'Kur'an diyalektiğini anlamalıyız'

►Sercan GÜLER

BTÜ’de  'Kaostan Ne Çıkar' konulu konferansta konuşan AK Parti İstanbul Milletvekili Metin Külünk, “Biz galibiyet aklını nasıl üreteceğiz? asıl konuşulması gereken budur. Bu yüzden Kur’an diyalektiğini anlamamız gerekiyor” dedi.

AK Parti İstanbul Milletvekili Metin Külünk`ün katılımıyla Bursa Teknik Üniversitesi'nde 'Kaostan Ne Çıkar' konferansı düzenlendi. YÖK’ün resmi olarak görev biçtiği, robotlar ve akıllı sistemler alanında uzmanlaşması istenen bir üniversite olduklarını belirten Rektör Arif Karademir, “ BTÜ, Bursa gibi hem maneviyatı hem de sanayisi güçlü olan bir coğrafyada, 2023 değil 2100 ve daha ileri hedefleri tutturabilecek, Bursa’daki değişimin ilk kıvılcımını ateşleyebilecek, şehirlerlerin başında gelmektedir. Hep beraber ülkemizin kalkınmasına katkı koymaya çalışacağız.” diye konuştu.

KAOSUN GEREKÇESİ ZAMANIN DÖNÜŞÜMÜ

"Kaostan Ne Çıkar" konulu konferansına konuşmacı olarak katılan AK Parti İstanbul Milletvekili Metin Külünk, kaosun hep siyasi gerekçeler üzerinden konuşulduğunu aslında kaosun gerekçesinin zamanın dönüşümü olduğunu söyledi.  Külünk, zamanın dönüşümünü su sözlerle özetledi: “ Zaman eşya üzerinden dönüşür, eşya bilgi üzerinden var olur, bilgi de ileride enerji üzerinden şekillenecek. Kaynaktaki enerjinin sırrına akıl üretebilirsek, geleceği belirleme şansımız olur. Allahın Kainata yüklediği enerjini dinamiklerini anlarsak, bugün yaşadığımız kaosu da, geçmişte yaşanan kaoslardan çıkan düzeni de doğru anlamış oluruz.”

“YENİK BİR MEDENİYETİN ÇOCUKLARI OLMAZDIK”

Sanayi Devrimi, 18.yüzyıl sonunda güçlü bir buhar teknolojisi ve fabrika üretimi enerjisini üreten akıl Osmanlı topraklarında vucut bulsaydı durumun daha farklı olabileceğini söyleyen Külünk, “ Gelişen ve değişen düzen Osmanlı topraklarından başlasaydı, yenik bir medeniyetin çocukları olmazdık. Bugün de eğer robotu, yapay zekayı anlamazsak bunu anlayacak aklı üretemezsek bu kaosun ne olduğunu anlayamayız. Bu yüzden BTÜ’nün robotik bir akılla yürütülmesi ve yapay zekâyı doğru anlayacak insanları yetiştirmek üzere bu şehirde konumlandırılmasını son derece önemli buluyorum.” diye konuştu.

“TESLİMİYET İÇERSİNDEYİZ”

Akıllı telefonların bütün bilgilerimizi topladığını ve dünyayı nasıl yönetirim sorusunun cevabını verdiklerini dile getiren Külünk, “ Bizde oturuyoruz, onları taklit ediyoruz. Suriye’yi, Myanmar’ı konuşuyoruz yenilgi adreslerini konuşuyoruz,  bizim galibiyeti konuşmamız lazım. Biz galibiyet aklını nasıl üreteceğiz asıl konuşulması gereken budur. Bu yüzden bilmemiz gerekiyor.” dedi.

“KUR’AN DİYALEKTİĞİNİ ANLAMAMIZ GEREKİYOR“

Allah, kainat, insan ilişkisini; Kur’an’ın bütün insanlık için bir kitap olduğunu unutmamamız gerektiğini altını çizen Külünk, şunları söyledi;  “Müslümanlar, Kur’an diyalektiği ile kainat kitabını okumaya kendilerini vermedikleri müddetçe bu yenilgi devam edecektir. Kur'an diyalektiğinde anlamak, sadece Müslümanlara ait özellik değildir. Kur’an diyalektiğini anlamak, bütün insanlığa ait bir değerdir. Müslüman’ın diğerinden farkı iman farkıdır. İman etmeyenlerde kuran diyalektiği üzerinden kainat kitabını okur. Okuduğu için bilgiyi üretir. Okudukları için sanayi devrimini, fiber optik ve robotik devri üretiyor. Okudukları için yapay zekayı üretiyor ama en nihayetinde hak ile batılın mücadelesinde onlar bu okuduklarını tanrıyla savaşa dönüştürüyorlar, biz eğer okuyup başarsaydık, tanrıyla savaş değil, tanrıyı anlamak ve tanrıya teslim olmak için bu bilgileri insanlığın faydasına sunardık.”

ÜNİVERSİTELERDE ESMA’ÜL HÜSNA DERSİ OLMALI 

Üniversitelerin fizik bölümünde Esmaül Hüsna’yı anlama dersi olması gerektiğini belirten Külünk, “Hepimizin akıllı telefonları müthiş bir mutlulukla cebimizde taşıyoruz, ama hiç diyalektiğine bakmıyoruz. Bugün akıllı telefonları üreten akla inanılmaz güç yüklüyoruz. Allah Semih değil mi? Tasavvuf erbabının zikir halkası yok mu? Bu telefonlarda ne vücut bulmuş; görme, işitme, bilme… Allahtan bir şeyin gizlenmesi mümkün olmadığına göre, her şeyin aşikar olduğu, bu kainattaki bu bilginin, bir yerde eşyaya dönüşmesi çok mu olağanüstü bir şey, ama biz aklı özgürleştiremediğimiz için Batının başardığı her şey bize olağanüstü geliyor. Olağanüstü olan bir şey yok. Sadece Müslümanların dondurulmuş aklının çaresizliği var.” diye konuştu.

TÜRKİYE ÖNEMLİ BİR GÜÇ MERKEZİ

Çok kutuplu dünyada en önemli güç merkezinin Türkiye olacağını aktaran Külünk, şöyle devam etti: "Siyasi, iktisadi, askeri her anlamda. Türkiye'nin bugün yaşadığı sancıların temel sebebi de bu bir güç merkezi olma yolunda ki yürüyüşün güç sancılarıdır. Bundan dolayı endişe etmeyin. Ümitsiz olmayın, ümitli olun. Bu sancılar olmadan bu büyük dönüşümler gerçekleşmiyor. Türkiye bu anlamda ne yapıyor? Türkiye kendisini geleceğe hazırlıyor. Osmangazi Köprüsü sadece yolu bir saate düşürmek için yapılmamıştır. Üçüncü havaalanı sadece 'bizim çok büyük bir havaalanımız var' demek için yapılmış bir havaalanı değildir. Bu projelerin hepsi gelecek yüz yıla hazırlık projeleridir. Eğer bu projeler yapılmasaydı Türkiye'nin faize giren kaynakları, faizden düşüp bu projelere aktarılmasaydı Türkiye bu projelerle yüz yıla hazırlığı yapılmasaydı 30 yıl önceki Türkiye'de kalırdık. Sayın Erdoğan, Türkiye'ye bugünden bakmadı. Erdoğan, Türkiye’ye 50 yıl sonrasından baktığı için Türkiye bu yatırımları yaptı. Bu bir devlet aklıdır. Devlet 2032'e değil, 2100'lere hazırlanıyor. 2100’de Türkiye dünyanın en güçlü lojistik ticaret merkezi olacak."

“ERDOĞAN DÜŞMANRLIĞININ NEDENİ…”

Bugün Türkiye'yi gelecek üzerinden yönetmek zorunda olunduğunu ifade eden Külünk, "Erdoğan'a düşmanlıklarının temel sebebi, Erdoğan'ın Türkiye'yi bugünden yönetmemesidir. Erdoğan Türkiye'yi bugünden yönetmiyor. 50 yıl sonrasından bugüne taşıdıkları için Erdoğan düşmanlığı var. Bu son derece önemli bir adrestir. Erdoğan düşmanlığını günlük gelişmeler üzerinden okumayınız. Erdoğan Abdülhamit çizgisinde Türkiye'yi gelecek perspektifinde okuduğu için ve o Türkiye'yi gelecek perspektifine hazırladığı için Erdoğan düşmanlığı var küresel sistemde." ifadelerini kullandı.

Konuşmaların ardından Bursa Teknik Üniversitesi Rektörü Arif Karademir, Külünk'e tablo hediye etti.