Yazının başlığına bakıp da 19. yüzyıl Britanya’sını anlatan Charles Dickens’in 13üncü romanını anlatacağımı zannetmeyin. Kemal’i ve CHP’yi anlatacağım. Onların umutlarını, hayallerini irdeleyeceğim (entel olsun diye bu kelimeyi kullandım.) bu yazıda. Hoş sonunda içerideki Selo onlara Abel Magwitch gibi bir miras bırakmayacak bu defa ama olsun. Umut işte, yemekle bitmiyor.

Gizliden HDP ile ittifak arayışları sürüyor bunların. Kemal’in görevlendirdiği isimler kapalı kapılar ardında pazarlıklar yapıyorlar. İP’çilerle olduğu gibi sonunda papaz olmazlar veya kendi adaylarını küstürmezlerse Güneydoğu’da HDP’yi destekleyecekler. Maksat Ak Partiyi olabildiğince engelleyebilmek…

Kriz tellallığı devam ediyor. Özellikle Almanya ve İngiltere başta olmak üzere Avrupa’da yaşayan Türklere Noel’den sonra yeni bir döviz atağı olacağı ve kurların aniden fırlayacağı anlatılıp duruyor. Bunların Noel’i de yılbaşı. Yarattıkları ucube din öyle diyor. Hristiyan, Pagan, Budist, İslam karışımı bir din bu. Asla Guru Nanak’ın İslam’dan esinlenip kurduğu Sihizm gibi anlaşılmasın. (İngilizce telaffuzunu duysanız yerinizden zıplarsınız.) Bu tamamen heykeller dikme ve insanları tanrılaştırmaya yönelik bir din. Zaten biliyorsunuz, anlatmaya fazla hacet yok.

Neyse konuyu dağıtmayalım.

Yılbaşından sonra büyük bir döviz saldırısı ile Dolar ve Euro’nun fırlayacağını anlatırken de bu defa kürarda çok daha fazla yükselme olacağını söylüyorlar tüm kıta Avrupası ve Birleşik Krallık ’ta. At yalanı severim inananı…

Tabii ki deneyecekler. Bunlar verilen talimatları eksiksiz yerine getirmeye çalışırlar elbet. Deneyecekler de başaramayacaklarını iyi biliyorlar. Buna rağmen ekonomi yazarı diye adlandırdıkları kişilere “Seçimden sonra IMF’nin kapısını çalacaklar.” Diye yazdırıyorlar. Utanma sıkılmayı, vatan sevgisini bir kenara bırakın. Çünkü “Tayyip nefretleri” gözlerini karatmış. Babalarını dinlemez Sayın Başkanımızdan kurtulmak için mandacılık dâhil her şeyi düşünürler. Ağa babaları da mandacıydı zaten…

Ne var ki gözlerini bürüyen nefretleri gri hücrelerinde de reaksiyona sebep olmuştur. Bu nedenle papağan gibi aynı şeyleri tekrar edip dururlar.

Baksanıza Kemal milyonu aşkın tazminat ödedi, hâlâ vazgeçmiyor Man Adası safsatasından… O paralar nereden geliyor hiçbir maliyece, hiçbir savcı merak edip araştırmıyor ya yanarım da ona yanarım…

Neyse, adamlar hâlâ “Kriz var. Bu krizi demokrasi çözer ancak.” Diyerek Fetöcüleri kodesten kurtarmaya mı çalışıyor acaba? Diye merak ediyorum. Seçimler öncesi ekonomik kriz tellallığı yapacakları yerde plan projeye odaklansalar daha çok puan kazanacaklar. Onu bile akıl edemiyorlar.

Hal böyle olunca da İzmir’i bile kaybetme tehlikesini yaşıyorlar. Tehlike onlar için tabii… İzmir halkı için kurtuluş olur.

Bunlar ayrıca Fransa’daki sarı yeleklilere de özeniyor. Ah bizimkiler de çıkıp şöyle sarı yelekleriyle bir arzı endam etseler! Adam utanmadan halkı sokağa çağırıyor. Hepsinin ağzını burnunu dağıttırıp içeri attıracak… Kendi iç karışıklığına bakmıyor bile. Baksanıza Balıkesir çoktan kazan kaldırdı…

Ancak bir başka tezgâhı da ifade edeyim. Gördüğüm kadarıyla Bursa’da da büyük oyunlar sahneye konuluyor. Aman dikkat!