir’in Mascara (Mu’asker) şehri Emîr Abdülkâdir’in devlet başkanı olduktan sonra yönetim merkezi (başkent) olarak kullanılmıştır.
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.