SON DAKİKA
Hava Durumu

İlahiyatta YÖK krizi

YÖK Genel Kurulu'nca kabul edilen yeni İlâhiyat/İslâmî İlimler Programı ile ilgili Uludağ Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Öğretim Ü

Haber Giriş Tarihi: 31.08.2015 14:01
Haber Güncellenme Tarihi: 31.08.2015 15:01
Kaynak: Haber Merkezi
https://sehirmedya.com/
İlahiyatta YÖK krizi
YÖK Genel Kurulu'nca kabul edilen yeni İlâhiyat/İslâmî İlimler Programı ile ilgili Uludağ Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Öğretim Üyeleri tepki gösterdi. YÖK’ün müdahalesine karşı başlatılan imza kampanyası üniversite raportörü Doç. Dr. İsmail Sağlam ile öğretim görevlisi Doç. Dr. Kasım Küçükalp’i karşı karşıya getirdi.
 

 

YÖK’ün İlahiyat fakültelerine dair program değişikliği kararı, Uludağ Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Öğretim Üyeleri tarafından tepki ile karşılandı. Akademisyenler, internet üzerinden başlattıkları bir imza kampanyası ile itirazlarını dile getirdi. YÖK kararına tepki gösteren Doç. Dr. Kasım Küçükalp’in sosyal medya üzerinden paylaştığı görüşleri, üniversite raportörü Doç. Dr. İsmail Sağlam’ın tepkisi ile karşılaştı. Öğretim üyelerinin YÖK’e karşı başlattığı imza kampanyasında şu açıklamalar yer aldı:

“YÖK YÜRÜTME KURULU 24.07.2015 tarihli “Dersler” konulu yazısında bazı İlahiyat Fakültelerinde Arapça hazırlık sınıfının zorunlu olmaktan çıkarılmasından hareketle bütün fakülteleri kapsayan bir karar almıştır. Bu kararın 2013 yılında alınan kararın devamı olduğu açıkça bellidir. Hatırlanacağı üzere YÖK GENEL KURULU 2013 tarihinde bir eğitim programı hazırlamış, ancak akademik camia ve kamuoyundan gelen tepkiler sonucu kararını geri çekmiştir. Bu durum YÖK’ün web sayfasında kamuoyuna şu şekilde duyurulmuştur:  “Genel Kurulumuz 15.08.2013 tarihli toplantısında alınan İlahiyat fakültelerinin isimlerine ve müfredatına ilişkin kararların yürürlükten kaldırılmasına karar vermiştir. Bundan sonraki çalışmalar 2547 sayılı Kanun ve ilgili mevzuata göre, yükseköğretim yeterlilikler çerçevesi de dikkate alınarak yetkili kurum ve kurullar marifetiyle yürütülecektir.”

2547 sayılı Kanun’un 7. maddesinde YÖK’ün görevi  "Yüksek öğretim kurumlarında eğitimöğretim programlarının asgari ders saatlerini ve süresini belirler," hükmü ile açık biçimde sınırlandırılmıştır. Fakültelerin eğitim-öğretim programını hazırlama görevi adı geçen kanunun 17. maddesi ile fakülte kurullarına, bu programı karara bağlama görevi ise aynı kanunun 14. maddesi ile üniversite senatolarına verilmiştir.

YÖK GENEL KURULU 2013 yılında eğitim programına müdahale ederek kanunun dışına çıkmış, ancak daha sonra bu konudaki yetkinin ilgili kurullarda olduğunu kamuoyuna duyurmuşken 2015 yılında programların düzenlenmesine ilişkin, bu kez YÜRÜTME KURULU yeni bir karar almıştır. Böylelikle YÖK bir kez daha kanunun dışına çıkmış; fakülteleri ve senatoları tekrar işlevsiz hale getirmiştir.

Akademik etik ve özerkliğe, ayrıca hukuka aykırı bu uygulamanın iki sene içinde tekrar gündeme gelmesi İlahiyat camiasında ciddi kaygılara neden olmaktadır. Talebimiz, diğer fakültelerde olduğu gibi İlahiyat fakültelerinde de program işinin, mevzuata uygun olarak fakülte kurullarına ve üniversite senatolarına bırakılması, lehte veya aleyhte ayrıcalıklı bir tasarrufta bulunulmamasıdır.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

 

 
KASIM HOCA’DAN YÖK TEPKİSİ
 

Kasım Küçükalp

19 Ağustos, 22:01

Millet memleket derdinde, ne yapılabilir de şu akan kan diner ve dört bir yanı dert yüklü şu memleket birazcık olsun rahat bir nefes alır diye düşünürken, bizim YÖK'ün malum zevatı, işi gücü bırakmış, yangından mal kaçırırcasına ilahiyatlara çeki düzen verme derdinde. Allah insaf merhamet nasip etsin. Ama her şeyi bildiğini sanan aklı evveller şunu unutmasınlar ki, İslam'da ilim ve mülk Allah'ındır. Bundan dolayı bildiğinizi zannettiğiniz veya doğruluğundan emin olduğunuz hususlarda bile, mutlak hakikat veya doğruluk iddiasından vazgeçmek ve istişareden ödün vermemek gerekir

 

Kasım Küçükalp

23 Ağustos, 21:55

VALLAHİ UNUTMAYACAĞIM

Öyle bir memleket ki, 28 Şubat sürecini deruhte eden zihinler, ilahiyatlara çeki düzen verme derdinde olmuş ve bir programla ilahiyatlara müdahale bulunmuş, söz konusu program daha sonra AK Parti döneminde ilahiyat milli komitesince eksikleri olmakla birlikte olumsuzluklarından arındırılmış. Lakin gene bu dönemde, oluşturulan yeni YÖK ekibi ve ilahlyatlara çeki düzen verme derdindeki bir ilahiyatçı yök üyesi, masa başında hazırlamış oldukları yeni bir programla 28 Şubat'ı aratmayacak bir şekilde ilahiyatlara müdahalede bulunulmuştur. "Rektörlerde benim dekanlar da" diyen bu yönetim, ilk teşebbüslerinden, oluşan tepki üzerine geri adım atarak vazgeçmiş, fakat "kurt dumanlı havayı sever" misali, söz konusu yök yönetimi, memleketin şu zor zamanlarında dekanları ve rektörlük üst yönetimlerindeki adamları marifetiyle, fakülte kurullarının tepkisine rağmen, masabaşı programlarını ilahiyatlara dayatmaya başlamıştır. Unutmamak lazım ki, zulüm tek çeşittir ve Allah zalimleri sevmez.

 

 

Kasım Küçükalp

29 Ağustos  00:10

Uludağ İlahiyat Hocalarımıza Teşekkür

Ne tuhaf bir dünyadır. İktidarı arkasına alan birkaç aklı evvel ilahiyatlar üzerinde operasyonda bulunuyor. Dirayetli duruşlarından ve bildirilerinden ötürü Uludağ İlahiyat hocalarımıza içten teşekkür ediyorum. Sağolsun varolsunlar. Aynı şekilde, uyarılarımıza rağmen, yeni yönetimle birlikte, YÖK güdümüne giren ve adeta güç zehirlenmesine uğrayan hocalarımızı da Allah rahmetiyle ıslah etsin diyorum, zira Rabbim gazabıyla ıslah ederse kul buna dayanamaz, acısı büyük olur

 

Kasım Küçükalp

30 Ağustos 01:00

Meseleyi şu ders bu ders diye tartışmak yerine ilke düzeyinde tartışan ilahiyatçıların tepkisi, ne yazık ki, çarpıtılmak istenmekte. Problem YÖK'ün görev ve yetki sınırlarını aşması ve ikbal sevdalısı ilahiyatçıların buna teşni olmasıdır. Bizler, bu minval üzere, fakülte kurulunun almış olduğu karara rağmen uludağ üniversitesi üst yonetiminin bu kararı hiçe sayan YÖK güdümlü tavrını da bu vesileyle eleştirmiş olmaktayız. Lutfen kimse bizi aptal yerine koymasın

 
Kasım Küçükalp
30 Ağustos 23:50

Bir Müslümanın Şiarındandır

Herhangi bir üst konuma geldiğinde adalet ve hakkaniyet çizgisinden aleyhine de olsa ve duruşu, makamından etse de asla taviz vermez. Hiçbir biçimde istişareden ödün vermediği gibi, önyargıları konusunda da tetiktedir, zira önyargılar insanı aldatabilir. Birilerine duyduğu sempati Müslümanı adaletten alıkoymaz ve iktidarın sağladığı güç yüzünden de iktidar aşığı olmaz. Bilmediği konularda ahkam kesmez, böyle durumlarda olayların aslını araştırır ve yargısını ona göre verir. Aynı şekilde Müslümanın Allah'a vereceği nefes borcundan gayrı verecek hesabı ve kaybedecek birşeyi yoktur. Zira Müslüman kaybetme korkusunu kaybetmiş kişidir. Vesselam...

 

 

 
İSMAİL SAĞLAM: “GELİN KONUŞALIM”
 

Uludağ Üniversitei İlahiyat Fakültesi Ders Programı Üzerine Bir Değerlendirme
Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde bazı öğretim elemanları 28.08.2015 Cuma günü müfredat ile ilgili bir bildiri yayımladı. Bildiriyi ve bu çerçevede yapılan yorumları okuduğumuzda şu kelimeler öne çıkıyor: ’vesayet, zulüm, aklı evvel, yetki zehirlenmesi, İlahiyat Milli komite, 28 Şubat vs.’
Bu bildiride imzası bulunan bazı hocalarımız konunun kendilerine farklı anlatılarak imzalarının alındığını ve imzalarını geri çektiklerini bildiriyi yayımlayan hocaya ilettiklerini söylemekteler. Konu hakkına esaslı ve teknik bilgi almak isteyenler kurumun başında bulunan Dekan Prof. Dr. Abdurrahman Çetin Bey’den bilgi alabilirler.
İlahiyat Fakültelerinde kutsal metni (vahyi) anlamaya yönelik dersler Temel İslam Bilimlerinde toplanmıştır. Kişiyi ve toplumu anlamayı sağlayan dersler ise Felsefe ve Din Bilimleri altında toplanmıştır. Sanat, estetik, tarih, halkla ilişkiler vb. ders grubu ise İslam Tarihi ve Sanatları Anabilim dalıyla beraber diğer anabilim dallarına serpiştirilmiş ve vazgeçilmez üçüncü sacayağıdır. Ayrıca kutsal metni derilmesine anlamak; kişi, toplum, kâinat ile vahiy arasında interaktif bir ilişkiyi gerektirdiğinden bu sacayakları bir manada topyekûn vahyi anlamayı kolaylaştıran unsurlar olarak değerlendirilmelidir.
Eğitim Bilimleriyle uğraşan bir akademisyen olarak ‘Türkiye’de Yüksek Din Öğretimi nasıl olmalı, bu öğretim sonucu hangi sonuçlara ulaşmak hedeflenmelidir?’ sorusunun sürekli canlı tutulması gerektiğini düşünürüm. Çünkü programlar durağan değil sürekli ihtiyaçlara göre gelişim gösteren karaktere sahip olmalıdır. Bahsi geçen bildiri ve bunun etrafındaki yorumlarda telaffuz edilen kelimelerle sağlıklı bir sonuca ulaşmak hem mümkün değildir, hem de bilim adamı üslubu değildir.
Birkaç yıldan beri Türkiye’de dile getirilen, İlahiyat Fakültelerinde yetişen öğrencilerin Temel İslam Bilimlerinde yeterli donanıma sahip olmadıklarıdır. Bu varsayım bilimsel bir problem olarak ele alınıp bilimsel üsluplarla çalışarak çözümler üretilebilir. Konu hakkında kitaplar ve makaleler yazılabilir, sempozyumlar düzenlenebilir. Bilim insanlarına da bu yakışır diye düşünüyorum.
Netice itibariyle şu an Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde hiçbir Felsefe ve Din Bilimleri dersine dokunulmamışken (Din Hizmetlerinde Rehberlik ve İletişim dersi hariç. Bu ders Dekan Bey’in ifadesine göre sehven programda görünmüyor, bu yanlışlık düzeltilecek ve okutulmasına hiç ara verilmeyecek) yıllarca hiçbir üniversitede okutulmadığı halde sadece bu üniversitede dayatılan Nutuk dersi kaldırılmış, Girişimcilik, İBAY, GDK gibi dersler seçmeli ders haline getirilmiş, bunların yerine Tefsir, Hadis, Kur’an-ı Kerim ve Arapça gibi derslerin haftalık ders saatleri artırılmıştır. Öğrencilerin üzerindeki toplan ders saati de ağırlaştırılmamıştır.
İlahiyat Fakültesinde bir öğretim üyesi olarak çağrım: Ey Hocalarım, arkadaşlarım, kardeşlerim, gelin konuşalım, tartışalım, meseleyi kör döğüşüne çevirmeyelim. Problemlerimizi bilim adamına yakışır şekilde çözmeye çalışalım. Çekişmeyelim, didişmeyelim, bir olalım ve milletimize hizmet üretelim. Bilelim ki, yapacağımız işler vaktimizden çok fazladır.
Selam ve hürmetlerimle…

 
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.