Bugün yerel yazmayı deneyeceğim.

Pazar sabahları ‘Botanik Parkı’nda spor yapmaya gidiyorum. (Adı geçmişken de parkı yapan Erdem Saker’i minnetle, şükranla anıyorum.) Giderken yolun sağında bir reklam afişi görüyorum. Afişte Timsah Arenanın fotosu var ve üzerinde: ‘Bursa’nın yeni simgesine 5 km.’ yazıyor. Ne zaman görsem bu ‘simge’ konusu üzerinde düşünmeden edemiyorum. 

 

 

Ben Trabzon doğumluyum. Lise sona kadar orada kaldım. 1985’ten beri de Bursa’da yaşıyorum. Ne zaman yeni birisi ile tanışsam ve memleketimin ‘Trabzon’ olduğunu söylesem bana Trabzonspor hakkında bir şeyler söyler veya sorar.  Futbolla ilgilenmediğim için de her defasında zor zamanlar yaşamaktayım.  Bugünlerde biraz ders çalışmaya  bile karar vermiş durumdayım.
Bu neden böyledir?
Çünki Trabzon için TS gerçekten bir simgedir. TS Kemeraltında ‘Çancılık’ yapan Ahmet Suat Özyazıcı gibi amatör antrenörlerin canhıraş çabaları ve bölge insanının çocuklarının amatör bir ruhla oynaması ile zirveye çıkarılan ‘ezilmiş Anadolu halkları’nın temsilcisi olmuştur yıllarca. Zirvede ‘İstabul takımı’ olmayan tek takımdı bir zamanlar….
Ayrıca Trabzon deyince ‘hamsi’nin dışında ‘simge’ olarak nitelenebilecek çok fazla şey yoktur.
Ancak Bursa denince durum öyle midir?
Birkaç gün önce Facebook duvarımda bir soru sordum:
“Bursa'da ikamet eden / Bursalı arkadaşlarım,
Sizce Bursa'nın simgesi ne olmalıdır?”

O kadar çok şey yazıldı ki, Bursa’da yaşayan birisi olarak kendimi şanslı hissettim ve şükrettim.
‘Kestane, Kestane şekeri, Şeftali,  Su, Uludağ, Ulucami, Hacivat-Karagöz, Yeşil türbe, Ahmet Günaydın, Teleferik, Hanlar, Havlu, İpekböceği, Cavit Çağlar… vd.

Sadece Bir arkadaşım ‘Timsah Arena’ yazdı. Birkaç arkadaş ta ‘Toki’ yazdı.
Bu konu üzerinde benim düşüncelerim ise şöyledir:

‘Timsah Arena’ dinlediğim ve Bursa’da ikamet eden mimar, mühendis, işadamı, aydın, siyasetçi ve halktan insanların tamamı açısından skandal bir projedir. Ben de buna ikna olmuş durumdayım.
Bir kere Bursa trafiğinin kilitlendiği bir bölgeye inşa edilmiş olması, başlangıçta öngörülen maliyetinden çok daha pahalıya mal olması (tahmin edilenden 5- 10 kat daha fazla maliyet (abartılmış olabilir)) kentin daha öncelikli bir çok sorunu varken 2 haftada bir yapılacak olan bir maç için bir futbol kulübüne temlik ettirilecek olan stada Bursa’lıların parasını akıtmanın israf olması, Bursa’da yaşayıp vergi veren, ama Bursasporlu olmayan insanların olması.. vs.

Böyle bir projenin ‘Bursa’nın yeni simgesi’ olarak takdim edilmesi bence yanlış bir seçimdir.
Ben başka bir simge önereceğim.
Bursa’ya İstanbul istikametinden girdiğinizde Dürdane rampasından inerken daha ‘anaaa’ diyeceğiniz şekilde karşınıza dikilen bir simge…
Ankara istikametinden şehre girmeden şehirde ilk göreceğiniz simge….
Mudanya’dan gelirken Göynüklü’den aşağıya inerken görebileceğiniz bir simge…

‘Toki Doğanbey Konutları’

Nasıl ki New York’un simgesi kuleler ise Bursa’nın da simgesi kuleler olmalıdır. Hem Bu kuleler Bursa’nın eski simgelerinden birçoğunu da gölgede bırakmış durumdadırlar. (Ulucami, Hanlar bölgesi..) Daha seküler olmaları da ayrı bir kazanım Bursa’mız için.
Önerim şu: Toki, Çarşamba, Gazcılar ve Elmasbahçeler semtlerini de proje kapsamına alarak daha geniş bir ‘Kuleler bölgesi’ oluşturmalıdır.  Amerikalıların Menhattını varsa bizim de ‘Tokihattın’ımız olsun.
Ayrıca kent merkezine yapılacak olan bu türden ‘sosyal konut’ların halkımızın ulaşım masraflarını azaltacağı, otopark sorununu ortadan kaldıracağı, kent merkezinde kiralık ev bulmakta sıkıntı yaşanmayacağı, halkımızı bir araya toplayarak, sosyal bağları güçlendireceği… vs gibi hususlar dikkate alındığında da asıl simge olması gerekenin ‘Toki konutları’ olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.
Ne diyelim, Fikir bizden, icraat başkanlarımızdan.