SON DAKİKA
Hava Durumu

Bursa yenilgisini hazmedemiyorlar!

Yazının Giriş Tarihi: 27.11.2019 18:19
Yazının Güncellenme Tarihi: 27.11.2019 18:19

Bursa’nın en önemli noktası Ulucami’yi de içine alan Tarihi Çarşı ve Hanlar Bölgesi ile ilgili bir hayal gerçeğe dönüşüyor. Belediye Başkanı Alinur Aktaş büyük bir heyecan ve gayretle projenin gerçekleşmesi için çalışıyor Türkiye Cumhuriyeti devleti bu projeye el atıyor.

Devlet projesine dönüşüyor bir anlamda Tarihi Çarşı ve Hanlar Bölgesi Projesi. Bu heyecanı ve mutluluğu da Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş basın mensupları aracılığıyla kamuoyuyla paylaşıyor. Tarihimiz boyunca kurduğumuz en büyük devlet Osmanlı İmparatorluğu…

Türkiye’nin en büyük devleti olduğu gibi İslam medeniyetini de en büyük devleti. İşte o devletin Bursa’ya bıraktığı çok önemli ve özel bir miras Ulucami’yi de içine alan Tarihi Çarşı ve Hanlar Bölgesi. Hem kültürel bir miras hem de İslam medeniyetinin bir mirası bugüne aktarılan.

Yeni faaliyete geçen bir internet sitesinde köşe yazan Yüksel Baysal, dün bir yazı kaleme aldı. Bunca özelliği olan bir yer için devlet belediye seferber olmuşken, bu projeyi nasıl değersizleştiririm derdinde olsa gerek akla hayale gelmeyecek bir eleştiri yaptı.

Tarihi Çarşı ve Hanlar Bölgesi Projesi’nin alkol ikram eden restoranlar olması gerekiyormuş. Olmazsa olmazmış!

Bakın okuyanların hayretler içinde kaldığı yazının o bölümü şöyle:  “İkincisi, AK Parti belediyeciliğinin anlayışıyla ilgili... Gelecek yabancı turist, hanlar bölgesini bir saat içinde gezip bitirir. Gelen insana zaman geçirtecek organizasyonlar yapılması zorunlu... İçkili mekân izni verilmezse, turist bakar ve gider! İnsanlar, yemeğe, içmeye, gezmeye, güneşlenmeye, denize girmeye, tarihi kültürel mekânları görmeye geliyorlar. Denizimiz, güneşimiz, kumumuz olmadığına göre hiç olmazsa diğer olanaklarımızı turiste sunmamız gerekiyor. Bunun için orada içkili mekânlar şart!”

Siz hayatınızda her hangi bir Hıristiyan memlekette buna benzer bir şey duydunuz mu? Müslümanlar domuz eti yemiyor tarihi bölgelerde menülerden domuz etini kaldıralım diyeni, ya da restoranlardan alkolü kaldıralım diyeni…

Duyamazsınız! Çünkü üç kuruşa tüm kültürlerini inançlarını teslim etmezler. İnançlarına ve kültürlerine saygısızlık ettirmezler. Etmeye kalkana da müsaade etmezler.

Bursa’nın birçok yerinde alkollü restoranlar mevcut. Adı geçen bölgeden 150 metre aşağıda kendi hikâyesi ve tarihi olan Arap Şükrü Sokağı var mesela. Tophane’de varlar. Birçok yerde restoranlar var. Turist geldiğinde istediğini yiyip içeceği yüzlerce binlerce alternatif var!

Eee peki Tarihi Çarşı ve hanlar Bölgesi için neden böyle bir şey yazdı Baysal?

Çok basit. Yüksel Baysal CHP’lidir ve 8 ay önce Mustafa Bozbey’in yenilmesini hala hazmedemedi! İstanbul ve Ankara CHP’li adayları seçerken Bursa Alinur Aktaş’tan yana kullandı tavrını. O halde sandıkta yıkamadıklarını algı operasyonları ile yaptıklarını değersizleştirerek milletin gözünde yıkacaklar.

En azından düşünce bu! Yüksel Baysal’da çok iyi biliyor ki o bölgede bahsettiği mevzu asla olmayacak bir şey! Projede o kadar küçük detaylara indirgenecek bir şey değil! Ama İslam’a Osmanlı’ya ve bunları savunanlara karşı içlerinde öyle bir öfke var ki, dindiremiyorlar. Her fırsatta o öfkelerini açığa vuruyorlar.

Turizm önemlidir ancak medeniyetimizi ve kültürümüzü aşağılayacak bir para ve meta henüz dünya üzerinde var olmamıştır. Olmayacaktır da! Turist 3 kuruş para bırakacak diye değerlerimizi onlara çiğnetmeye kimsenin de gücü yetmez. Orada duracaksınız.

CHP kurulduğu günden beri İslam’a düşman!

Osmanlı İmparatorluğu’ndan Türkiye Cumhuriyeti’ne geçiş süreci enteresan bir dönemdir.

Devletten önce CHP kurulmuştur örneğin. Cumhuriyetin ilk dönemlerinde halka yapılan zulüm CHP üzerinden gerçekleştirilmiştir. Öyle ki ulusal kurtuluş savaşı veren milleti kaba kuvvetle hizaya çekmiştir CHP. Ya da çekmeye kalkmıştır.

Daha Cumhuriyet kurulmadan devletin dolayısıyla milletin dinini değiştirmeye kalkan da CHP’dir. Kurtuluş Savaşı’nın en önemli kahramanı Kazım Karabekir Paşa’yı idama götürmeye kalkan da CHP’dir. Ve o CHP’nin milletin dinine düşmanlığını, İslam’a olan öfkesini yıllar sonra Kazım Karabekir Paşa hatıralarında anlatıyor.

Kazım Karabekir, İslam’dır İslam’dan yanadır. O nedenle Cumhuriyetin 70 yıl hâkim ceberut devleti onu hep ötelemiş, hep yok saymaya kalkmıştır. Hâkim sınıfın vesayeti Karabekir’in çok önemli bir aktör olarak sahnede var olmasından hep rahatsız olmuş, bir çok kahraman gibi onu da tarihin tozlu raflarına hapsetmeye çalışmıştır.

Peki, ama neden?

Nedeni çok basit. Bakın Türklerin dinini değiştirmeye kalkan CHP’nin o dönem dayatması ve karşılarına dikilen Karabekir Paşa’nın mücadelesi bunun en önemli göstergelerinden biri. İşte Karabekir Paşa’nın hatıralarından din tartışmasıyla ilgili kısa bir bölüm:

Karabekir Paşa anlatıyor:

"18 Temmuz 1923 günü Ankara İstasyonundaki binada Teşkilat-ı Esasiye'de yapılması düşünülen değişiklik müzakere ediliyordu. Bu ikinci müzakere günü imiş. Bana haber vermemişlerdi. Bugün ben tesadüfen hazır bulundum.

Mustafa Kemal Paşa’nın başkanlığında şu zatlar bu işle meşguldü:

İç İşleri Bakanı Fethi Bey (Okyar), İktisat Bakanı Tevfik Rüşdü Bey (Aras), Nafia Bakanı Fevzi Bey, Maliye Bakanı Hasan Bey, Ziraat Bakanı Sabri Bey, Basın Yayın Genel Müdürü Ağaoğlu Ahmet Bey, Mebuslardan Ziya Gökalp, İhsan Bey, Sivas mebusu Rasim Bey. Başbakan Rauf Orbay ve Maarif Vekili Sabri Bey’ler esasen seçim komitesinde bile bulunmamışlardı.

Ben geldiğim sırada Tevfik Rüştü Bey (Aras) konuşuyor ve şöyle diyordu:

"Ben kanaatımı millet kürsüsünden de haykırırım… Kimseden korkmam… Teşkilat-ı Esasiyemizde dinimiz apaçık yazılmalıdır.." diyordu.

Ben söz aldım ve sordum:

“Teşkilatı Esasiyede dinimizin İslâm olduğu yazılıdır Tevfik Rüştü Bey. Hangi kanaatı haykıracaksın? Hıristiyanlığı mı?"

Mahmut Esat Bey (Bozkurt) söz aldı ve sertçe cevap verdi:

"Evet hıristiyanlığı.. Çünkü İslâmlık terakkiye manidir. Bu dinle yürünmez mahvoluruz. Ve bize de kimse ehemmiyet vermez.." dedi.”

Bugün cami bahçesinde restoran açın yoksa turist durmaz diyenlerle bunların farkı ne?

Akkuş’a çok çirkin operasyon!

CHP’de kongre süreci tüm heyecanıyla sürerken, Bursa’da kan gövdeyi götürüyor. Ancak son yaşanan olaylardan biri oldukça çirkin ve yakışıksız bir hal aldığını gösteriyor içerdeki savaşın.

Malum geçtiğimiz günlerde Atatürk’e benzerliğini ranta çeviren bir tiyatrosu ülke gündeminde uzun süre yer almıştı. Atatürk’ü kullanarak istismar ederek geçimini sağlayan bu tiyatrocu üzerinden bu kez Hüseyin Akkuş’a operasyon çekilmeye kalkıldı. Bir internet sitesi üzerinden gerçekleştirilen operasyonda,  kamuoyunda, "Çakma Atatürk" olarak anılan Tiyatro Oyuncusu Göksel Kaya'nın, "Beni 29 Ekim'de Bursa'ya CHP İl Başkanı Hüseyin Akkuş davet etti" sözleri haber yapıldı.

Tepkilerin odağındaki ismi Bursa’ya davet ederek o rezil görüntüleri ortaya çıkartan olarak hedef gösterilen Akkuş ise "Göksel Kaya ile tanışmıyoruz, 29 Ekim'de veya başka bir tarihte Bursa'ya davet etmedim, kendisiyle yüz yüze ya da telefonla bir kez bile görüşmüş değilim." dedi.

Besbelli ki birileri bel altı siyaseti ile CHP’de iktidarı ele geçirmek istiyor. Ve karşısına kim çıkarsa çıksın iftira yalan ve kumpasta sınır tanımıyor. CHP İl Başkanı Hüseyin Akkuş’u sabahtan akşama kadar yerden yere vurup paspas edecek onlarca hatası yanlışı var ancak onları eleştirmek yerine böylesi çirkin bir oyunda pespaye etmeye kalkmak gerçekten çok ayıp.

Verilmek istenen mesaj çok çirkin ve çok utanç verici.

Bülent Erden bam bam bam!

İcraatları ile gündeme gelmeyi başaramayan (ki icraatın olmazsa polemikle ancak gündeme gelirsin) CHP’li Mudanya Belediye Başkanı Hayri Türkyılmaz son günlerde yine kitleyi konsolide edebilmek için Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’ı hedef almaya devam ediyor.

Ancak Mudanya’nın onlarca sorununa çare bulamayan ve icraat ortaya koyamayan CHP’li Mudanya Belediye Başkanı Hayri Türkyılmaz’ın karşısında bu kez sert bir muhalefet var. MHP Mudanya Belediye Meclisi Grup Sözcüsü Bülent Erden!

Türkyılmaz’ın üst üste Büyükşehir Belediyesi’ni şikâyet eden açıklamalarının ardından sosyal medyadan bir paylaşım yapan Erden, Türkyılmaz’a görevini hatırlatarak, “Şikâyet değil çözüm üretme makamındasınız” dedi.

Erden mesajında şunlara yer verdi: “Mudanya’nın öncelikle asgari ihtiyaçlarının karşılanması, ardından Marmara’nın İncisi tanımına yakışır yatırımların yapılması asli göreviniz. Sorumluluğunuzu iki ana başlık altında topladığımızda;

1- İlçe belediye başkanı olarak yetki ve sorumluluk alanınızdaki işleri yapmak üzere projeler geliştirmek, gerekiyorsa kaynak yaratmak ve icra etmek

2- Yetki alanınız dışındaki işler için yine ilçe belediye başkanı sorumluluğu ile ilgili yetkili kurumlardan (bürokrasi, büyükşehir belediyesi, bakanlıklar) talepte bulunarak hizmetin Mudanya’ya gelmesini sağlamak.

1.Başlıktaki görevlerinizi ne kadar yerine getirdiğinizi Mudanyalı hemşerilerimizin takdirine bırakıyorum.

2.maddedeki sorumluluğun gereğini yerine getirememiş olmanızın sebepleri;

-Büyükşehir Belediyesinden alınacak hizmetleri Büyükşehir Belediye meclis toplantısında gündeme getirmek üzere 2014 yılından bugüne gerçekleşen 70 meclis toplantısına katıldığınız toplantı sayısı 2 elin parmaklarını geçmez. Bürokrasi ve Bakanlıklarla temaslarınızı sorgulamaya dahi ihtiyaç duymuyorum.

-Hırsla, kavgacı üslupla, ego ile siyaset yapılmaz. Yapılması halinde hüsranı Mudanya yaşar. 8 aylık süreçte gerek meclis toplantılarında gerekse meclis dışındaki çağrılarımda Mudanya’nın menfaati için; Doğrularda yanınızda, Eksiklerinizin tamamlayıcısı, Yanlışlarınızın uyarıcısı olacağımızı ve bunlar şahsınız ve kamuoyu ile paylaşacağımızı ifade ettik. Tüm samimiyetimle ifade ediyorum: Kimlerin bizlere oy verdiğini bilmiyoruz. Ancak görevimizi eksiksiz yaparak seçmenin helalliğini alabiliriz. Kul hakkı hassasiyeti ile Gelin ortak akıl çalışalım. Saygılar.”

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.