SON DAKİKA
Hava Durumu

20 Yıl Aradan Sonra Mazlumder'den 2. Kürt Forumu

İlk olarak 20 yıl önce Ankara'da düzenlenen Kürt F

Haber Giriş Tarihi: 19.11.2012 15:26
Haber Güncellenme Tarihi: 19.11.2012 16:26
Kaynak: Haber Merkezi
https://sehirmedya.com/



İlk olarak 20 yıl önce Ankara'da düzenlenen Kürt Forumu'nun ikincisi Mazlumder'in organizasyonu ile 17-18 Kasım 2012 tarihleri arasında İznik - Bursa'da yeniden düzenlendi.

Forumun konusu Kürt Sorunu ve çözüm önerileri olarak belirlenirken, foruma akademi, syaset, sivil toplum kuruluşları ve medyadan çok sayıda konuşmacı ve hemen her kesimden izleyiciler katıldı.

İznik'te bu yıl ikincisi düzenlenen foruma katılan konuşmacılar arasında Hilal Kaplan, M.Emin Ekmen, Abdurrahman Kurt, İbrahim Sediyani, Abdurrahman Dilipak, Osman Bostan, Müfit Yüksel, Abdullah Ekinci, Abdullah Deniz, Selahattin Goban, Fatma Bostan Ünsal, Fermani Altun, Mehmet Bekaroğlu, Muhittin Kaya, Arif Koçer, Ramazan Değer, Şehmus Ülek, Mehmet Alkış, Hüsamettin Korkutata, Abdurrahim Semavi, Ali Akel, İhsan Eliaçık, Ümit Aktaş, Yıldız Ramazanoğlu ve bir çok başka konuşmacı ile birlikte müzakereci olarak Ayhan Geveri yer aldı.

Forumda yer alan konuşmacılardan ;

Hilal Kaplan: ''Ümmetin tarih sahnesine çıktığı bu dönemde, bizlere düşen projeler üretmektir. Bu uyanış döneminde uyanık davranmalı. Kürt Meselesi bağlamında gözlemlediğim şey, Müslümanların ürettikleri özgün bir düşünce ve projeleri yok. Hiçbir ilahiyatçıdan Roboskî ile ilgili bir söz işitmedim. ''Türk" kelimesi bagajında Dersim'i de Diyarbekir Zindanı'nı barındırır. Kemalizm ölmedi icimizde yaşıyor. Eğer PKK Seçmeli Kürtçe derslerin seçilmesine engel olmasaydı, devlet daha çok Kürdoloji açmak zorunda kalacaktı.''

Mehmet Emin Ekmen: Konuşmasında ''kundakçı'' ifadesi nedeniyle Hayrettin Karaman'ı uslublu ve sert bir dille eleştiren Ekmen, İslamcı Türk aklı ile ilgili tahlillerde bulundu ve ''Kürtlerin insan olmasından kaynaklı haklarını tanımadıkça PKKyi sorgulamasını beklemeyin, meşruiyet tartışmasını yapmasını beklemeyin. Kürtlerin %60-70'i Ak Parti'ye destek vermişlerdir. Kimse Kürt'lerden eline silah alıp PKK'nin karşısına dikilmesini beklemesin.

Abdurrahman Kurt: ''20 yil onceki ilk Kürt forumunda mahlas isimlerle konusmustuk. Sivil ama o zamanki devlete illegal gorunen bir toplantiydi. Kürt varligini ispat etmeden 'eşit vatandasligi nasil tesis ederiz'e geldik. Yetersiz olsa da onemli bir asamadir. Kürtlerin birleşmişligi, ümmetin birleşmesinin ilk adımı olacaktır. Kerkuk'teki Turkmenin Irak Kurdistani parlamentosundaki temsil hakkina, anadilde egitim talebine bakinca esitlik talebini goruyoruz. Şahsi onerim devletin etnik vurgu yapmadigi bir sistemde yerel yonetimlerin guclendirilmesidir. Türk bayrağı, Türk siyaseti, Türk futbolu, Türk Kızılayı... denilen bir yerde Kürtlerin aidiyetini güçlendirmek zordur. O bayrak hepimizinse, hepimizin atalarinin kaniyla sulanmissa adina Türk bayragi demek dislayicidir. Demirel'e Avrupa'da sormuşlar: Siz Kürtlere kötü davraniyormuşsunuz ? Demirel: Öyle mi ? Peki Türk'lere iyi mi davraniyor muşuz ? demiş. Kürt olmayan Müslümanlar da çok çekmis, iyi insanlardir. Onlara sakince dertlerimizi anlatmali, istişare etmeliyiz. Ak Parti beğenmeseniz bile parametrelerden biridir. Doğrulari gormek, Zana'nin dedigi gibi teşvik etmek gerekir. Yanlis yapildigi yerde de uyarmak gerekir. Tarik Ziya Ekinci'nin 97'de yayinlanan Kürt sorunu kitabini herkese tavsiye ediyorum. Hicbir sey yapilmadi demek yanlis. O kitaptaki 14 onerinin 10 u su anda gerceklesmis durumdadir. Hicbir sey yapilmadi demek yanlistır. Cozumun ozeti anadilde egitim, temsilde adalettir.''

Abdurrahim Simavi: Diyarbakır zindanını anlattığı konuşmasında ''Açlık grevinin son bulması beni bir çocuk gibi sevindirdi. Öcalan'i ideolojik veya akidevi anlamda kabul edecek insanlar degiliz. Ama kabul edenlerin oldugu gercegini iyi gormek gerekir. BDP'ye oy verenlerin %86'si devletin kanını döktüğü insanlarin akrabasidir. Bunlarin sadece %36'si BDP'yle ideolojik birlik icinde oldugunu soyler. Ak Parti once Hakk'a sonra halka donmeli.''

İhsan Eliaçık: ''Kürdistan meselesi mülk ve mülkiyet sorunudur. Allah'ın ayetlerinden olan farklılıkları tek tipleştirmek Allah'a savaş açmak demektir. Bir topluluk başka bir topluluğun dilini anlamıyorsa, ayrı ayrı haklar olduğuna işarettir. Kürtler ve Türkler eşit hale gelene kadar ben Kürtlerin yanındayım. Bizim Leh-ul Mülk soylemimiz Kürt'lere degil, Türk'lere yoneliktir. Taa ki Kürtler ve Türkler eşit olana kadar. İsimler, bayraklar, devletler, sınırlar kutsal değildir. ''

Ümit Aktaş: ''Roboski, devletin sınırlarını kanla boyma mantığıdır. Devlet 33 kurşunun failinin adini kişladan kaldirdi ama bu kez sayiyi Roboski ile 34'e cikardi.

Yıldız Ramazanoğlu: ''Açlık grevindeki insanlarin sesini duyduk ve bundan sonra bu sorun bitene kadar sorumlulugu üzerimize almaliyiz. Kürtler neden sesini duyurmak için ölmek zorunda kalıyor ? Açlık grevi bitti, burda artık sorumluluk bize düşüyor. Kürt, dilini kaybedince, kaybeden ben oluyorum. Çünkü dil, hakikatin evidir.

Mehmet Alkış: ''Cenabı Hak Müslüman Türk ve Kürtlerin kaderini birlikte yazmis. Malazgirt, Safevilere karsi, Kahire seferi, Rus isgaline karsi,vb.''

Şehmus Ülek: "Sorunun adi Kürt sorunu degil, Kürdistan sorunudur. Filistin, Çeçenistan, Bask, vb. sorunlar hep cografya ismiyle anilir."

İbrahim Sediyani: ''Bir zamanlar İslamî dâvete öncülük eden özgür ve bağımsız bir Kürt milleti vardı ve bu Kürt milletinin yaşadığı büyük bir Kürdistan vardı. Kürtler’in İslam dîni ile tanışmaları ve Müslüman olmaya başlamaları, 637’den de önce, Hz. Peygamber (saw)’in sağlığında başlayan bir süreçtir. Kürtler’in ve Kürt coğrafyasının toplu olarak İslam ile şereflenmesi Hz. Ömer (ra) zamanında, 637 yılındadır. Kürtler, Araplar’dan sonra Müslüman olan ilk halktır; aynı zamanda Kürdistan coğrafyası da Arap Yarımadası’ndan sonra İslam güneşi ile aydınlanan ilk coğrafyadır.  İlk Kürt sahabe, başka bir deyişle tarihte Kelime-i Şâhâdet getirip Müslüman olan ilk Kürt, Zozan isminde bir kadındır. Nasıl ki Müslüman olan ilk kişi bir kadın (Hz. Hatice) ise, Müslüman olan ilk Kürt de bir kadındır. Eyyubî İmparatorluğu’nun nasıl yıkıldığını Türkiye kamuoyu pek bilmemektedir. Daha doğrusu gerçek yıkılış sebepleri ülkemiz insanından gizlenmektedir. Eyyubî ordusunun komuta kademesi, Kürtler’den ve Çerkesler’den oluşuyordu. Orduyu yönetenler Kürt ve Çerkes komutanlardı. Bu komutanların emrindeki askerler ise Araplar’dan ve “köle askerler” olan Türk kölemenlerden oluşuyordu. Arap askerler “İslâm’a hizmet” duygusuyla bu orduda gönüllü olarak askerlik yapıyorlardı. Ama Türk askerlerin konumu böyle değildi. Türkler “kölemen” olarak tabir edilen köle askerlerden oluşuyordu ve orduda “paralı askerlik” yapıyordu. Yani maddîyat karşılığında. İşte Eyyubî Devleti, orduda paralı askerlik yapan bu Türk kölemenler tarafından 1250 yılında yıkıldı. Türk kölemenler, Eyyubî Devleti’ni yıktıkları aynı yıl, hükümdarları Türk olan Memluklu Devleti’ni kurdular. Mısır’da Çerkes sultanları dönemi, aynı zamanda Çerkes tarihinin de bir parçasıdır. Mutlaka bu dönem gereği gibi ele alınıp ayrıntılı bir biçimde incelenerek Çerkes tarihindeki yerini almalıdır.” Çerkesler’i ilk olarak Mısır’a getirip yerleştirenler, Türkler’in Çerkesler’e kötülük yapmasından korkan Kürtler’dir. Selahaddîn Eyyubî ve komutası altındaki Kürt milletinin bütün bu anlattığımız hizmetlerin haricinde, bize kazandırdığı çok daha farklı ve sembolik bir güzellik de vardır. Fakat bu, mâlesef hiç söylenmemekte, konuşulmamaktadır. Kürtler, İslam tarihinde bayraklarda “Hilâl” sembolünün kullanılmasını başlatan Müslüman kavimdir. İslam tarihinde ilk “Hilâlli bayrağı”, Kürtler dalgalandırmıştır. Bu topraklarda Türkçe dışındaki hiçbir dile yaşam hakkı tanımayan ırkçı rejim, Kürtçe, Lazca, Gürcüce, Ermenîce, Rumca, Çerkezce ve Arapça olan tüm yer isimlerini haritadan silmiş, onlara uyduruk Türkçe isimler vermiştir. Bu ülkedeki tüm şehirler, tüm köyler Kürtçe, Lazca, Gürcüce, Ermenîce, Rumca, Çerkezce ve Arapça isimlerle kuruldukları ve halen dahi yerli halk tarafından bu isimleriyle anıldıkları halde, bunların tamamı resmîyetini kaybetmiş durumdadır. Cumhuriyet tarihi boyunca 28 bin isim zorla değiştirilmiştir. Asimilasyon amaçlı olarak değiştirilmiştir. Bunların 12 bin 211 tanesi köy isimleridir. Ülkede ismi değiştirilmeyen nerdeyse bir dönümlük bir toprak parçasının bile kalmadığı, 12 bin 211’i köy ismi olmak üzere 28 bin ismin zorla değiştirildiği, haritadan silindiği, yok edildiği bu “asimilasyon politikası”, bu topraklar üzerinde yaşanan en büyük utançtır. Bu utanç, aynı zamanda, hiç abartmasız, hak ve adalet mefkumundan uzaklaşmamış, vicdanı körelip kararmamış, erdem ve fazilet melekelerini yitirmemiş herkesin rahatlıkla kabul edeceği üzere, Kızılderili soykırımı ve Afrika’daki “insan ticareti”nden sonra, insanlık tarihinin en yüzkızartıcı 3. büyük suçudur. Tarihin en büyük 3. soykırımıdır. Bunun insanlık tarihinde, dünya tarihinde ikinci bir örneği yoktur, olmamıştır. Bu zûlme karşı çıkmak, köylerin ve şehirlerin gerçek isimlerini geri istemek için, illâ da belli bir kavme veya dünya görüşüne mensub olmak gerekmiyor. İnsan olmak yeterlidir.''

Toplantıda belirlenen ve basına dağıtılan 13 maddelik sonuç bildirgesinde şunlar yer aldı:

1. İslam kardeşliğinin birinci şartı eşitlik ve adalettir. Kürtler, nasıl ki insanlık ailesinin eşit bir unsuru ise aynı şekilde İslam milletinin de eşit bir unsurudur.

2. Kürt meselesi, Kürtler ve ülkedeki diğer kesimler için bir travmaya dönüşmüştür. Psikolojik ayrışmayı derinleştiren bu travmanın ortadan kaldırılması adına devlet, kısıtlanan, engellenen ve gasp edilen bütün hakları iade etmeli ve başta Kürtler olmak üzere bütün mağdurlardan resmi özür dilemelidir.

3. Şiddet, sorunun çözümü önündeki en temel engellerdendir. Ancak, şiddetin devam ediyor olması gasp edilen temel hak ve özgürlüklerin iade edilmemesinin gerekçesi olamaz.

4. Devlet, bütün kurum ve yasalarıyla, etnik çağrışım yapan vurgulardan arındırılmalıdır.

5. Eşitlik ve adalet bağlamında en büyük sorun olarak karşımızda duran anadilde eğitim ve kamu hizmetlerine anadilde erişimin sağlanması herkesin en doğal hakkıdır. Kamu otoritesi bu hakkın kullanımı için düzenlemeler yapmak ve gerekli şartları tesis etmekle mükelleftir.

6. Değiştirilen bütün bölge ve yer isimleri iade edilmelidir.

7. Üniter ulus devlet yapısı kutsal değildir. Kürt meselesinin çözümünde, 'üretilmiş kutsalların' insan hayatından önemli olmadığı gerçeği dikkate alınarak, bütün siyasi ve idari alternatif modeller tartışılabilmelidir.

8. Mevzuat, ceza yargılaması ve infaz sisteminin bir baskı ve sindirme aracı olarak kullanılmasına son verilmelidir.

9. Kürt meselesinin eşitlik ve adalet temelinde çözümü için bugüne kadar yapılan ve bundan sonra yapılması gereken bütün düzenlemeler anayasal/yasal güvence altına alınmalıdır.

10. Kürt meselesi bağlamında yaşanan ihlal ve zulümlerin tespiti ve tazmini için bağımsız ve icrai yetkisi olan bir komisyon oluşturulmalıdır.

11. Son yıllarda atılan olumlu adımların ve sıraladığımız bütün bu hususların kalıcı olabilmesi için sistemin etnik temele dayalı kurucu paradigması, hak ve adalet ekseninde yeniden düzenlenmelidir.

12. Anayasa çalışması tüm kesimlerin taleplerine cevap verecek yeni bir toplumsal sözleşme olarak ele alınmalı ve bir an önce sonuçlandırılmalıdır.

13. Sorunun mağduru olarak özgürlük ve haklarından mahrum bırakılmış kişilerin siyasi ve sosyal yaşama katılımlarının önünü açacak yasal düzenlemeler yapılmalıdır.

Cengiz Koyuncu / İznik - Bursa

HABER X




























Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.